Sayı 149 - YDÄ° ÃaÄrı
Sayı 149 - YDÄ° ÃaÄrı
Sayı 149 - YDÄ° ÃaÄrı
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
gündem<br />
10<br />
içine çekildi. Tabii ki emperyalist güçler arasındaki<br />
çelişmeler “kriz yönetimi” sorununda da sürüyor, her<br />
emperyalist güç krizi kendisi için fırsat olarak da<br />
kullanmaya çalışıyordu. Ancak hepsinin ortak bir<br />
çıkarı vardı: Dünya Finans sisteminin çöküşünün<br />
durdurulması. Bunun için zorunlu karşılıklı tavizler<br />
verildi. Ve sonuçta bir temel noktada anlaşıldı: Bütün<br />
devletler bu olağanüstü dönemde sistemin çökmesini<br />
engellemek için “sistem için önemli” banka ve işletmelerin<br />
çöküşünü önleyecek tedbirler alacaklardı.<br />
En uç noktasında bu tedbirler söz konusu bankaların<br />
ve işletmelerin –geçici olarak, yeniden kara geçene<br />
kadar- devletleştirilmesine kadar gidebilecekti. Banka<br />
sisteminin yeniden işleyebilmesi için bankalara<br />
gerekli krediler verilecek, bunun yanında bankalar<br />
arasındaki alışverişlerde devlet bir çeşit garantör olarak<br />
devreye girecekti. Geri dönmeyen kredileri devlet<br />
ödeyecekti. Bankaların ve diğer finans kuruluşlarının<br />
elinde birikmiş, değeri neredeyse sıfırlanmış<br />
“değerli kağıtlar” bir paket olarak şimdilik devletler<br />
tarafından satın alınıp devreden çıkarılacaktı. Yani<br />
Türkçesi: Bankaların ve tekellerin zararı devletler<br />
tarafından karşılanacaktı. Emperyalist devlet açıkça<br />
finans kapitalin devleti olarak devreye giriyor, çöken<br />
bankalara para akıtıyor, bankaların finans kuruluşlarının,<br />
tekellerin zararını toplumsallaştırıyordu.<br />
Emperyalist devletlerin üzerinde anlaştıkları kriz yönetim<br />
programı, sistemi kurtarma programı buydu.<br />
Bu Programın uygulanmasında tek tek kimi devletlerin<br />
Ekim ve Kasım 2008’de, bankalara ilk anda<br />
kredi olarak, kredi garantisi olarak, doğrudan destek<br />
olarak, borçlarını üzerlenme olarak vs. vereceğini<br />
açıkladığı miktarlar şöyle idi:<br />
Almanya: 500 milyar Avro, Fransa: 360 milyar<br />
Avro, İspanya: 200 milyar Avro, Avusturya 100 milyar<br />
Avro, Diğer Avro Bölgesi ülkeleri : Toplam 140<br />
milyar Avro.<br />
Böylece Avro Bölgesi genelinde 1,3 trilyon Avro.<br />
İngiltere: 640 milyar Avro, Rusya: 150 milyar Avro,<br />
ABD: 800 Milyar dolar Banka sistemi için ayrıca +<br />
200 Milyar dolar tüketim kredisi.<br />
AB ülkeleri bunun dışında bankalardaki mevduat<br />
hesaplarında 50.000 Avroya kadar olan miktarı devlet<br />
garantisi altına aldığını açıkladılar.<br />
Çin HC aynı dönemde 460 Milyar Avro tutarında<br />
bir banka destek programı açıkladı.<br />
Yalnızca bu rakamlar bile bir yandan krizin derinliğini,<br />
diğer yandan emperyalist dünyanın çöküşü<br />
önlemek için geliştirdiği “Ekonomi Yönetimi” programının<br />
boyutlarını göstermeye yeter.<br />
Çin dışındaki devletlerin tümü açısından bu program<br />
devletlerin borçlanarak, bankaların açıklarını<br />
kapama programıydı.<br />
Bu program halkı, emekçi yığınları kandırmak,<br />
emekçiler için hayatı zorlaştıran krize duyulan öfkenin<br />
kapitalist sisteme karşı öfkeye dönüşmesini<br />
engellemek için, “aç gözlü bankerler” ve “borsa spekülatörlerine”<br />
karşı yapılan propaganda konuşmaları<br />
eşliğinde sunuldu. Halka bütün kötülüğün üç beş<br />
tane aç gözlü, kural tanımaz spekülatörde olduğu,<br />
sistemin kabahati olmadığı anlatıldı. Artık bankaların<br />
ve borsaların sıkı denetim altına alacağı sözleriyle<br />
tamamlandı banka kurtarma programları. Üç beş<br />
banker ve spekülatör günah keçisi yapılıp, hatta tek<br />
başına elli milyar doları iç eden sistem temize çıkarılmaya<br />
çalışıldı.<br />
Bu büyük krizin “yönetimi”nde şunlar da görüldü:<br />
-“Gelişmekte olan ekonomilerin” en başta BRHC’in<br />
(Brezilya/Rusya/Hindistan/Çin) dünya ekonomisindeki<br />
ve siyasetindeki ağırlığı arttı. Bugün hala dünyanın<br />
efendisi konumundaki ve fakat gerileyen G7’ler<br />
kriz döneminde, G 20’yi devreye sokup, sorumluluğu<br />
onlara da paylaştırma ihtiyacı duydular. Bu tabii onların<br />
örneğin IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası<br />
emperyalist mali kuruluşlarda temsiliyetlerinin<br />
arttırılması pahasına -onlara belirli tavizler verilereksağlandı.<br />
- Dünya ekonomisinde ve siyasetinde Çin’in gücü<br />
giderek artıyor. Bütün kriz dönemini % 9’a yakın ortalama<br />
büyüme ile kapatan Çin krizden en az etkilenen<br />
ülke olarak, krizden dünya ekonomisinde ağırlığını<br />
artırarak çıktı.<br />
- Kriz Yönetiminde emperyalist büyük güçler ve<br />
yanlarına aldıkları diğerleri, hep birlikte kararlar almaya<br />
çalıştılar. Fakat – mali sistemi çöküşten kurtarmak<br />
için acil devlet desteği- gibi çok kaba konularda<br />
anlaşmalarına rağmen, “ulusal çıkarlar” anlaşmada<br />
fazla ilerlemeyi engelledi. Bir kez daha “ulusal devlet<br />
miyadını doldurdu” vb. tezlerinin yanlışlığı kanıtlandı.<br />
Mali Krizin Derinleştirdiği Ekonomik<br />
Krizde Depresyon Evresi:<br />
Mali Kriz 2007 üçüncü çeyreğinde zaten başlamış<br />
olan aşırı üretim krizinin yeni devresinde, krizi çok<br />
hızla derinleştiren bir rol oynadı. Bu yeni kriz devresinde<br />
, bunalım (kriz) evresinin kısa sürmesi, büyük<br />
bir hızla depresyon evresine geçilmesi, büyük bir