08.05.2014 Views

Sayı 149 - YDİ Çağrı

Sayı 149 - YDİ Çağrı

Sayı 149 - YDİ Çağrı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

panorama<br />

74<br />

lerle, seçim sandığına gidip değişik biçimlerde sonuçta<br />

geçersiz oy kullananların sayısı ise 34.214.280 olarak<br />

açıklandı. Buna göre oy kullanmayan ve geçersiz<br />

oy kullananlar (%25,2) ikinci güç idi. Geçerli oylara<br />

göre değil de seçmen sayısına göre hesaplandığında<br />

Dilma %35,1, Jose %24,4 ve Silva ise %14,5 civarında<br />

oy almışlardır.<br />

Seçimlerin ikinci turu 31 Ekim 2010 tarihinde yapıldı.<br />

İkinci tur seçimin öncesinde merak edilen esas<br />

konu, %19,33 oy oranı ile sürpriz yapan Yeşiller Partisi<br />

adayı Silva’nın oylarının kime gideceğiydi. Yeşiller<br />

Partisi ve Silva seçmenlerine şu ya da bu adayı seçin<br />

çağrısını yapmayacağını açıkladı. Açıkça Dilma’yı seçin<br />

denmedi, tersine adaylardan çevreyi koruma konusunda<br />

siyasetlerini açıklamaları talep edildi. Aynı<br />

zamanda da Jose Serra’nın seçilmesinin daha kötü<br />

olduğu gibi tavırlar takındılar. 31 Ekim’de seçime gidilirken<br />

tahminlerin ağırlığı Dilma’nın herhalükarda<br />

seçimi kazanacağı yönündeydi.<br />

31 Ekim’de yapılan seçimlerde Dilma, geçerli oyların<br />

%56,05’ini alarak seçimi kazandı. Jose oyların<br />

%43,95’ini aldı. Bu sefer seçimlere katılmayanların ve<br />

geçersiz oy kullananların oranı %26,7 olarak verildi.<br />

Seçmen sayısı baz alındığında Dilma %41,1 oy oranıyla<br />

seçilmiş oldu.<br />

Bu sonuçla Brezilya’da ilk kez bir kadın başkanlığa<br />

seçiliyordu. Ve bu olgu, seçimlerin getirdiği esas farklılıktır,<br />

yeniliktir. 8 yıldır Lula tarafından sürdürülen<br />

siyaset, dört sene de Dilma tarafından sürdürülecektir.<br />

Eğer Lula’nın popülerliği ayakta kalabilirse, bakarsınız<br />

dört sene sonraki seçimlerde Lula başkanlık<br />

seçimlerinde yine aday olarak görünebilir…<br />

Dilma’nın seçilmesi hakkındaki haberler arasında,<br />

onun “eski bir marksist”, “bir gerilla” olduğu yönlü<br />

haberler de yer aldı. Dilma’nın geçmişi, “solcu”<br />

bir başkanın seçildiği yönlü propagandalara da temel<br />

teşkil etti. Hürriyet gazetesi Dilma’yı “Botokslu<br />

Marksist” olarak adlandırdı. Bunun arkasında yatan<br />

olgu ise Dilma’nın Brezilya’da askeri diktatörlüğe<br />

karşı mücadele etmiş olması ile, başkanlık seçimlerinden<br />

önce birkaç kez “estetik ameliyat” yapmasıdır.<br />

Basına yansıdığı kadarıyla Dilma, askeri diktatörlük<br />

tarafından tutuklanıp, işkencelere maruz bırakılmıştır.<br />

Ama kendisinin deyimiyle şehir gerillası<br />

içinde yer aldığı dönemde de şiddet eylemlerine katılmamıştır.<br />

O dönemde ne kadar marksist olduğunu<br />

ya da olmadığını araştırmadık. Ama bizim için belirleyici<br />

olan, bir insanın anda ne savunduğudur, hangi<br />

sınıfın, sınıfların çıkarlarını savunduğudur. Bugünkü<br />

siyasetine baktığımızda, Dilma’nın Marksizm ile<br />

uzaktan yakından hiç bir alakasının olmadığını söyleyebilecek<br />

durumdayız. Bu durumda, en iyi halde,<br />

nasıl ki Lula işçi kökenli biri olarak sınıfına ihanet<br />

etmiş ve Brezilya’nın egemenlerine, kapitalist sisteme<br />

hizmet ettiyse, Dilma da burjuvazinin iktidarına,<br />

onun sistemine hizmet eden, edecek olan biridir.<br />

Dilma’nın Lula yönetiminde enerji bakanlığı, ya<br />

da başbakanlıkla eş düzeyde ele alınan bakanlıkları<br />

koordine etme görevinde özellikle Brezilya’nın büyük<br />

burjuvazisine –aynı zamanda devlet kapitalizmine–<br />

hizmette kusur etmediği zaten belgelenmiştir.<br />

1 Ocak 2011 tarihinde Dilma başkanlık görevini<br />

Lula’dan devralıp koltuğuna oturacak. Brezilya’nın<br />

işçilerini, emekçilerini, kısacası yoksullarını bekleyen<br />

şey nedir? Ya da soruyu başka biçimde sorarsak, Lula<br />

döneminden sonra Dilma’nın başkanlığı döneminde<br />

esas kazanacak olanlar kimlerdir?<br />

Aslında bu sorunun cevabı Lula’nın başkanlığı döneminde<br />

esas kazananların kimler olduğu konusunda<br />

verilen cevapta saklıdır. Yazımızı uzatmamak için<br />

kısaca söylersek: Brezilya’da Lula yönetimi sürecinin<br />

kazananları kapitalistler, tekeller, genel söylenirse sömürücüler<br />

olmuştur. Cardoso döneminde başlatılan<br />

ve Lula döneminde genişletilen “sosyal yardım” projeleriyle<br />

yoksulların, açların sayısı düşürülse de, üzerinde<br />

oynanmış rakamlarla bile hâlâ nüfusun %26’sı<br />

“yoksulluk sınırı altında”dır. Ki, bu rakamlar gerçekten<br />

yoksulluğun, açlığın düzeyini ortaya koymuyor.<br />

Örneğin aile başı ayda 30 ABD doları ödendiğinde,<br />

ya da son yıllarda bunun aile başı 80 Avro’ya çıkarılması,<br />

milyonlarca insanın açlıktan ölmesini engellemektedir.<br />

Ama bununla sözkonusu ailelerin yoksullar<br />

sınıflandırılmasından çıkarılması ise büyük bir<br />

sahtekârlıktır.<br />

“Sıfır açlık” sloganı Dilma’nın da sosyal alandaki<br />

sloganlarının başında geliyor. Bu bakımdan devletin<br />

nakit para desteği projeleri bu dönemde de sürecektir.<br />

Fakat ne yoksulluğun gerçek anlamda sonlandırılması,<br />

ne de yıllarca Brezilya’da gündemde olan toprak/<br />

tarım reformu sorununun gerçekte çözülmesi mümkündür.<br />

Bunların ötesinde Lula dönemindeki siyasetlerin<br />

beraberinde getirdiği çelişkilerin, çözülmeyip bekleyen<br />

sorunların varlığı da bilindiğinde, Dilma’nın işinin<br />

Lula’nınkinden daha zor olduğunu tespit etmek<br />

için kahin olmaya gerek yoktur.<br />

24 Aralık 2010 ✓

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!