Sayı 149 - YDÄ° ÃaÄrı
Sayı 149 - YDÄ° ÃaÄrı
Sayı 149 - YDÄ° ÃaÄrı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
gündem<br />
40<br />
“değişmez” Başkanı Deniz Baykal’ın önderliğindeki<br />
ve tüm siyasetini derin devlet savunuculuğu, kendi<br />
yarattığı öcü olan “Şeriat tehlikesine karşı” güya<br />
“laik” cumhuriyeti savunma stratejisi üzerine kuran<br />
CHP ile iktidara gelmek bir yana, onun yakınından<br />
bile geçmenin mümkün olmadığı da pratik içinde<br />
görüldü. AKP’nin demokratik yollarla götürülmesi<br />
için, CHP’nin AKP’nin alternatifi olabileceği yönünde<br />
ümitlerin yeşertilmesi için, CHP’ye yeni bir çeki<br />
düzen verilmesi gerekli idi. CHP’nin “yenilenmesi”,<br />
en azından yenilenmiş görüntüsü vermesi gerekli idi.<br />
Baykal operasyonu:<br />
Bunun için bir yerlerden düğmeye basıldı. İlk adımda<br />
“değişmez” görünen, CHP Kurultayından çok<br />
değil on gün önceye kadar yeniden seçileceğine kesin<br />
gözüyle bakılan CHP’nin kadim başkanı Deniz<br />
Baykal’lı, onun mutlu/namuslu/sadık bir aile babası<br />
imajını sarsacak bir video kaseti internete düşürüldü.<br />
Arkasından 10 gün içinde muazzam bir medya<br />
kampanyası ile, uzun süreden beri Doğan Medya<br />
tarafından hazırlanan, parlatılan Kemal Kılıçdaroğlu<br />
CHP başkanlığına soyunduruldu ve getirildi.<br />
Kılıçdaroğlu’nu CHP başkanlığına getiren kendi ekibi<br />
değil, en başta Doğan Medya ve bu işin Baykal’la<br />
yürümeyeceğini görüp, batan gemiyi terk eden ve<br />
Kılıçdaroğlu’nu fazla öne çıkmadan çekip çevirmeyi<br />
planlayan CHP’nin kadim genel sekreteri Önder Sav<br />
ve ekibi oldu. Kılıçdaroğlu’nu başkanlığa seçen Kurultay,<br />
80 kişilik Parti Meclisi’ne büyük çoğunlukla<br />
Sav ekibini getirdi. Bir çeşit Polit Büro olan Merkez<br />
Yürütme Kurulu’nda da Sav ekibi büyük çoğunlukta<br />
idi. Yani Kılıçdaroğlu’nun etrafı çevrili idi. Deniz<br />
Baykal’ın CHP başkanlığından götürülmesi, CHP’ye,<br />
medyanın da büyük desteği ile büyük hız kazandırır<br />
göründü. Fakat bu hız, aslında büyük ümitler bağlanan<br />
Kılıçdaroğlu’nun aslında Sav ekibinin elinde bir<br />
kukla olduğu görüşünün yaygınlaşmasıyla kesildi.<br />
Bunda Sav’ın İzmir’de yayınlanan bir gazeteye verdiği<br />
uzun mülakatta CHP de iplerin kimin elinde<br />
olduğunu oldukça somut anlatan tavrı belirleyici bir<br />
rol oynadı. Sav ekibinin çoğunlukta olduğu “yeni”<br />
CHP’de, yeni olan tek şey Baykal’ın götürülmüş olması<br />
idi. Siyasette söylemde biraz değişik şeyler söyleyen<br />
Kılıçdaroğlu bugün söylediğini ertesi gün düzeltmek<br />
zorunda kalan bir “lider” görünümünde idi.<br />
“Lider olmayan Başkan”lıktan<br />
Başta Doğan Medya olmak üzere, medyanın bir kesimi<br />
bu gelişmeden rahatsızlığını dile getirerek,<br />
Kılıçdaroğlu’na gerçek lider olma, kendi ekibini kurma,<br />
kendi ekibi ile CHP’yi yenileştirme yönünde<br />
çağrılar yapmaya, gelişmeyi bu yönde yönlendirmeye<br />
başladı. Bu arada yaklaşan referandum CHP içi kavgayı<br />
bir süre –en azından dışa karşı- erteledi. CHP, en<br />
başta da bu referandumdan zaferle çıkması halinde<br />
parti içi mücadelede büyük güç kazanacak Kılıçdaroğlu<br />
ve onunla birlikte hareket eden Gürsel Tekin<br />
ekibi büyük bir güçle Referandum kampanyasına<br />
yüklendiler. Sonucu biliyoruz. Sonuç aslında CHP<br />
için olduğu gibi, en başta da Kılıçdaroğlu ve ona<br />
umut bağlayanlar açısından büyük bir hüsran oldu.<br />
Ama ne gam. “Galip sayılır bu yolda mağlup”tu. Hem<br />
de yenilmemişti ki Kılıçdaroğlu! O Türkiye’nin aydın<br />
kesiminin, Türkiye’nin kıyılarının, Türkiye’nin<br />
% 42’sinin umudu idi! CHP’nin oyları (artık nasıl<br />
hesapsa!!!) yükselmişti!! Referandum sonuçları<br />
Kılıçdaroğlu’nun başarılı olduğunu gösteriyordu! Bir<br />
dahaki seçimlerde CHP tek başına iktidara gelecekti!<br />
vs vs… Böyle yorumladılar Referandum sonuçlarını.<br />
Böyle avuttular kendilerini ve CHP’ye umut bağlayanları.<br />
Fakat burjuvazinin CHP yenilenmeksizin,<br />
AKP’yi seçimler yoluyla götürmenin imkanı olmadığını<br />
gören kesimi açısından Referandum öncesi ve<br />
sonrasındaki CHP ile bu işin olmayacağı anlaşılmıştı.<br />
CHP’nin “yenilenme operasyonu”na kalındığı yerden<br />
devam edildi. Şimdi sıra Kılıçdaroğlu’nun etrafındaki<br />
kuşatmanın kırılmasında, Kılıçdaroğlu’nun kendi<br />
ekibi ile çalışmasının sağlanmasında idi.<br />
“Lider”liğe<br />
Devreye yüksek yargı girdi! Yargıtay Başsavcısı aslında<br />
Baykal’ın, fazla güçlenen Sav ekibinin gücünü<br />
kırmak için hazırladığı, bir önceki Kongrede kabul<br />
edilen, uygulaması bir sonraki Kongre (yani Mayıs<br />
2010’da yapılan, plan dışı olarak Kılıçdaroğlu’nun<br />
Başkan olduğu Kongre) ertesine bırakılan, uygulanacak<br />
olan “Tüzük değişikliklerinin” – ki Kongre<br />
bunun uygulanmasını yine ertelemişti- derhal uygulanmasını<br />
talep etti. Söz konusu tüzük değişiklikleri<br />
Genel Başkana, MYK’nun bütün üyelerini tayin etme<br />
hakkı veriyordu. Genel Sekreterin yetkileri kısıtlanıyor,<br />
Genel Sekreter, Genel Başkan’ın tayin edeceği ve<br />
her biri belli işlerden sorumlu Genel Başkan yardımcılarından<br />
biri haline geliyordu. Yargıtay başsavcısının<br />
bu “hukuki” görünümlü, siyasi talebi, gerçekte<br />
Kılıçdaroğlu’na yapılan “kendi ekibini kur, Sav takımını<br />
tasfiye et!” çağrısı idi. Medyanın bir kesimi,