148 149kullanabildiği bu aracın insanları birbirine yabancılaştırdığını, geniş kitleler tarafındankullanılmadığı için toplumsal mücadele aktörleri için asla yaygın medyaaraçlarının yerini tutamayacağını düşünenler oluşturuyor.Bir de internetin iktidar sahipleri tarafından kontrol edilmeye ve biçimlenmeye,sermaye tarafından yönlendirilmeye çalışıldığı, erişim engelleri nedeniyle geniştoplum kesimlerinin dışlandığı, ırkçı-cinsiyetçi şiddet söylemleriyle sarmalandığıgerçeğinin farkında olarak, her şeye rağmen burayı da bir mücadele alanı olarakkabul edenler var.” (Gamze, 2009)‘Sosyal Medya’ bir devrim aracı değil, rahatça denetlenebilen bir ‘kitleiletişim aracı’dır. Bu yüzden kitlelerin eylemi olmadan sosyal medyanınbir gücü yoktur. Yani iktidarlar ellerinden geldiğince muhalif seslerisusturmaya çalışırlar. Burada önemli olan insanların alanları doldurarakfiili eyleme geçmeleridir, bunu sağlayan şey düzene karşı duyulanhoşnutsuzluktur. Bu hoşnutsuzluğu sadece internet üzerinden yaratmak,yaymak ve insanları eyleme geçirmek imkansızdır. Bu yıllardırbaskı altında yaşaya insanların kendiliğinden eylemidir ve ‘sosyal medya’bu konuda sadece yardımcılardan biridir. Ancak gerçekten önemlibir yardımcı olduğunu da görmezden gelmemek gerekir.Kuzey Afrika’da ve Arap Yarımadasında başlayan kitlesel eylemlerhalkların sabrının tükenmesi sonucu olmuştur. Bu konuda sosyal medyanınyardımcı bir aktör olduğu inkar edilemez ancak sonuçta iktidarlarıdeviren facebook, twitter, cep telefonları vs. değil ölümlere rağmeneylemlerinden vazgeçmeyen ve sokakları, meydanları dolduran halklardır.‘Arap Baharı’ olarak da adlandırılan isyanlar ilk olarak Tunus’ta başladı.Üniversite mezunu işsiz bir gencin kendini yakması ile başlayanolaylar isyana dönüştü ve 23 yıllık diktatörlüğü devirdi. Kuzey Afrika’danKörfez’e, zengin ülkelerden yoksullara, tüm Arap ülkelerininliderlerini gözle görülür bir telaşın sarmasına neden olan ve ardındanMısır’da Mübarek’in devrildi. Libya’da Kaddafi artık yok ve iktidar kaosunelinde. Bu isyanların başlangıç fitilini ateşleyen Tunus’ta diktatördevrildi ama istenen özgürlükler gelmedi. Tüm bu isyanlar ve isyanlarınsosyal medya üzerinden örgütlenmesi, dünyaya duyurulması; Arapİsyanları ve Sosyal Medya arasında sıkı bağların olduğu yorumlarınıortaya çıkardı. Hatta bazı yorumcular işi daha ileri götürerek SosyalMedya devrimleri olarak nitelediler yaşananları. Bu isyan hareketlerinde‘sosyal medya’nın önemi tartışılmaz bir gerçektir ama sokaklarıngücünü unutmamak gerekir.‘The Net Delusion (Net Yanılsaması)’ kitabının yazarı Evgeny Morozov’aArap Baharı ve Sosyal Medya ilişkisini şöyle açıklıyor:“Kafası çalışan bir muhalif elbette sosyal medyadan yararlanır ama yararlanmasalardıda diktatörleri devirebilirlerdi. Mısır’da hükümet internet bağlantısını kestiama gösteriler devam etti. Libya örneğinde de sosyal medyanın gücünden söz edilemez.Bana göre atlanan çok önemli bir detay var: Tunus ve Mısır devletlerinininternet kontrolü son derece zayıftı, 20’nci yüzyıldan kalma köhne bir yapılarıvardı. Evet birkaç web sitesini kapatıp, blogger’ı tutukladılar ama Rusya ve Çin’degördüğümüz tarzda siber saldırılardan, dijital propaganda ve takip sistemlerindenbihaberlerdi. Dolayısıyla Tunus ve Mısır’da internet bu sebeple fayda sağladı. Dünyanıngeri kalanında işleyeceği anlamına gelmiyor. Muhalifler interneti kullanıyorve devletler seyirci kalıyor zannetmeyin.” (Başaran, 2011)Yani iktidarlar ellerinden geldiğince muhalif sesleri susturmaya çalışırlar.Burada önemli olan insanların alanları doldurarak fiili eylemegeçmeleridir, bunu sağlayan şey düzene karşı duyulan hoşnutsuzluktur.Bu hoşnutsuzluğu sadece internet üzerinden yaratmak, yaymakve insanları eyleme geçirmek imkansızdır. Bu yıllardır baskı altındayaşayan insanların kendiliğinden eylemidir ve ‘sosyal medya’ bu konudasadece yardımcılardan biridir. Yıllardır süren baskı ve dayatmalarakarşı direniş Türkiye’de Gezi Parkında ağaçların kesilmesiniengellemeye çalışanlara polisin acımasızca saldırısıyla kendini göstermiştir.27 Mayıs gecesi sabaha karşı, polis ve yıkım ekiplerinin iş makinelerieşliğinde Gezi parkını yıkmak ve ağaçları sökmek için hareketegeçmeleri sosyal medyada karşılığını buldu. “Sosyal medya, tek başınadevrimin ya da toplumsal değişimin aracı değilse de toplumsaldeğişimi arzulayan bireylere ve sosyal hareketlere hızlı haberleşme,örgütlenme ve eyleme geçme imkanı”nı sundu (Şener 2013:269-270).Sosyal medyadan gelen haberler üzerine hızla örgütlenen küçük birgrup direnişçiye polisin sert müdahalesi, daha önce benzer olaylarakarşı kalınan sessizliğin, tepkisizliğin son bulduğu, yaşanan bütünhaksızlıklara ve yapılan baskılara karşı birikmiş tepkilerin birleşerekpatladığı bir mekân olarak Taksim’in simgeleşmesine yol açtı. Yıllardıriktidarın çeşitli baskıları ve aşağılamalarına karşı sessiz kalan muhalifinsanlar ilk kez korku duvarlarını yıkarak meydanlara aktılar.Polisin sert müdahalesi ile liseli, üniversiteli, işsiz, çalışan gençlik iletaraftar grupları; çocuklarını merak ettikleri halde geri çağırmayıp onlarınpeşinden giden anne babalar; avukat, mimar, mühendis, doktor,öğretmen, akademisyen vs gibi beyaz yakalılar ve işçiler, esnaflar, çe-
150 151şitli uluslardan insanlar; Ermeniler, Kürtler, Çerkesler vs., daha dünekadar herkesin aşağıladığı LGBT bireyler, anti-kapitalist Müslümanlarve daha birçok kesim Taksim’de ve çevresindeki sokaklarda başlayandirenişin bir parçası oldular. Şiddet artıkça eyleme katılım arttı, iktidarınsilahı ters tepti. Yoğun şiddet insanları sindirmek yerine dahakorkusuz hale getirdi.ABD merkezli sivil toplum kuruluşu Freedom House, Türkiye’de internetözgürlüğü hakkında yayınladığı özel raporda Gezi Parkı protestolarınainternetin etkisi açısından özel olarak değindi. Raporda “GeziParkı protestoları sırasında sosyal medyanın Türkiye’deki popülerliğiningeleneksel medyanın başarısızlığına bağlı olduğu” belirtildi.“Türkiye’nin Facebook’ta 32 milyonu aşkın kullanıcıyla dünya dördüncüsü, Twitter’daise 11 milyondan fazla hesapla dünya sekizincisi olduğu ifade edildi. NewYork Üniversitesi’nin Gezi olaylarıyla ilgili sosyal medyada araştırmasından alıntılaryapan Freedom House, Gezi ile ilgili protesto hashtag’leriyle birlikte paylaşılantweet’lerin yüzde 90’ının Türkiye’den atıldığına dikkat çekti. Karşılaştırma olarakverilen Mısır devrimi ile ilgili tweet’lerin ise sadece yüzde 30’unun Mısır topraklarındanolduğu belirtildi.” (hurriyet.com.tr, 2014)Diğer taraftan Avrupa açısından Türkiye internet ve sosyal medyakullanımı açısından önemini Gezi başkaldırısıyla birlikte ortaya koymuştur.Bu anlamıyla Gezi Türkiye’nin prestijini artırmış ve ortadoğuülkesi imajını ortadan kaldırmıştır.Freedom House’tan Nate Schenkan, “Türkiye’nin internet için “kilit ülke” olduğunubelirterek “Genç bir nüfus, gelişen teknoloji ve uluslararası bağlantıların bütündünyanın gıpta edeceği özgür bir internetle sonuçlanacağı veya hükümet taktiklerininetkin bir çevrimiçi alanı kapatmak için bir model oluşturabileceği bir yer”değerlendirmesinde bulunuyor. Son 15 ayda geleneksel ifade özgürlüğü sınırlamalarınınçevrimiçi alana da yayıldığını belirten Schenkan “Türkiye çevrimiçi alanınkontrolünde iyice sınırları aştı” dedi. Raporda yer alan tespitlere göre, hükümetGezi Direnişi’nden itibaren cezai ve yasal anlamda interneti kontrol etme çabalarınışiddetlendirdi ve Türkiye’de medyayı kontrol mekanizması yasadan ziyademedya sahipleri ile hükümet arasındaki ilişki üzerinden ilerledi.” (evrensel.net,2014)Bu bağlamda Türkiye’de Gezi başkaldırısı döneminde ve sonrasındasosyal medyanın önemini artırdığını görüyoruz. Diğer taraftan Gezidirenişi sırasında Penguen belgeseli, Hitler belgeseli vs. yayınlayanana-akım medyaya ve Gezi direnişçilerine her türlü saçma ve uydurukhaberlerle kara çalmaya çalışan hükümet yanlısı medya organlarınaiktidar muhalifi kesimin güveni azalmıştır.İnternet ağları üzerinden her yerde ulaşılabilen sosyal medya ‘alternatif’bir mecra olarak kendini kabul ettirmiştir. Ancak tüm devletlerinyaptığı gibi sosyal ağlar denetim altına alınmaya çalışılmakta ve ‘büyükbirader’ her şeyi gözlemeyi istemektedir. Ancak baskının ve yasaklamanınarttığı yerlerde bunların üstesinden gelmek için insanlaryeni yol ve yöntemler bulma konusunda uzmanlaşmıştır.KAYNAKÇA-Bauman, Zymunt. (1999) Siyaset Arayışı, İstanbul: Metis Yayınevi, İstanbul-evrensel.net, ‘TİB istihbarat örgütüne dönüştü’, 28.08.2014,http://www.evrensel.net/haber/90758/tib-istihbarat-orgutune-donustu.html#.U_78Gfl_syQ-Ezgi Başaran, Evgeny Morozov’la Söyleşi, “Özgürlükler ‘twit’le gelmez”, Radikal,28.02.2011, http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Radikal-Yazar&ArticleID=1041390&Yazar=EZGİ&Date=28.02.2011&CategoryID=96-Gamze Göker, “İnternetsiz devrim mümkün mü?” Evrensel Kültür Dergisi,Sayı:216 Aralık 2009 http://yenimedya.wordpress.com/tag/toplumsal-hareketler/-hurriyet.com.tr, “Freedom House’ın “Türkiye’de internet özgürlüğü” raporunda‘Gezi’ vurgusu”, 27 Ağustos 2014, http://www.hurriyet.com.tr/dunya/27087728.asp-McChesney, Robert, Ellen Meiksins Wood ve John Bellamy Foster (ed.).(2003) Kapitalizmve Enformasyon Çağı. Epos Yayınları, Ankara-Negri, Antonio ve Micahel Hardt. (2004) Çokluk, Ayrıntı Yayınları İstanbul-Şener, Gülüm (2013) “Toplumsal Mücadele Alanı Olarak Sosyal Medya”,Sosyal Medya ve Ağ Toplumu 2: Kültür, Kimlik, Siyaset, ed. Can Bilgili, GülümŞener, Reklam Yaratıcıları Derneği, İstanbul-Touraine, Alain. (1999) “Toplumdan Toplumsal Harekete”. Yeni Sosyal hareketler,Kenan Çayır (der.), Kaknüs Yayınları, İstanbul-Wallerstein, Immanuel. Giovanni Arrighi, Terence K. Hopkins ve (1995) SistemKarşıtı Hareketler, Metis Yayınları, İstanbul