25.01.2017 Views

ISBN 9786054735846

isem-2016-bildiriler

isem-2016-bildiriler

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ö.A. ATASOY/ ISEM2016 Alanya – Turkey<br />

durumuna göre ya bir “haksız fiil” veya “suç sayılan bir fiilin” ortaya çıkması söz konusu olur.<br />

Ortaya çıkan fiilin niteliğine göre hukuki veya cezai yaptırımların uygulanması yoluna gidilebilir.<br />

2001 Tarih ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinin 2. fıkrası bu kuralı: “Bir<br />

hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” şeklinde ifade etmiştir.<br />

Maddenin daha önceki düzenlenmesi bakımından söz konusu olan ve “sırf gayrı ızrar eden” yani<br />

“başkasını zarara sokma kastının” varlığını arayan sübjektif unsur, yeni düzenlemede madde<br />

metninden çıkarılmıştır. Böylece, mehaz İsviçre Medeni Kanunu’nun sübjektif unsura yer<br />

vermeyen genel düzenlemesi kabul edilmiştir. Artık hakkın bu şekilde kullanılmasının, bir kötüye<br />

kullanma olduğunun herkesçe kabul edilecek derecede açık ve anlaşılır olup olmadığına<br />

bakılacaktır. Hakların kullanılmasında dürüstlük esastır. Eyleme dönüşen o tarz bir kullanma,<br />

açıkça dürüstlük kuralına ters düşüyorsa, ortada başkasına doğrudan verilen bir zarar veya zarar<br />

verme kastı olmasa bile hak kötüye kullanılmış sayılacaktır.<br />

2.6.Avrupa Birliğine Uyum Sürecinde Türk Çevre Hukuku<br />

Türkiye’de AB “Çevre Politikaları” doğrultusunda, 1982 Tarihli Anayasa ve Çevre Kanunu başta<br />

olmak üzere pek çok yasal düzenleme yapılmış bulunmaktadır. Türkiye, AB’nde oluşan politikalar<br />

ve ortaya çıkan etkileşimli düzenlemeler çerçevesinde ilgili mevzuatı geliştirmeye devam<br />

etmektedir. Birey olarak ‘Tüketicilerin’ sağlık ve can güvenliğinin korunmasını, çevresel<br />

tehlikelerden korunmasını sağlamak maksadıyla kabul edilmiş bulunan Tüketicinin Korunması<br />

Hakkındaki 6502 Sayılı Kanun bu düzenlemelere bir örnek olarak gösterilebilir.<br />

İhtiyatlılık ilkesinin Türkiye özelinde uygulanması bakımından, gerekli yasal önlemler alınmış ve<br />

düzenlemeler yapılmış olmasına rağmen, bazen aşırı, yanlış ve yasal olamayan eylem ve<br />

davranışlar şeklinde ortaya çıktığına şahit olmaktayız. Özellikle, “İhtiyatlılık İlkesinin” “Aşırı<br />

İhtiyatlılık” şeklinde anlaşılıp, yasal uygulamalara aykırı ve genel kamu düzenini bozacak şekilde<br />

uygulanması, çevresel değerlerin korunması duyarlılığını aşarak, kamu düzenini korumak,<br />

ekonomik ve toplumsal refahı artırmak konusundaki yasal uygulamaları göz ardı ederek, bir hakkı<br />

kullanma görünümü altında, “hakkın kötüye kullanılması”, yani, bir başkasının hakkına veya<br />

başkaca korunması gereken diğer haklara zarar vermek şekline bürünebilmektedir.<br />

1. 1982 Tarihli Anayasada Çevrenin Korunması<br />

“Sosyal Ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” kısmında yer alan 1982 Anayasasının 56. Maddesi,<br />

“Sağlık ve Çevrenin Korunması” başlığı altında şu düzenlemeyi yapmaktadır:“Herkes, sağlıklı ve<br />

dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre<br />

kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir”.<br />

Görüldüğü üzere Anayasa, hem Devlete, hem ilgili kurum ve kuruluşlara ve hem de vatandaşlara<br />

çevreyi, çevre sağlığını geliştirmek ve korumak görevini vermektedir.<br />

2. Çevre Kanununda Yer Alan Çevre Politikası İlkeleri<br />

Çevre Kanunu’nda (ÇK.) (9.8.1983 Tarih ve 2872 Sayılı Kanun. Son değişiklik tarihi 24.6.2006)<br />

çevrenin korunmasına, iyileştirilmesine ve kirliliğin önlenmesine ilişkin genel ilkeler şunlardır<br />

740

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!