HAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMUHAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMUGELENEKSEL AHİLİK KÜLTÜRÜNDENMODERN MESLEKİ EĞİTİM MODELİNE:GEÇMİŞTEN GELECEĞE BAKIŞFROM TRADITIONAL AKHISM TO THE MODERN VOCATIONAL TRAINING MODEL:A REVIEW OF THE PAST AND FUTUREProf. Dr. Sedat Muratİstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi DekanıDean, Faculty of Economics, Istanbul UniversityHepinizi saygıyla selamlıyorum. Hayat boyu ya da nam-ı diğer yaşam boyu eğitim, öğrenme ve mesleki eğitim biliyorsunuzki son zamanların önemli konuları arasında. Bu konuyla alakalı 5 tane sunumumuz var. Bu sunumları 5 değerlikonuşmacımız yapacak. Bir kısmı hem akademiden hem iş hayatından geliyor. Bir tanesi iş hayatının tam içinden, uygulamaalanından geliyor.Yaklaşık olarak 2 saat süremiz var. Bu süreyi hesaba kattığımızda konuşmacılarımıza on beşer dakikalık konuşma süresiön görüyorum. Eğer değerli hocalarımız bu süre içerisinde toparlarsa, soru-cevap kısmına da kâfi miktarda zaman kalırdiye umut ediyorum.1959 yılında Samsun’da doğan Prof. Dr. Sedat Murat, evli ve iki çocuk babasıdır. Lise eğitimini İzmit’te tamamladıktansonra 1984’de Marmara Üniversitesi İİBF‘den mezun olmuştur. Yüksek lisans (1986) ve doktora (1991)eğitimini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı’ndatamamlayan Murat, 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriBölümü’nde araştırma görevlisi olarak başladığı akademik kariyerine 1992 yılında yardımcı doçent, 1994 yılındadoçent ve 2002 tarihinde de profesör ünvanlarını alarak devam etmiştir. Bu bölümdeki görevine, “Sosyal Siyasetve Sosyal Güvenlik Anabilim Dalı Başkanı” ve “Bölüm Başkanı” olarak devam eden Murat, aynı zamanda Ocak2010’dan beri İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin dekanlık görevini de yürütmektedir.Prof. Dr. Sedat Murat’ın ulusal ve uluslararası arenada birçok bilimsel makale, tebliğ ve raporları bulunmaklabirlikte; gerek doğrudan kendi çalışma alanları ile ilgili gerekse de disiplinler arası pek çok alanda yazılmış kitaplarıbulunmaktadır. Özellikle “Dünden Bugüne İstanbul’un Nüfus ve Demografik Yapısı” ve “Dünden Bugüneİstanbul’un İş Gücü ve İstihdam Yapısı” adlı eserleri, kendi alanlarında birer başucu kaynağı olma seviyesineerişmiştir.60 61
HAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMUHAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMU1. GİRİŞBir taraftan insanları çeşitli meslek ve sanat dallarına yönelterek toplumun ekonomik ve sosyal düzenini temin eden;diğer taraftan da bu meslek ve sanat mensuplarını ayrıntılı kural ve kaidelere dayanan hiyerarşik bir yapı içerisinde biraraya getirerek toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak insan gücünün yetişmesinde bir mektep rolü oynamış olan Ahiler,Anadolu’da sosyal hayatın düzenlenmesinde önemli roller üstlenmişlerdir. Bunun yanı sıra Ahilik, müntesibi olan esnafve sanatkârların manevi açıdan gelişmelerini de temin etmek üzere zaviyelerinde eğitim vermiştir. Ahilik, fakirle zengin,üreticiyle tüketici, emekle sermaye, milletle devlet, esnafla halk... kısaca toplumun tüm kesimleri ve kurumları arasındaiyi ilişkiler kurarak huzurlu ve istikrarlı bir toplum yapısı oluşmasında önemli fonksiyonlar icra etmiştir 1 .İlk önceleri debbağlık (dericilik/deri tabaklama) ve ona bağlı deri işçiliğiyle uğraşmaya başlayan, zamanla da neredeysebütün iş ve sanat kollarıyla ilgilenir hale gelen Ahiler, ticari hayatın düzenlenmesinde önemli fonksiyonlar icra etmiştir.Ahilik kurumunun, sağlam bir mesleki temele dayalı olması, esnaf ve sanatkârlar arasında yardımlaşma ve dayanışmatesis etmesi sebebiyle Ahiler öteki esnaf ve sanatkârlar üzerinde üstünlük kurmuşlardır. Bu duruma bağlı olarak daOsmanlılardaki bütün meslek sahipleri, esnaf ve sanatkârlar, Ahi Babalardan veya onların yetkili kıldığı kimselerdenaldıkları çalışma belgeleriyle faaliyet göstermişlerdir. Ahilik kurumu, gençleri aylak ve işsiz kalmaktan kurtarmak ve kötüalışkanlıklardan uzak tutmak hususunda da fonksiyon icra etmiştir.Ahi birliklerine intisap edebilmek için bir meslek, sanat ya da ticaretle uğraşıyor olmak şarttı. Mesai saatlerinde yamak,çırak, kalfa ve usta hiyerarşisi içerisinde meslek ve sanatın inceliklerinin, sırlarının öğretildiği Ahilik kurumunda; akşamlarıda biraraya gelinerek ahlak eğitimi, haftanın muayyen günlerinde de silah talimleri ve ata binme öğretimi verilirdi.Özellikle büyük şehirlerde teşkilatlanan Ahi birliklerinin zaviyeleri, eğitim ve eğlence imkânlarına sahip bir sosyal tesisözelliği taşımaktaydı. Birlikler, mesleğe ait tüm işleri idare eder, müntesipleri arasındaki anlaşmazlıkları çözüme kavuşturur,esnaf ve sanatkârların devletle olan ilişkilerini düzenlerdi. Yine bu birlikler ürünlerin kalitesi, işçi ücretleri, malfiyatları, çalışma şartları gibi hususlarda da düzenlemeler yaparlardı. Ahi birlikleri esnafın sadece mesleki değil, bütünproblemlerinin çözümünde yardımcı olurdu 2 .Öncelikle bir esnaf kurumu olarak ortaya çıkmasına karşın, çalışan ve bir mesleği olan herkese kapılarını açan ve çokyönlü fonksiyonlara sahip olan Ahi birliklerinin özellikle Osmanlı Devleti’nin uzun yıllar ayakta kalabilmesinde önemlibir payının bulunduğu kuşkusuzdur. Bu fonksiyonlarını; dini, ahlaki, sosyal, siyasi, ekonomik, askeri, kültürel ve eğitimalanlarında görebilmekteyiz. Ancak bu Ahi birliklerinin güçlü bir kurum kültürü oluşturarak uzun süre yaşayabilmesinde1İsmet Uçma; Bir Sosyal Siyaset Kurumu Olarak Ahilik, İstanbul: İşaret Yayınları, 2011, s. 142.2Uçma, a.g.e., s. 143-144.ÖzetAhilik teşkilatında eğitim daima ön planda yer alan bir unsur olmuş, özellikle çırak ve kalfaların yanı sıraustaların yetiştirilmesi çerçevesinde gerçekleştirilen meslekî eğitim öne çıkmıştır. Meslekî eğitim sadece çırakve kalfalar, yani iş hayatında yükselmek isteyen kişiler için değil de, üretim sürecinde en vasıflı kesimioluşturan ustalar için de süreklilik arz edecek şekildeydi. Bu da üretim hayatında vasıf seviyesi veya yaptığıişe bakılmaksızın her çalışanın pratik olarak kendini sürekli geliştirdiği anlamına gelmektedir. Çırak ve kalfaeğitimi dükkânlarda tezgâh başında; ustanın eğitimi ise esnafın ileri gelenlerinin gözetiminde kadı, müderrisvb. kişilerin denetiminde yürütülmekteydi. Başlıca eğitim yerleri arasında esnafın kendi iş yerleri, mahalle veköylerdeki yaren odaları ile medrese gibi ilim ocakları gelmekteydi.Bu eğitim süreci kendi başına yürüyen bir süreç olmaktan çok, teşvike dayalı bir nitelik arz etmekteydi. Nitekimkendinde yetenek görülen çırak, kalfa ve ustalar, Ahi ileri gelenleri tarafından medreselerde eğitilmiş vegerektiğinde kendilerine orta sandığından maddi destek sağlanmıştı. Tüm bu özellikleriyle Ahilik, adeta ustayetiştiren bir okul niteliği taşımıştır. Ayrıca bu eğitimin usta olduktan sonra dahi devam ettirildiği de düşünülürse,Ahiliği hayat boyu meslekî açıdan gelişimi hedefleyen bir okul olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır.eğitim ve özellikle de mesleki eğitim alanındaki fonksiyonlarının ayrı bir önemi bulunmaktadır.Büyük bir kısmı eğitim hedefli Ahi birliklerinin faaliyetleri arasında; yaren teşkilatı ve yaren sohbetleri, helva sohbetlerive arfeneler, sıra gezmeleri, oda sohbetleri, kış sohbetleri, gezekler, ziyafetler ve oyunlar, gece sohbetleri, sıra yareni,cehrilik yarenliği, seymenlik, delikanlılar birliği, gençler kurulu ve imece kuruluşları yer almaktadır.2. AHİLİKTE MESLEKÎ EĞİTİM ve ÇEŞİTLİ YÖNLERİAhilik teşkilatında eğitim daima ön planda yer alan bir unsur olmuş, özellikle çırak ve kalfaların yanı sıra ustalarınyetiştirilmesi çerçevesinde gerçekleştirilen meslekî eğitim öne çıkmıştır. Meslekî eğitim sadece çırak ve kalfalar, yani işhayatında yükselmek isteyen kişiler için değil de, üretim sürecinde en vasıflı kesimi oluşturan ustalar için de süreklilik arzedecek şekildeydi. Bu da üretim hayatında vasıf seviyesi veya yaptığı işe bakılmaksızın her çalışanın pratik olarak kendinisürekli geliştirdiği anlamına gelmektedir. Çırak ve kalfa eğitimi dükkânlarda tezgâh başında; ustanın eğitimi ise esnafınileri gelenlerinin gözetiminde kadı, müderris vb. kişilerin denetiminde yürütülmekteydi. Başlıca eğitim yerleri arasındaesnafın kendi iş yerleri, mahalle ve köylerdeki yaren odaları ile medrese gibi ilim ocakları gelmekteydi 3 .Bu eğitim süreci kendi başına yürüyen bir süreç olmaktan çok, teşvike dayalı bir nitelik arz etmekteydi. Nitekim kendindeyetenek görülen çırak, kalfa ve ustalar, Ahi ileri gelenleri tarafından medreselerde eğitilmiş ve gerektiğinde kendilerineorta sandığından maddi destek sağlanmıştı. Tüm bu özellikleriyle Ahilik, adeta usta yetiştiren bir okul niteliğitaşımıştır 4 . Ayrıca bu eğitimin usta olduktan sonra dahi devam ettirildiği de düşünülürse, Ahiliği hayat boyu meslekîaçıdan gelişimi hedefleyen bir okul olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır.Çırak, kalfa ve ustalar dışında, esnaf şeyhi seçimlerinde aday olacak kişilerde aranan şartlar da meslekî eğitime verilenönemi göstermektedir. Nitekim şartlar 5 ;- O meslek kolunda usta olarak çalışmış olmak,- İyi hali bulunmak ve mahkûmiyeti olmamak,- En az 3 usta yetiştirmiş olmak şeklindeydi.Son şarttan da anlaşılabileceği üzere, Ahilik sisteminde yamak, çırak, kalfa ve usta şeklindeki hiyerarşik yapı sadeceastların üstlerine karşı sorumluluklar taşıdığı bir sistem değildi. En az bunun kadar önemli olan husus, üstlerin astlarınakarşı vazifeleriydi. Buna göre bir baba, abi ve küçük kardeş anlayışı ve bağlılığı içinde çalışacak olan usta, kalfa ve çırakhiyerarşisinde ustaların da kalfa ve çıraklara karşı bir takım vazifeleri vardı. Buna göre çırak mutlaka en iyi biçimde yetiştirilerekbelli bir müddet içinde meslek öğretilip kalfa yapılmalıydı. Aynı şekilde kalfayı da sanatını öğrenecek şekildeeğitmek ve usta olmasının yolunu açmak ustaların görevleri arasındaydı 6 .Usta, kalfa ve çırak arasında bir dayanışma ve bütünleşme sağlamayı öngören Ahi birlikleri, İslam dininin esaslarınagöre düzenledikleri eğitim sisteminde temel olarak ferde kendini tanıtma yolunu göstermek 7 , insanın doğuştan gelentemiz fıtratını korumak, iyi insan yetiştirmek ve fertteki gizli kabiliyetleri ortaya çıkararak bu kabiliyetleri sosyal veiktisadî hayatta en iyi şekilde yönlendirmek gibi hedefleri amaç edinmişti. Bu ana amaçlar etrafında şekillenen Ahieğitim sisteminin genel özellikleri şu şekilde sıralanabilir 8 :3Adnan Gülerman ve Sevda Taştekil; Ahi Teşkilatının Türk Toplumunun Sosyal ve Ekonomik Yapısı Üzerindeki Etkileri, Ankara: KültürBakanlığı Yayınları, 1993, s. 6.4Gülerman ve Taştekil, a.g.e., s. 6.5Gülerman ve Taştekil, a.g.e., s. 12.6Burhan Ulutan; “Ahiliğin Ekonomik Önemi”, Türk Kültürü ve Ahilik, XXI. Ahilik Bayramı Sempozyumu Tebliğleri, İstanbul: AhilikAraştırma ve Kültür Vakfı Yayınları, 1986, s. 256.7Bu gerçeği Yunus Emre şöyle dile getirmektedir:“İlim ilim bilmektirİlim kendin bilmektir,Sen kendini bilmezsenYa nice okumaktır.”8Yusuf Ekinci; Ahîlik ve Meslek Eğitimi, İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1989, s. 35-37.62 63