10.07.2015 Views

49-50

49-50

49-50

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

türk tabipleri birliðim e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s iilkine dair kimi göndermelere sahip olsa da bu yaklaşımdanfarklı ele alınması gerekir. Bu yaklaşımkapitalizmin evresi olarak emperyalist aşamasındasömürü ilişkilerinin sınıfsal düzlemden ulusal düzlemetaşındığını ileri sürer. Bir ulus (burjuvazi veişçi sınıfıyla) topyekün bir başka ulusun işçi sınıfıve burjuvazisini sömürmektedir. Ezen ulus işçi sınıfınınbu sömürüdeki rolünün gizli veya pasif olmasıilişkinin özünü değiştirmez. Bu analizin mantıksalsonucu, ezilen ulusun ilişkiden olumsuz etkilenenfarklı sınıfsal bileşenlerinin ezen ulusa (emperyalistgüçler) karşı topyekün mücadelesinin örgütlenmesidir.Bu yaklaşım bir yönüyle ezen ve ezilenulus işçi sınıflarının enternasyonalist birliğininmaddi temellerinin silikleşmesine neden olurkendiğer yandan ulus içinde sermayenin bir fraksiyonunakarşı işçi sınıfının diğer fraksiyonuna yedeklenmesineneden olur. Böylece işçi sınıfı burjuvaideolojisinin tüm versiyonlarına açık hale gelir.Devrimcilik ile milliyetçilik arasında anti emperyalistliksöylemi üzerinden bir köprü inşa edilir. Buköprüden son dönemde kimlerin gelip geçtiği,hangi alışverişlerin yaşandığı en uç örnekleriylegözlenmektedir. Cepheler, ittifaklar inşa olurkentüm işçi sınıfı düşmanı merkezlerle yan yana düşmenin,ama bu yan yanalıktan rahatsız olmamanınkilididir, antiemperyalizm. Ancak paradoksal olanAKP iktidarının da kendisini antiemperyalist cephedesunmasıdır.“Halk” kavramı kimi zaman da “kamu” veya“vatandaş/yurttaş” kavramlarının yerine kullanılır.Sermaye birikiminde Keynesyen politikalardanliberal politikalara dönüş ve devletin rolünündeğişmesi, sosyal devletin ilga edilerek neoliberaldevletin inşası olarak sunulur. Kamunun hizmetindekidevlet, şimdi küresel sermayenin hizmetinekoşulmaktadır. Böylece kimi çevreler yeni rejiminkarşısında tasfiye olan yeni rejimin yanında kendilerineyer bulmakta zorlanmazlar. Ortak eyleminkonusu sosyal devlete dair ruh çağırma seanslarıdır.Ve Gezi eylemlerinin talebi sosyal devlettir(yani devlet eliyle sermaye birikimi dönemi).Marksist referanslara hakimiyetiyle belirli birsaygıyı kazanmış Sungur Savran'ın Gezi olaylarınıdeğerlendirmesi ise günceli kavrayışı hakkındakimi soru işaretleri doğurmaktadır. “Türkiye’desanayi, ulaştırma, tarım ve büyük hizmetlerde(oteller vb. de dahil) çalışan kol emekçileri buradaağırlığı oluşturmuyor. Henüz işçi sınıfının çekirdeğinioluşturan bu insanlar –sadece sanayi değil,ulaştırma tarım, hizmetler de ağırlığını koymamıştır.Daha ziyade meydanlarda olanlar, beyaz yakalılarve onların üst katmanları, proletaryanın eğitimli(öğretmenler, sağlıkçılar gibi) katmanlarıdır.İkinci olanlar, Türkiye’de modern küçük burjuvazinintemsilcileri ve kitlesi (ücretli çalışanlar hariçolmak üzere doktorlar, avukatlar, mühendisler,eczacılar gibi bürosu olanlar) bunun büyük orandahem içindedir hem de destekliyor. Katılmayanlarda dışarıdan destekliyor. Üçüncü olarak gençlikçok büyük bir rol alırken dördüncü kesimde iseaydınlar katmanının Batılılaşmış olanları buradabüyük rol oynamaktadır… Sonuç olarak işçi sınıfınınkol emekçilerinden oluşan merkezi kesimi veişçi sınıfının sendikalarının en büyükleri işin içindehenüz yok… Bu isyanın en büyük eksikliği, işçisınıfı ve emekçileri kendi saflarına çekmek için enküçük çaba göstermemiş olmasıdır ” (12, s.6) diyenSavran, Gezi Eylemlerini 15-16 Haziran olayları ilekarşılaştırarak anlamlandırmaya çalışıyor. “15-16Haziran tam anlamıyla bir sınıf hareketidir. Tamamenkol işçilerinin düzene karşı ayaklanması vardır…O ayaklanma ile bu isyanın farkı şu bugünküçok yaygın. Çok değişik katmanları kapsıyor. Veeğer işçi sınıfına sıçrarsa burjuvazi titreyecek.” (12,s.10) “Yedek kulübesinde daha soyunmamış çokusta iki oyuncumuz var: işçi sınıfı ve Kürt halkı”(13)Bu değerlendirmeye göre meydanlarda olanlar:beyaz yakalılar ve onların üst katmanları, proletaryanıneğitimli kesimleri, modern küçük burjuvazi,gençlik ve aydınların Batılılaşmış kesimleridir.Katılmayanlar ise sanayi, tarım ve büyük hizmetlerdeçalışan kol emekçileri ve Kürtlerdir. Sanayi,tarım ve büyük hizmetlerde çalışanlar işçi sınıfınınmerkezi çekirdeğini oluşturur ve bunların sendikalarıda isyana katılmamıştır. Bir eylemin işçi sınıfınıneylemi olabilmesi için kol işçilerinin hareketegeçmiş olması gerekir. Öyle ise bu bir halk isyanıdırve işçi sınıfını bu isyana dahil etmek gerekir.Savran'ın kavramları özensizce kullandığı açık.Toplumun kol işçileri dışında kalan kısmını halkolarak niteleyip işçilerin halk isyanına dahil olmasınısöylemek, eylemin sınıfsal karakterini muğlaklaştırmaktanbaşka bir işe yaramıyor. AncakSavran'ın şöyle önsel bir noktadan hareket ederekbu sonuçlara vardığını söylemek mümkün. Savran'ınGezi isyanına katılanlar arasında proleterya-43Temmuz-Aralık 2013

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!