40 41Sosyal Medya Psikolojisi ve Şanlı GeziDirenişiUlaş Başar Gezgin *Sosyal medyanın sert yorumla gücü, yumuşak yorumla etkisi, ŞanlıGezi Direnişi’nden önce, Arap Baharı/Kışı, Japonya’daki deprem venükleer sızıntı, İran’daki protestolar, Suriye’deki iç savaş gibi bağlamlarda,birçok araştırmada incelendi. Bu ve benzeri örneklerdençıkarılmış olan tablo, Şanlı Gezi Direnişi’ne ne ölçüde uygun? Direniş,o tabloyu tümüyle doğruluyor mu? Tümüyle doğrulamıyorsa,Gezi, bu tabloya özgün olarak ne katabilir? Kuram(lar)la gerçeklik(-ler) arasında sık sık gidip gelmeyi gerektiren bu sorular, bu yazınıntemel konusunu oluşturuyor. Yazıda, çıkış noktası olarak, 2012’deyazdığım sosyal medya psikolojisi kitabımdaki medya ve sosyalmedya ayrımlarını kullanıyorum (Gezgin, 2012). Bu ayrımlar, Gezi’denönce yapıldığı için, bugünün direniş atmosferinden etkilenmemekgibi bir özelliğe sahip. Aşağıda bu ayrımları sıralayıp Geziile bağlantılı olarak yorumluyorum.Medya ve Sosyal Medya AraçlarıMedya, araçlarında farklılaşıyor. Bu farklılaşma, Gezi’den önce,kendini en yoğun olarak Reyhanlı yasağında gösterdi. Televizyonlarve radyolar, büyük oranda sus(turul)muşken, sosyal ağ ve paylaşımsiteleri, anlık iletileşme, cep telefonları, akıllı telefonlar vb.durmuyordu. Aynısı, Gezi Direnişi sırasında da oldu. Bilindiği gibi,bir avuç televizyon ve radyo dışında (Ulusal Kanal, Halk TV, HayatTV, İMC TV, Özgür Radyo, Yön Radyo, Cem Radyo vd.), kanallar, direnişincanlı yayınını yapmadılar ve onun yerine ilgisiz programlar(Penguenler vb.) gösterdiler.Medyada ve Sosyal Medyada EtkileşimMedyadaki düşük düzeydeki etkileşim özelliği, direnişin canlı yayınınıyapan kanallarda bile kendini hissettirdi. Kanallar, bunu aşmakadına, izleyicilerin bağlanıp yurttaş muhabir olarak haber geçebileceklerihatta canlı yayına katılabilecekleri telefon numaralarınıduyurdular. İleti geçip yorumlarını iletebilecekleri numaralar daverildi. Bu kanalların, anaakım kanallara göre bir üstünlüğü vardı.Direniştekiler, bu kanallara, dolayısıyla direnenlere haber gidebilsindiye, gönüllü muhabir oluyorlardı. Böylece, anaakım medyanınulaşmak istese bile ulaşamayacağı birçok noktaya bu kanallar ulaştı.Anaakım medya, iyi niyetli olsaydı bile, bu kanallar kadar başarılıbir canlı yayın yapması olanaksız olacaktı; çünkü anaakım, mobilgazeteciliğe hazır değil, istekli de değil. Oysa, BBC ve CNN’de, mobilgazetecilik ve yurttaş gazeteciliği, çok gelişmiş durumda. Sosyalmedyada ise, yüksek düzeyde etkileşim, zaten var. Bilgi ve görüntüpaylaşımları, yayılıyor, yorumlanıyor ve direnişin gereksinimlerinegöre kullanılıyordu. Ayrıca, direnişin canlı yayınını yapan kanallarınsosyal medya kaynaklı bilgi ve görüntüleri bol bol kullanması,dikkate değerdi. Bu kanallar, yayınlarını, kendi canlı yayın ekiplerive yurttaş muhabirler yanında, sosyal medyadan gelenlerle degüçlendirdi. Bu üç kaynak, doğrulama yapmak için nirengi noktasıolarak da kullanıldı. Bir yandan da, tam tersine, bu kanalları çeşitlinedenlerle izleyemeyenler için, birçok sosyal medya kullanıcısı,sosyal medyada kısa kısa haberler geçti. Örneğin, “Ulusal Kanal’agöre, Akaretler yolu açılıyormuş” ya da “Halk TV’ye göre camiderevir kurulmuş”. Bu bilgilendirmelerde, bu kanalların, direnişçileringözünde yüksek düzeyde bir inanırlığı olduğu ve sosyal medyadakesinleşmemiş bilgilerin doğrulanması için bu kanalların referansolarak kabul edildiği gözlemleniyordu.Medyada ve Sosyal Medyada İçerik ÜretimiMedyada, içeriği, devletle şirketlerin ürettiğini gördük. Aslında,Gezi örneği, içeriğin üretiminden çok, hangi içeriğin yayınlanacağınakimin karar verdiğinin daha önemli olduğunu gösterdi. Medya,sansür uyguladığında, ellerinde, muhabirlerin ürettiği içerik zatenvardı. Aslında, birçok kanalın muhabiri, sosyal medya kullanıcılarıgibi muhalif içerikler (yani gerçek görüntüler) üretti. Ama bunlar,kanallarda yer almadı. Bu muhabirlerin bir bölümü, bu görüntüleri,uluslararası kanallara gönderdiler. Ayrıca, birçoğu, işten çıkıp sivilvatandaş olduktan sonra, protestoculara katıldılar. Dolayısıyla,anaakım medya muhabirleriyle sosyal medya kullanıcıları arasındakeskin bir ayrım yoktu; geçişlilik ve çakışma sözkonusuydu. Sosyalmedyada, ilk paylaşımda, içeriği üretenle yayınlayan aynı olduğuiçin, genellikle, sansür durumu sözkonusu değil. Ancak, bunun iki* Doç.Dr. Ulaş Başar Gezgin - Gezi Direnişi ve sosyal medya psikolojisi. Bianet, 11 Haziran 2013. http://bianet.org/bianet/siyaset/147446-gezi-direnisi-ve-sosyal-medya-psikolojisi
42 43istisnası var: Birincisi, tivitleri nedeniyle gözaltına alınma haberlerindensonra, bir kesim sosyal medya kullanıcısı, otosansür uygulamayabaşladı. İkincisi, (ben dahil olmak üzere) şarjı bitenler,evinde bilgisayar başında oturan arkadaşlarını arayıp “şöyle şöylebirşey oluyor, paylaş” dediler. Bu durumda, içeriği üretenle paylaşan,farklılaşmış oluyor. Bir diğer nokta, şu: Sosyal medyadaki içeriküreticileri, çoğunlukla, aynı zamanda, tüketici. İşlenmiş veri (bilgi,ses, görüntü vb.) az; ham veri, çoğunlukta. Medya ise, bir tüketicideğil üretici olarak, ham veriyi alıp (azıcık ya da çok fazla) işliyor vesunuyor. İçeriğin hem üreticisi hem tüketicisi olmanın üstünlüklerivar. Daha şeffaf bir durum sözkonusu.Medyada ve Sosyal Medyada EşanlılıkMedyada eşanlılık, zayıf. Asosyal medyanın bir örneği sayılabilecekgazeteler, dergiler ve kitaplar, süreci geriden izledi durdu ve öyledevam ediyor. Bu üçlü, önemsizleşiyor ve değersizleşiyor. Olaylar,çok hızlı gelişiyor. 1 Temmuz’da yayınlanacak bir dergi için, bendenbir Gezi yazısı istediler. Son tarih de, 15 Haziran. 15 Haziran’a kadarneler neler olur ve ondan sonraki 2 haftada... Artık, gelişmeleri, gazetedenizleyemediğimiz için, gazeteler de, dergiler gibi, genel geçermakalelere ağırlık vermeye başlıyor. Sosyal medyanın yanında, internetgazeteciliği de önem kazanıyor. Bu durumun diğer dört boyutu,şöyle: Birincisi, internet gazeteciliğinde, sözcük sınırı olmadığıiçin, daha esnek olunabiliyor. İkincisi, internet gazeteciliğinde bolbol fotoğraf kullanılabiliyor. Basılı gazete ise, çoğunlukla, okumuşkesime hitap ediyor. Üçüncüsü, internet gazetesinde link gömülebiliyor.Dördüncüsü, internet gazeteciliğinin masrafı daha düşük. Buliste, daha da uzatılabilir.Gezi Direnişi haberlerini paylaşmak için açılan bloglar, youtube veustream kanalları, Facebook sayfaları vb., önemli bir eksiği doldurmuşoluyorlar. 2012 açlık grevi sürecinde, anaakımdaki sansürükırmak için kurulmuş olan ve yurttaş muhabirlik anlayışıyla muhaliflerarasında önemli bir yer tutan Ötekilerin Postası’nın yanına(http://www.facebook.com/OtekilerinPostasi ), yalnızca Gezi direnişiile ilgili yayın yapan Diren Gezi Parkı sayfası (http://www.facebook.com/direntaksim) gibi örnekler eklendi. Bu hızlı akış, aynı zamanda,doğrulanmamış bilgiler nedeniyle, bilgi kirliliğine de yol açıyor.Örneğin, 1 Haziran’da saat 2:00 gibi, park hâlâ abluka altındayken,Gezi Parkı ve Divan Otel önünde beklediğimiz sırada, sosyal medyadaniletilen bir haber, Mis Sokak’ta 3 ölü olduğu yönündeydi. Kaynak,güvenilir sayabileceğimiz muhalif bir sanatçıydı. Başka bir gün,“meydanda, taraftar grupları, BDP’lilere saldırdı” diye bir bilgi geldi.O da yanlıştı. Yine de, gelen bilgilerin % 99’unun doğru olması bile,büyük bir olay; çünkü devlet ve sermaye güdümündeki medyadakibilgilerin doğruluk payı, % 99’un çok gerisinde. Yeri gelmişken, Bianet’in,bu konuda, 2 Haziran 2013’te, Facebook’ta paylaştığı duyuruyuburada anımsatalım:“Emin olmadığımız, doğrulamadığımız hiç bir bilgiyi paylaşmayalımlütfen. Siz doğrulayamıyorsanız güvendiğiniz birisi doğrulayana kadaryaymayın, duyurmayın. Bekleyin, eğer doğruysa kısa sürede doğrulanacaktır.gelen bilgi çok önemli ve yaşamsal ise en azından “doğrulanmamıştır”notunu koyarak iletin. Dezenformasyon polisin gazından dahatehlikelidir ve bu tutum bugün ve şimdi çok daha önemlidir.Bir sözüm de İMC, Hayat TV, Halk TV gibi yayın kuruluşlarına: Gösterdiğinizgörüntü ve kliplerin kaynaklarını, zamanlarını ve yerini belirterekyayınlayın; çünkü görüntüyü ilk kez gören, doğruluğundan eminolamıyor ve sosyal medyaya ona dayanarak mesaj yolluyor. Bu da bilgikirliliği yaratıyor.”(https://www.facebook.com/groups/302362366863/ )İşin içine, bir de, devlet güçlerinin açtığı sahte hesaplar ve sahteçağrılar girince, bu uyarı, daha da önem kazanıyor. Sosyal medyada,“şurası (hastane, ev, dükkan vb.), direnişçilere açıldı, gelin” ya da“şurası, revir oldu; hemşireler bekliyor” türü paylaşımların bir bölümünün,sonradan, polisin işi olduğu ortaya çıktı. Oralara gidenler,gözaltına alındı. Kısacası, sosyal medyanın eşanlılığının hem olumluhem olumsuz özellikleri var.Bu süreçte, medyanın güvenilirliği sarsıldı. Devlet ve şirket işbirliği,en açık haliyle deşifre oldu. Sosyal medya, bilgi kirliliği nedeniyleeleştirilirken, bir yandan da, medyadan daha güvenilir bulunuyor.Bu güven sarsılması, muhalif kanal ve yayınlara ilgiyi de arttırmışdurumda. Direnişi, başından beri, açıkça destekleyen gazetelerin(Evrensel, Birgün, Cumhuriyet, Aydınlık, Sol, Yurt, Sözcü) tirajlarınınartması beklenebilir (bkz. Medya Tava, http://www.medyatava.com/tiraj ). Ancak, yine de, gazetelerin artık bayat bilgi toplamasıolarak görüldüğü unutulmamalı. Bununla ilişkili bir diğer nokta,medyanın içerik üretiminin planlı olması ve editoryal bir süreçten