10.07.2015 Views

49-50

49-50

49-50

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

türk tabipleri birliðim e s l e k i s a ð l ý k v e g ü v e n l i k d e r g i s inum stratejileri içinde en kısa yoldan enformelsektörlere yöneldiği öne sürülmektedir(7).Harvey, neoliberalizmin çözmekte olduğu toplumsaldayanışma ağlarına panzehir olarak milliyetçiliğiyeniden kurduğunu, neoliberal devletayakta kalmak için milliyetçiliklere muhtaç halegeldiğini ifade etmektedir. Çıkar grupları ve devletdestekli milliyetçilik, hem çözülmekte olan dayanışmaağlarını muhayyel cemaatler üzerinden yenidenüreten, hem de bu şekilde piyasaların arzuladığıişçi sınıfı mücadelesini en aza indirgenmesinisağlayan mekanizmalarla ideal iş ve yatırım ortamınıyaratmanın bir aracısı haline gelmiştir(7).Zorunlu Kürt göçü dalgasının niteliğinde bulunanmülksüzleşme gibi olgular ile neoliberalizmintoplumsal dayanışma ağlarını neredeyse tükettiğibir dönemde bu göçün gerçekleşmiş olması, öncekigöç dalgalarına benzemeyen bir göç biçiminiTürkiye metropollerine ve Kürt Bölgesi’ndeki illereyoksulluk sarmalını taşımıştır. Tüm bu gelişmelerinyarattığı önemli sonuçlardan bir tanesi, milyonlarcaKürdün Türkiye metropollerinde işçisınıfının en fazla ezilen kesimleri arasında yeralmaya başlamış olmasıdır(7).İşçi Sınıfının Kürtleşmesi“İşçi sınıfının Kürtleşmesi” şeklinde tarif edilmeyeçalışılan durum, kapitalizmin önceki evrelerindede varolan, ancak bilhassa neoliberalizmdevrinde daha kesif bir hal alan iş pozisyonlarının,kaynakların ve maddi ya da sembolik ödüllerindağılımında etnik/kültürel bir işbölümünün oluşmasınınbir örneği olarak gösterilmektedir. Türkiye’dede sermayenin, göç nedeniyle mülksüzleştirilmiş,etnik aidiyeti nedeniyle kriminalize edilmiş,yani toplumun marjinalize edilmiş ve pazarlıkgücünden yoksun kesimi olan Kürtleri (bu aradakadınları da) enformel işçi arzının ana unsurlarıolarak piyasa ekonomisine dahil ettiği, üstelikKürtlerin yerinden edilmesinin yarattığı bu emekarzı ile birlikte Türkiye’de üretim yapan sermayenin,dünya piyasalarında büyük bir maliyet avantajınasahip olduğu ifade edilmektedir (1).Türkiye’de neo-liberalizm; 12 Eylül askerî darbesininardından, bütün acımasızlığıyla, tüm dünyadaolduğu gibi istihdam alanının deregülarizasyonuile formel işçi sınıfını enformal bir işçi sınıfınadönüştürmeye girişmiştir (8,9). Hedef: “aşırıörgütlü ve politize” işçi sınıfını atomize ve terörize,haklar mücadelesini kriminalize ederek, sınıfıörgütsüzleştirerek, emekçileri kayıtdışılaştırarak,taşeronlaştırarak işgücü maliyetlerini alabildiğinedüşürmek…” (9).Dünya ekonomisinin neoliberal küreselleşmesiile birlikte, Türkiye de dahil olmak üzere bir çokülkede formel işçi sınıfının yerini enformel bir işçisınıfın almakta olduğu bir sürecin içinde olduğumuzayer verilmektedir. Türkiye’deki sermayenin,kapitalistler arasındaki rekabette maksimum avantajısağlayacak şekilde üretici güçleri yenidenörgütlemesi olarak tanımlanan bu sürecin birkaçşekilde gerçekleştiği ifade edilmektedir. Birincisi,eski işçi sınıfının (formel) ücret ve iş güvenceleriile sendikal örgütlenme kanalları devlet eliyle yokedilmiş, kayıtdışı işçiliğe dayanan taşeron ağlarıekonominin hakim işleyiş biçimlerinden biri halinegelmiştir. İkincisi, sermaye, toplumun ayrıcalıksızve pazarlık gücünden yoksun kesimlerini, yanikadınları ve Kürtleri, bu enformal işçi arzının anaunsurları olarak ekonomiye dahil etmiştir. Yani,1990 sonrasında Türkiye’de işçi sınıfı kadınlaşmışve de zorunlu göç ile birlikte Kürtleşmiştir, aynızamanda da Kürtler de işçileşmiştir (10).Özbudun, 1984-1999 yılları arasında zorlayerinden edilen Kürt köylüsünün önemli bir kısmınınher türlü güvenceden yoksun, kayıt dışı, taşeron,vasıfsız, düşük ücretli, “batak” işlerde çalışacağıBatı metropollerine göçmesi ile Türkiye işçisınıfının bütününün değilse bile, en yoksun ve enkırılgan kesiminin, “en alttakiler”in Kürtleşmesi’neyol açtığını dile getirmektedir. Özbudun, sermayeaçısından en alttakileri oluşturan Kürtlerinişçi sınıfının marjlarında değil, neo-liberal “emekideali”nin tam merkezinde olduğunu, bu amaçlaemek sektöründe birçok düzenleme (taşeronlaştırma,sözleşmeli işlere geçiş, sosyal hakların durmaksızınbudanması, reel ücretlerdeki düşme eğilimi,örgütlenme girişimlerinin kriminalize edilmesi…)yapıldığına yer vermektedir. “Neo-liberal kapitalizminyeni ‘işçi sınıfı’ tahayyülünü, tam da yersizyurtsuzlaştırılmış,çoğunlukla aynı etnik/yerelkökeni paylaştığı taşeronların insafına terk edilmiş,örgütsüz, boğaz tokluğuna çalışmaya razı, talepkârlıkdüzeyi düşük, kaldığı bekâr evlerinde kaynattığıtencereyi nimet belleyen, sindirilmiş ve bastırılmış,sosyal haklarını ücretinden değil de, yerel des-65Temmuz-Aralık 2013

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!