HAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMUHAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMUHAYAT BOYU ÖĞRENMEDEGELECEĞİN VİZYONUTHE VISION OF THE FUTURE IN <strong>LIFELONG</strong> <strong>LEARNING</strong>Prof. Dr. Halis Yunus ErsözTC Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yrd.Deputy Undersecretary, Ministry of Educationİstanbul Büyükşehir Belediyesi çevremizi, şehrimizi güllerle donattığı gibi çok önemli bir sempozyuma da ön ayakolmakta. İSMEK aracılığıyla uluslararası bir sempozyumda bizleri bir araya getirmekte. Bu güzel organizasyonu gerçekleştirdikleriiçin, Sayın Başkanımıza ve Belediye’nin değerli görevlilerine teşekkür ediyorum. Bilmek önemli, bilmek içinbilim önemli, bilim için öğrenmek önemli.Türkiye’nin önemli bir ihtiyacı olan ara eleman yetiştirme konusunda biz üniversiteler olarak, MEB olarak birçok şeyyapıyoruz. Ama İBB artık bizim işimize de el atmış durumda. 228 değişik mekanda, Sayın Başkan’ın söylediğine görebu yıl 170 binin üzerinde, toplamda 1 milyon 400 binin üzerinde insanımıza eğitim vermişler. Bu çok önemli bir başarı.Bugün burada çok önemli konuklarımız var. MEB Müsteşarımız, Genel Müdürümüz ve Belediye Kültür Daire Başkanımızvar. Kendilerinden bu konularla ilgili on beşer dakikalık bilgi alacağız. Daha sonra da sorularınıza cevap vereceğiz.1968 yılında Karabük’te doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Karabük’te tamamladı. 1992 yılında İstanbul Üniversitesiİktisat Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nden mezun oldu. 1993 yılında aynı üniversitedearaştırma görevlisi olarak göreve başladı. 1994 yılında İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çalışma Ekonomisive Endüstri İlişkileri Programı’nda yüksek lisans, 2000 yılında doktora eğitimini tamamladı. 1997 yılında, bir yılsüreyle Amerika Birleşik Devletleri, Cornell Üniversitesi’nde araştırmacı statüsünde çalışmalar yaptı. İstanbulÜniversitesi’nde 2002 yılında yardımcı doçent, 2005 yılında Sosyal Politika alanında doçent ve 2010 yılında profesöroldu. 2006-2009 döneminde İ.Ü. İktisat Fakültesi Fakülte Kurulu Üyeliği görevini yerine getirdi. Dört yıl süreyleSosyal Siyaset Konferansları Dergisi’nin editörlüğünü yürüttü. 2009 yılında İstanbul Üniversitesinde İdari veMali İşler Daire Başkanlığı görevinde bulundu. 2009 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda müsteşaryardımcısı olarak göreve başladı. Bakanlıktaki görevi süresince Ulusal İstihdam Stratejisi hazırlık çalışmalarını koordineetti. “İstihdam ve Mesleki Eğitim İlişkisinin Güçlendirilmesi Eylem Planı”nın hazırlık çalışmalarına başkanlıkyaptı. “UMEM Beceri 10” projesini hazırladı ve bu projenin Bakanlık adına İcra Kurulu Başkanlığını yürüttü. 2011yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda müsteşar yardımcısı olarak göreve başladı. “Okullar Hayat Olsun” projesinihazırladı. Yayınlanmış 8 kitabı ve 50’nin üzerinde araştırma ve makalesi bulunmaktadır.32 33
HAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMUHAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMUÖzetHayat boyu öğrenme yaklaşımı, sosyo-ekonomik ve kültürel değişimlerin yaşandığı günümüz bilgi toplumlarındaçok daha önemli hale gelmiştir. Bilim ve teknolojide meydana gelen gelişmeler bir yandan rekabetinulusal düzeyden işletmeler düzeyine inmesiyle ekonomilerin bilgi temelli ekonomiye dönüşmesine, diğeryandan toplumların sosyal ve kültürel form ve kodları üzerinde değişikliklere yol açmaktadır.Bilgiye dayalı yeni ekonomide bireylerin gelişime ve değişime uyumunu kolaylaştıracak bilgi, beceri ve yetkinlikleresahip olmaları hayat boyu öğrenmenin mesleki boyutunu, toplumsal yaşama uyum konusu ise hayatboyu öğrenmenin toplumsal yaşama uyumu sağlayan sosyal ve kültürel yönünü ifade etmektedir.Diğer bir ifadeyle hayat boyu öğrenme kişisel, vatandaşlığa ilişkin, sosyal ve/veya istihdama ilişkin bir perspektifiçerisinde bilgiler, beceriler ve yeterlilikleri geliştirme amacına yönelik olarak hayat boyunca gerçekleştirilentüm öğrenme faaliyetleri olup, sırf ekonomik bir bakış ya da sadece yetişkinler için öğrenimle sınırlıolarak ele alınamaz. Gerçekten, önümüzdeki dönemde sağlıklı bireylerden oluşan bir toplum için hayatboyu öğrenme faaliyetlerinin bu iki boyutunun gerektirdiği tüm unsurları belli ölçülerde ahenkleştirmesi vebünyesinde barındırması gerekeceği açıktır.Hayat Boyu Öğrenme Kültürü: Yeni Vizyonlar ve ArayışlarSayın konuklar, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Yurt dışından gelen misafirlerimize hoş geldiniz demek istiyorum.İstanbul Büyükşehir Belediyemize ve değerli İSMEK yöneticilerine böylesi önemli, Türkiye’de hayat boyu öğrenmeningelişimine katkı sağlayacak bir faaliyeti gerçekleştirdikleri için ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Ben sunumumda,hayat boyu öğrenme kültüründe nasıl bir vizyon, nasıl bir gelecek ortaya çıkacak, geleceğin vizyonu üzerinde hangiunsurlar etkili olacak bunları tartışmaya açmak istiyorum. Bu konu aslında çok tartışılmakta, politikalar ve daha doğrusubir yol haritası belirlenmeye çalışılmakta. Kuşkusuz bunda ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre hayat boyu öğrenmeyebakışın ve hayat boyu öğrenme faaliyetine ihtiyacın farklı olması belirleyici olmakta. Bu çerçevede ben hayat boyuöğrenmede hem geleceğin vizyonundan, hem biz ne yapıyoruz bir parça sizlere bunlardan bahsedeceğim. Önce hayatboyu öğrenme kavramı, daha sonra AB düzeyinde hayat boyu öğrenmeyle ilgili neler planlanıyor ve daha sonra daTürkiye’de yöneliş nasıl olmalı, nasıl bir vizyon bizi bekliyor ve neler yapıyoruz, bunları paylaşacağım.Milli Eğitim Bakanlığı olarak temelde çocuklarımızı yetiştirmekle ilgili, çocuklarımızı geleceğe hazırlamakla ilgili bir amacımızvar. Çocuklarımızı bugünün koşullarında ülkemizin gelecekteki ihtiyaçlara uygun yetiştirmek. Ülkemizin ihtiyaçlarıneler olacak, ekonomimiz nasıl evirilecek, dünya nereye doğru gelişiyor bütün bu unsurları dikkate alarak. Buna görebiz çocuklarımızı henüz var olmayan meslekleri yapabilecek, ortaya çıkacak yeni teknolojileri kullanabilecek ve bugünöngöremediğimiz sorunları çözebilecek şekilde yetiştirmeyi arzu ediyoruz.Bu amacı hayat boyu öğrenme felsefesiyle ilişkilendirdiğimizde tüm vatandaşlarımız için benzer bir amacı taşımamızgerektiğini düşünüyoruz. Çok hızlı değişim içindeki dünyada vatandaşlarımızın bu değişimlere karşı esnek olmalarınısağlayacak tedbirleri almamız ve uyum kabiliyetlerini artırmamız gerekiyor. Yeni teknolojileri kolayca kullanabilecek birtoplum yapısına geçilmesi gerekiyor. Özellikle de meslek edinme ve istihdam edilebilirliğin gerektirdiği bilgilere, yeterlilikleresahip olma özelliklerini tüm vatandaşlarımıza kazandırmamız gerekiyor. Hem formal eğitimde hem de hayatboyu öğrenme çerçevesinde formal eğitimin dışına çıkmış, bu ülke nüfusunun büyük bir çoğunluğunu oluşturan insan-larımız için bu değişiklikleri yapmamız gerekiyor. Yani esnek, uyum kabiliyeti yüksek, yeni teknolojileri kullanabilecekve geleceğin gerektirdiği ve istihdam edilebilirliği sürdürülebilir kılacak bilgi, beceri ve yetkinliğe sahip olması gerekiyor.Eğitim gerçekten önemli. OECD’nin yapmış olduğu araştırmalar var. Bir ülke büyüyorsa, sürekli gelişme gösteriyorsa,istikrarlı büyüme perspektifine sahipse, sağlıklı ve sürdürülebilir gelişme gösteriyorsa aslında üç temel unsur var. Büyüme,verimlilik artışlarıyla ortaya çıkıyor. Toplumda verimlik artışını sağlayan üç şey var; birincisi okullaşma oranlarınınyükselmesi. Biz bunu yapıyoruz. Eğitim süresi 12 yıla çıkarıldı. Bu ülkemiz açısından kritik öneme sahip bir unsur. Ülkemizineğitim düzeyinin yükselmesini sağlayacak çok kıymetli bir unsur. Dünyanın birçok ülkesinde yükseköğretimdedahi % 100 okullaşma hedeflenirken bizim geri kalmamız beklenemezdi. Onun dışında ikinci önemli unsur, bireylerinyetkinlik düzeyindeki artış. Birincisi bir anlamda örgün eğitim, gelecek nesli yetiştirme; fakat ikincisi bireylerin yetkinlikdüzeylerindeki artış ise özellikle İSMEK’in yaptığı gibi, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğümüzün yaptığı gibi, örgüneğitimin dışına çıkmış olanlara daha sonradan bir takım vasıfları, bir takım nitelikleri kazandırma. Diğer bir ifadeylemevcut nüfusun verimlilik düzeyini artırma. Birçok ülkede işsizlikle mücadelede beceri seviyesini yükseltmek için yoğunmesleki eğitim programları düzenlenmekte. Ülkemizde de UMEM kursları ile yapılmak istenen bireylerin yetkinlik vebeceri düzeyinde bir artış meydana getirmek. Bunu sağladığımızda beceri uyumsuzluğunu, vasıf uyumsuzluğunu, işverentalebiyle, işverenin beklentileriyle çalışanların sahip olduğu niteliklerin uyuşmasını sağlayabiliyoruz. Daha nitelikliiş gücü demek verimlilik artışı, büyüme ve rekabetçi bir ekonomi demektir. Kuşkusuz, sadece işsizlere değil çalışanlarayönelik olarak da meslekte yenileme eğitimleri düzenlenmeli, işverenler çalışanlarının gelişimine destek olmalı ki büyükverimlilik artışları sağlayabilelim. Topyekun bir seferberlik ile eğitim seviyesini artırırsak ülkemizin büyümesine, 2023hedeflerimizi gerçekleştirmeye katkı sağlayabiliriz diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de ortalama eğitim süresi 6,1yıl. Gelişmiş ülkelerde bu 12 yılın üzerinde. Yani yetişkin bir bireyin eğitimde geçirdiği süre 6,1 yıl. Bu süreyi artırabildiğimizdeverimliliğimiz artırabilmemiz mümkün olabilecek. Verimliliği artırdığımızda rekabet gücümüz, büyümemiz,kalkınmamız, 2023 hedeflerine ulaşabilmemiz daha kolay hale gelecek.Üçüncü faktör ise teknolojik gelişmedir. Aslında gerek okullaşma, yani eğitim seviyesini artırma, gerekse bireylerinniteliklerini artırmanın sonucunda teknolojik gelişmenin ortaya çıkabileceği açıktır. Yani bilime, eğitime yatırım yapmadüzeyimiz arttığı ölçüde nitelikli iş gücü yetiştirdiğimiz ölçüde, fikir sunan, çözüm üreten, yapılan bir işlemi, süreci iyileştirençalışanlara sahip olduğumuz zaman, ancak teknolojik gelişmeyi sağlayabiliriz diye düşünüyoruz.Bunları yapmamızın nedeni ise dünyanın çok hızlı değişmekte oluşudur. Birçok dinamik değişiyor. Küreselleşme, rekabetinartışı, hem üretim hem yönetim sistemlerinde değişiklikler meydana getiriyor. Birçok meslek ortadan kalkıyor.Beceriler çok çabuk değişiyor, güncelliğini yitiriyor. Diğer bir husus ise mevcut ekonomik sistemin herkes için istihdamedilebilecek alanları üretememesi. Kesintili istihdam, part-time istihdam, esnek çalışma modellerinin yaygın olduğu biryapıya doğru geçiliyor. Herkese istihdam sağlayamayan ekonomik yapı ortaya çıkıyor aslında. Bugün AB ülkelerinde bileişsizliğin ortalaması yüzde 10’lar seviyesine çıkmış durumda. Dünyanın birçok gelişmekte olan bölgesinde bu oranlarçok daha yüksek. Ve işsizlik, refah devleti dönemi hariç yüzde 3’ler seviyesine hiç indirilememiş. 1960’lı-70’li yıllardabazı gelişmiş ülkelerde işsizlik yüzde 3’ler, 4’ler seviyesine indirilebilmiş olmakla birlikte bir daha bu seviyeye ulaşılamamış.Böylesi bir yapının varlığı herkesin mutlaka kendini yeni değişen duruma göre konumlandırmasını gerektiriyor. Yinebu değişiklikler beraberinde eğitim sistemlerinde de kapsamlı değişikliklere gidilmesini zorunlu hale getiriyor.Eğitim sistemleri dış iş gücü piyasalarına daha duyarlı hale geliyor. Küresel standartlar, gelişmeler ve eğilimlere dahaduyarlı ve dinamik bir eğitim sistemi kurmak gerekiyor. Bugün Almanya’da 4 milyon vatandaşımız yaşıyor. Avrupa’nınbirçok ülkesinde çalışanlarımız var. Dünyada iş gücü hareketliliği çok artmış durumda. Nitekim, Almanya’da eğitilengençlerimiz gelip Türkiye’de çalışıyor, Avrupa’nın diğer ülkelerinde istihdam ediliyor. Türkiye’de eğitilen gençler gidipABD’de çalışıyor. Bu yüzden de eğitim sistemi giderek dış iş gücü piyasalarına daha duyarlı hale geliyor.34 35