Sayı 149 - YDÄ° ÃaÄrı
Sayı 149 - YDÄ° ÃaÄrı
Sayı 149 - YDÄ° ÃaÄrı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
yaseti seçimlere kilitlenmiş olarak yapılacak. Atılan<br />
her adım, söylenen her söz, seçimlere dönük olacak.<br />
Egemen sınıf partileri halktan oy almak için her cambazlığı<br />
yapacaklar. Seçimler egemen sınıf partileri<br />
arasındaki iktidar mücadelesi açısından çok önemli.<br />
AKP’nin tek başına iktidar olacağı neredeyse baştan<br />
belli bu seçimde, seçimin önemi AKP çoğunluğunun<br />
Anayasayı tek başına değiştirmeye yeter bir çoğunluk<br />
olup olmayacağı noktasında düğümleniyor. Eğer<br />
AKP bu çoğunluğu sağlarsa, onun iktidar yürüyüşünde<br />
bu çok önemli yeni bir merhale olacaktır. Seçimler<br />
aynı zamanda CHP’nin bugünkü yönetiminin<br />
geleceği açısından belirleyici olacaktır. MHP’nin yeni<br />
parlamentoda temsil edilip edilmeyeceği, edilecekse<br />
kaç kişiye temsil edileceğini belirleme açısından<br />
önemlidir. Fakat bu sorulara seçim sonuçları ile verilecek<br />
cevapların hiç biri, işçiler, köylüler emekçilerin<br />
hiçbir gerçek derdinin gerçek çözümü açısından<br />
önemli değildir. İşçi sınıfı, köylüler, emekçiler açısından<br />
aslında bu seçimlerde de gerçek seçim burjuvazinin<br />
partileri içinde “kötüler arasında” bir tercih<br />
seçimidir. Burjuva demokrasisi anlamında bile anti<br />
demokratik olan % 10 barajının olduğu bu seçimde,<br />
DTP dışındaki “sol” un (o da bağımsız adaylarla seçime<br />
girdiği şartlarda) bugünkü güç dengesinde seçilme<br />
şansı yoktur. Bu anlamda devrimci sol kesim<br />
açısından seçimlere “katılma” seçim ortamından<br />
devrimci propaganda için yararlanma anlamında<br />
bir “katılma” olabilir. Seçimin gerçek anlamı “veba<br />
ile kolera arasında bir tercih olduğu için, bu seçimlerde<br />
de devrimcilerin görevi, demokrasinin göstergesi<br />
olarak sergilenen seçimlerin sahtekarlık olduğunu<br />
teşhir etmek; işçiler, köylüler ve tüm emekçileri bu<br />
sahtekarlığa ortak olmamaya çağırmaktır. Boykot genel<br />
tavır olmalıdır. Genel boykot tavrı, bugünkü şartlardaki<br />
güç dengesinde kural dışı olarak belli yerlerde<br />
devrimci gruplarla eylem birliği içinde ortaklaşılan<br />
devrimci bir program temelinde devrimci aday gösterilmesini<br />
dışlamaz.<br />
İşçi ve Emekçi Hareketi:<br />
2009/2010 yıldönümüne işçi ve emekçi hareketi, bu<br />
harekete ivme kazandırma potansiyelini içinde taşıyan<br />
önemli bir direnişle, TEKEL tütün işçilerinin direnişi<br />
ile girmişti. 4-C konusunda hak kaybına uğrayan,<br />
mağdur olan TEKEL tütün işçilerinin neredeyse<br />
tümünün desteğini alan, önemli bir bölümünün doğrudan<br />
katıldığı kitlesel bir eylemdi TEKEL direnişi.<br />
Hem Türkiye’de hem uluslararası alanda önemli bir<br />
sempati ve destek kazanan bir eylem olarak, diğer<br />
emekçi işçi ve emekçi direnişlerini de tetikleyebilecek,<br />
yükselen bir hareketin çıkış noktası olabilecek<br />
bir direnişti TEKEL direnişi. Bu direnişi sisteme karşı<br />
bir eyleme dönüştürme işini beceremedik devrimci<br />
hareket ve biz komünistler. Hareket sonuçta AKP’ne<br />
karşı hareket kısırlığında kaldı. Hareketin kendilerini<br />
aşma potansiyelini içinde taşıdığını gören sendika<br />
ağaları da, mücadeleyi “yüksek yargı” ya havale edip,<br />
hareketi sonlandırma işini başardılar. Tekel işçilerinin<br />
büyük çoğunluğu sendika ağalarının avutmasıyla,<br />
yüksek yargı hakkımızı verecektir ninnisiyle ve<br />
açlık korkusuyla 4 C’yi imzalamak zorunda kaldılar.<br />
2010 /2011 yıldönümüne bu direnişten arta kalan<br />
az sayıda Tekel işçisinin direnişi sürdüren eylemiyle<br />
girdik. Fakat artık eylemin kitleselliğinden eser yok.<br />
Ve kitleselleşme olasılığı da yok.<br />
İşçi hareketinin 2011’e girerken temel görünüşü, az<br />
sayıda, az katılımlı, ve fakat çoğu uzun süreli direniş<br />
eylemleri dışında sessizlik, hareketsizlikti. Ocak 2011<br />
başında yürüyen direniş eylemleri şunlardı:<br />
Direnişler:<br />
-Adana Numune Hastanesi taşeron işçileri direnişi –<br />
Adana<br />
Direnişin başlangıç tarihi: 4 Ocak 2011<br />
Direnişteki işçi sayısı: 30<br />
Direnişin sebebi: Adana Numune Hastanesi’nde<br />
taşeron şirket tarafından ‘Geçmişe dönük tüm haklarımdan<br />
vazgeçiyorum’ yazılı kağıdı imzalamayan<br />
işçiler işten çıkarıldı ve hastane önünde 4 Ocak günü<br />
direnişe geçti.<br />
-Gemlik Nemtrans işçileri direnişi – İstanbul ve<br />
Bursa<br />
Direnişin başlangıç tarihi: 27 Aralık 2010<br />
Direnişteki işçi sayısı: 43<br />
Direnişin sebebi: İş Bankası’na bağlı Bursa’nın<br />
Gemlik İlçesi’ndeki Serbest Bölge’de bulunan Nemtrans<br />
işçileri Nakliyat-İş’e üye oldukları için işten çıkarıldı<br />
ve işlerine sendikalı olarak geri dönmek için<br />
direnişe geçti.<br />
-Berikap işçileri direnişi – Kocaeli Darıca<br />
Direnişin başlangıç tarihi: 25 Aralık 2010<br />
Direnişteki işçi sayısı: 4<br />
Direnişin sebebi: Kocaeli’nin Darıca İlçesi’nde bulunan,<br />
Almanya merkezli çok uluslu bir firma olan<br />
Berikap Kapak San. Ltd. Şti’de 4 işçi, Petrol-İş üyesi<br />
olduğu için işten çıkarıldıktan sonra 25 Aralık günü<br />
direnişe geçti.<br />
gündem<br />
43