11.07.2015 Views

Direnisin@Hali2

Direnisin@Hali2

Direnisin@Hali2

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

90 91Basında ve gündelik yaşamda çoğulculuğun sesi alabildiğinekısılmışken, bir arada farklı görüşleri fikirler duymanın yegane mecrasısosyal medya olarak görünse de, kullanıcılar genelde yalnızcakendi fikirlerinin yansımasını duymak istiyor, takip ettikleri kişileriözenle seçiyor ve mümkün olduğunca karşıt görüşlü kişilerleiletişimden sakınıyor. Kendisini takip eden farklı görüşten biri olduğundagururla hemen engellediğinden bahseden ‘getto sakinleri’,tahammülsüzlüklerini yepyeni bir boyuta taşıyorlar.Aynı ilgiler değil de aynı nefretler üzerinden örgütlenen getto kullanıcıları,“şu partiyi destekleyenler beni silsin”, “bu olaya katılanlarbeni listesinden çıkarsın” şeklinde mesajlarını sıklıkla paylaşıyor;kendi görüşleri dışındaki herhangi bir görüşü duymaya dahi tenezzületmiyor. Baskın olmak kaygısıyla ortaya çıkan bu saplantınınaşılması ancak çoğulcu fikirleri kabullenmekle olacaktır. Kendifikirlerinin gelişimi için bile “diğer” görüşlere ihtiyacı olduğununfarkında olmayan getto sakinleri hangi görüş, akım ya da taraftangelirseler gelsinler, dijital kurtarılmış bölgelerinde kendi mahalleleriiçinde ‘ötekine’ karşı sırasıyla tahammülsüzlük, önyargı, kin, nefretve linç eylemlerine girişiyorlar.Kendisinden başka hiçbir sesi duymayan bir dijital kitle oluştuğunda,bu kitleden başka bir kitlenin olmadığı algısı ortaya çıkar. Bunedenle birçok kullanıcı özellikle herhangi bir seçimin ardından“şu parti nasıl kazanır anlamıyorum” ya da “bu parti kaybetmesinerağmen nasıl yine de bu kadar oy alır anlamıyorum” gibi serzenişlerdebulunuyorlar. Karşısında durduğu fikri tümden reddeden, hattakişisel ilişkileri pahasına dijital iletişimini sonlandıran kişiler içinbu görüşler var olmamış “gibi” görünüyor. Bütün gerçekliğiyle tümkişilerin, kimliklerin, görüşlerin ve eğilimlerin varlığını sürdürdüğüdijital dışı dünyaya döndüğünde şoka uğrayan çoğulculuğa kapalıgörüşler, kendi içinde baskıcılığını artırarak kendini tatmin etmeyeçalışır.İnternet erişimi olan her bireyin elinde sınırsız bilgi kaynaklarıvarken, dışarıdan bir dayatma olmaksızın kendi algı mecralarınıkısıtlamaya kalkışması belki de gündelik yaşamda uğradığı müdahalelernedeniyle oluyordur. Basit bir açıklama olarak bireyin, devlet,sistem, mekanizma, ataerkillik, mahalle vs. şeklinde açıklanabilecekherhangi bir örgütlü unsur tarafından baskı altında tutulması önesürülebilir. Fakat biraz daha derinde bir inceleme yapılırsa kendisinigerçekleştirememiş bir etki-tepki meselesinden çok, bilinçli bir terciholarak tahammülsüzlüğü seçmiş, farklı sesleri düşman bellemişbir kültür görmek mümkün. Bunun temeline inildiğinde kültürelolarak kamusallık hissinden arınmış bir bencilliğe yönelmiş, çokseslilik karşıtı eğilimlerin yaygınlığı karşımıza çıkıyor.Dijital atmosferde çoğulculuğa karşı çıkılması bir yandan dageçtiğimiz yüzyılın baskıcı yönetimlerinde yaşananları hatırlatıyor.Sistemli tahammülsüzlük politikasının bir yansıması olarak algıyönetimi araçlarıyla “kandırılmış” bireylerden bahsedilirken, bugüntamamen kişisel tercihlerle kendinden olmayana karşı çevrimiçi duvarlarören milyonlar, geçen yüzyıla göre çok daha vahim bir tablosergiliyor. Eserlerinde baskıcılık ve otoriter eğilimleri irdeleyipeleştiren politik teorisyen Hannah Arendt’in dediği gibi “insan değil,insanlar yaşar bu gezegende; dünyanın kanunu zaten çoğulculuk.”

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!