HAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMUHAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMUDiğer bir farklılık ise hayat boyu öğrenmeyi önemli düzeyde etkileyecek, belki de gelecekte hayat boyu öğrenme nasılolacak diye bakıldığında dayanak alacağımız bir unsur. Öyle ki, günümüzde bilginin kaynağı okuldan topluma doğru kayıyor.Yani giderek ailedeki, iş yerindeki öğrenmelerin etkin hale geldiği, üniversite eğitiminden sonra iş yerinde edinilenbecerilerin istihdam edilebilirliği belirlediği bir dünya var. Diğer bir ifadeyle informal öğrenme ve nanformal öğrenme,en az formal öğrenme kadar önemli hale geliyor.Diğer bir husus bütün dünyada bilgi ve beceri kazandırmanın maliyetinin yüksek olması. Bu yüzden de önceki öğrenmelerintanınma ve belgelendirilme süreçlerinin geliştirilmesi gerekiyor. Eğitim sistemlerini etkileyen bir başka boyutkatılımcılık taleplerinin artması. Öğrenme ve eğitim hizmetlerine ilişkin toplumsal talebin artışı da bir başka boyut.Özellikle de eğitim hizmetlerinin sunumu açısından, İSMEK gibi kurumlar açısından önemli bir unsur bence. Artan talebinkarşılanması için eğitimde bilgi ve iletişim teknolojilerinden daha fazla yararlanıldığı bir yapıya geçilmesi kaçınılmazbir hale gelmekte.Kısaca ifade edecek olursak bütün bu gelişmeler eğitim sistemini etkiliyor ve eğitim sistemi giderek kalite, istihdam veçıktı odaklı bir rekabetin hakim olduğu bir yapıya doğru dönüşüyor. Yani daha önce diploma belirleyici iken giderekkazanılan yeterlilikler önemli hale geliyor.AB ülkeleri neler yapıyor diye bakıldığında, temel hedefin bilgi tabanlı bir ekonomiye ve bilgi tabanlı bir toplumageçebilme olduğu görülecektir. Bu, hedef Lizbon Stratejileri’nde de diğer stratejilerde de mevcut. Girişimciliği esasalıyor. Yenilikçi bir ekonomi kurmaya çalışıyor. Ar-Ge yatırımlarını artırıyor. Eğitim sistemi ile bilgi tabanlı bir ekonomiyeulaşmaya çalışıyor. Bu ülkelere bakıldığında hayat boyu öğrenmede uluslararası hareketliliğin sağlanması ve hayat boyuöğrenmenin yaygınlaştırılması öncelikli gündem maddeleri arasında yer almakta. Kuşkusuz eğitim sisteminin kalitesininve niteliğinin artırılması ve toplumsal uyum ve aktif vatandaşlığın desteklenmesi yine öncelikler arasında.Hayat boyu öğrenme örgün, yaygın ve informal bütün öğrenmeleri kapsayan bir öğrenme biçimi. AB, başlattığı programdahayat boyu öğrenmeyi çerçeve kavram olarak nitelendirmekte. Bütün eğitim programları, eğitim ile ilgili tümprogramlar hayat boyu öğrenmenin altında toplanmış durumda. Hayat boyu öğrenmede hedefleri %15. Bizim hayatboyu öğrenmeye katılım oranımız % 2,9.Türkiye’de hayat boyu öğrenme algısı biraz örgün eğitimden bağımsız bir biçimde gelişmiş gibi. Oysa, AB’de olduğugibi Hayat Boyu Öğrenme Strateji Belgesi’nde şu tarif yer almakta. Kişisel, toplumsal, sosyal ve istihdamla ilişkili biryaklaşımla bireyin beceri, bilgi ve yeterliliklerini geliştirmek amacıyla katılmış olduğu tüm öğrenme aktiviteleri hayatboyu öğrenme içinde değerlendirilmekte. Öğrenme iş yerinde olabilir, evde olabilir, şimdi bu salonda olduğu gibi çeşitlietkinliklerle gerçekleşebilir. Bu bağlamıyla bakıldığında ve Türkiye perspektifiyle ele alındığında hayat boyu öğrenme tekbaşına ne mesleki eğitim, ne istihdam edilebilirliği artırmak, ne de kişilerin ilgilerine yönelik tek sosyal-kültürel-sanatsaleğitimler düzenlemek de değil. Yani bu ikisinin karışımını oluşturmamız gerekiyor. O yüzden hayat boyu öğrenmemutlaka bu iki boyutu da kapsayan ve bunun dışında daha da önemlisi hem sosyal içermeyi, yani mesleki eğitimlerlebirlikte yoksulluktan kurtarmayı, hem aktif vatandaşlığı, toplumsal yaşamın tüm süreçlerinde iyi bir birey olmayı, ayrıcaistihdam edilebilirliği, yalnızca işe girebilmeyi değil işte kalabilmeyi de sağlayan bir eğitim. Bu boyutuyla da meslekteyenileme eğitimleri belki de bundan sonraki süreçte en çok karşılaşacağımız alanlar olacak.Bu noktada hayat boyu öğrenme ile ilgili toplumsal algımızda bir problemimiz olduğunu belirtmeliyim. Özellikle deüniversite mezuniyeti, diploma algısı, belli okullardan mezun olma ve o okulların statüsü hayat serüvenimizde belirleyiciolmakta. Örgün eğitimle statü kazanıyor ve bu statüye göre hayatımızı sürdürüyoruz. Değişiklik yapma, yeni bir meslekveya alanda uzmanlaşma nadiren yönenilen bir unsur. Bu algıdan dolayı da daha sonraki öğrenmelerin Türkiye’de kariyersüreçlerinde etkisi sınırlı kalabiliyor. Özellikle de sahip olunan diploma insanı takip ediyor bir anlamda. Türkiye’de buçok katı bir şekilde işliyor. Bizde meslek değiştirme ve yeni bir alanda uzmanlaşma eğilimi de düşük aslında. Orta yaşıaştıktan sonra hayat boyu öğrenme kültürümüz de gelişmediği için genç ve orta yaş sonrası eğitime katılma oranlarıazalıyor. Niye hayat boyu öğrenmeye katılım oranımız % 2,9, işte bundan dolayı. Aslında 15-24, 15-30 arasında dahayüksek bir katılım oranı var. Çıraklar o yaşta eğitime giriyor, açık öğretime daha erken yaşlarda insanlarımız ilgi duyuyor.Fakat orta yaş sonrası eğitime katılma oranları düşmekte. Bizim bunu artırmamız gerekiyor. 40’lı, 50’li ve daha ileriyaşlara doğru bu katılma oranlarını artırmamız gerekiyor. Hayatımızda değişiklik yapmanın her dönem mümkün olabileceğinifark etmemiz gerekiyor. Çünkü, sahip olunan bilgi ve beceriler artık bir ömür boyu yetmeyecek durumdadır.Çalışma hayatında ortalama bir Amerikan vatandaşı 4 kez meslek, 11 kez de iş değiştirmeye hazır halde yetişiyor.Biz stratejimizi hayat boyu öğrenme imkan ve fırsatlarını yaygınlaştırma üzerine kurguluyoruz. Öncelikle Bakanlık olarak“Okullar Hayat Olsun” projesi kapsamında bütün eğitim alanlarını, okulları toplumun hizmetine sunarak fırsatları çeşitlendiriyor,hizmetlere erişimi kolaylaştırıyoruz. Halk Eğitim Merkezleri’nin hizmet kapsamını, çevresindeki okulları dahilederek genişletiyoruz. Her okulumuz birer Hayat Boyu Öğrenme Merkezi haline geliyor. Bunun anlamı İstanbul’daki beşbine yakın okulun birer öğrenme merkezi haline gelmesidir.Diğer taraftan, hizmetlerin sunum saatlerini esnekleştiriyoruz. Talebe göre günün geç saatlerinde, hafta sonlarında hizmetsunma esnekliğini artırmaya çalışıyoruz. Ve özellikle de bilgi ve iletişim teknolojilerinden daha fazla yararlanılan birhizmet anlayışını ortaya koymak arzusundayız. Uzaktan öğrenme, e-öğrenme ve karma öğrenme (yüz yüze-uzaktan)araçlarını daha etkin kullanarak hayat boyu öğrenme faaliyetlerini yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Tüm Türkiye’de yapılanhayat boyu öğrenmelerin tek bir elden izleneceği bir veri tabanı da oluşturuluyor.Yine hayat boyu öğrenme açısından oldukça önemli husus, rehberlik hizmetlerinin artırılması. Eğitim alanında istihdamfırsatlarını da dikkate alan, istihdam edilebilirliği de dikkate alan bir rehberlik hizmetinin de verilmesi gerekiyor. Kurumlararasında işbirliği, Sosyal Politikalar Bakanlığı ve diğer Bakanlıklarla iş birliği önemli bir unsur olarak ortaya çıkıyor.Hayat boyu öğrenmenin cazip olabilmesi için de mutlaka önceki öğrenmeleri tanıyor olmamız lazım. Örgün eğitimleönceki öğrenmelerin ilişkilendirilmesi ile hayat boyu öğrenme faaliyetlerine katılımın artacağını düşünüyorum. Diğer birifadeyle, yaygın eğitimle elde edilen beceriler örgün eğitimde tanınır ve örgün eğitimde kredilendirilirse, örgün eğitimleilgili eksikliğini tamamlayacağına inanan, bir diplomaya ulaşabileceğine inanan kişiler de bu alana ilgi duyacaktır.Bu alandaki fırsat ve imkanların çeşitlendirilmesinin yanı sıra hayat boyu öğrenmenin yaygınlaştırılması için diğer kurumlarınkatılımının oldukça önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. Hayat boyu öğrenmede mutlaka yerelyönetimlerin, özel sektörün, meslek kuruluşlarının, işçi ve işveren sendikalarının iş birliği yapması gerekiyor. Çünkü, bukurumların hepsi vatandaşlar, üye veya çalışanları için benzer faaliyetleri yürütüyorlar. Bütün öğrenme faaliyetlerininbelli bir strateji doğrultusunda koordine Hayat Boyu Koordinasyon Merkezleri’nin tesis edilmesine yönelik çalışmalardevam ediyor.Sonuç olarak bütün bu alanlara ilişkin katılımı artırmayı ve hayat boyu öğrenme kültürünü yaygınlaştırmayı hedeflediğimiziifade etmek istiyorum. Umarım bu hedeflerimizi kısa sürede gerçekleştiririz. Umarım katılım bu salonda olduğugibi her zaman böyle yüksek olur. İSMEK gibi başarılı kurumlarımız çıkar. Onlar Türkiye’nin eğitim seviyesinin yükselmesineve böylece toplam verimliliğimizin, üretim seviyemizin artışına, büyüme ve kalkınmamızın sağlıklı ve sürdürülebilirhale gelmesine hizmet eder diye düşünüyorum. Bu duygularla teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.36 37
HAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMUHAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMUHAYAT BOYU ÖĞRENMENİN ÖNEMİve SİSTEMLEŞTİRİLMESİTHE VISION OF THE FUTURE IN <strong>LIFELONG</strong> <strong>LEARNING</strong>Doç. Dr. M. Kemal BiçerliTC Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel MüdürüLifelong Learning Director, Ministry of Education1962 yılında Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğretimini Eskişehir’de tamamladıktan sonra1980 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nü kazandı. 1984 yılındamezun oldu. 1985 yılında aynı bölümde araştırma görevlisi olarak akademik hayatına başladı. 1986 yılındaAnadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İktisat Teorisi alanında yüksek lisansını tamamlayarak doktoraprogramına başladı. Doktora tez aşamasında iken 1988-1990 yılları arasında ABD Massachusetts-Boston’daNortheastern University’ de Çalışma Ekonomisi alanında ikinci yüksek lisansını tamamladı. Türkiye’ye döndüktensonra 1992 yılında “Sendikaların Ekonomik Analizi ve Iş gücü Gelirleri Üzerindeki Etkileri: Türkiye Uygulaması”adlı teziyle doktorasını tamamladı. 2006 yılında Sosyal Politika alanında doçent unvanını aldı. 2010-2011 yıllarıarasında Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Genel Müdürlüğü görevini yürüten Biçerli, İŞKUR’da “İş ve Meslek Danışmanlığı”projesini gerçekleştirdi. 2011 yılı Kasım ayından bu yana TC Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu ÖğrenmeGenel Müdürlüğü görevini yürüten Biçerli’nin çalışma ekonomisi alanında kitap, makale ve uluslararası tebliğleribulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.Özet1950’li yıllardan itibaren bilgi iletişim teknolojileri ve ulaşım imkânlarının artmasıyla ortaya çıkan küreselleşmesüreci ve küresel rekabetle yüzleşen ülkeler, çareyi eğitim alanlarının güçlendirilmesinde bulmuşlardır.Ülkeler eğitim sayesinde nitelikleri yüksek bireyler yetiştirerek bilgi temelli küresel rekabette ayakta kalmayıamaçlamaktadırlar.Eğitim sistemleri, hızla değişen çevreye, öncelikle örgün eğitim sistemlerini geliştirip sürelerini artırarak karşılıkvermişlerdir. Bilginin tekelinin okulun elinden alınmasıyla birlikte, örgün eğitim, yaygın eğitim ile de desteklenmeyebaşlamıştır. Belirli bir bilim dalına ait bilgi miktarının artış hızıyla birlikte, bireylerin sadece örgüneğitim sistemlerinde kazandıkları bilgi, beceri ve yeterlilikler kısa sürede yetersiz hale gelmeye başlamıştır.Bireyin kendini sürekli öğrenerek güncellemesi gerekliliği ortaya çıkmış ve hayat boyu öğrenme zorunlulukhalini almıştır.Hayat boyu öğrenme; bireyin bilgi, beceri ve yeterliliklerini geliştirmek için hayatı boyunca katıldığı bütün öğrenmefaaliyetlerini kapsamaktadır. Bireyi hayat boyu öğrenme faaliyetlerine katılamaya yönlendiren sebeplerebakıldığında, bireyin ilgisi ve iradesi yanı sıra o toplumda var olan kültür ön plana çıkmaktadır. Türkiye’de2011 verilerine göre yetişkinlerde hayat boyu öğrenme faaliyetlerine katılma oranı % 2,9’dur. Bu oran ABülkelerinde ortalama olarak % 9’un üstündedir. Ülkemizde hayat boyu öğrenme faaliyetlerinin yürütülmesindesayıları 1.300’ü aşan birimleriyle MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü en önemli aktör konu-mundadır. Ancak bunun dışında çok sayıda kurum ve kuruluş tarafından da yetişkin eğitimi verilmektedir.Hayat boyu öğrenme faaliyetlerinin nicelik ve nitelik olarak arttırılması bireylerin bu konuda farkındalık içindeolmaları kadar faaliyetlerin bir sistem dâhilinde ve koordineli bir şekilde verilmesine de bağlıdır. Ülkemizdeyetişkin eğitiminin çok sayıda birim tarafından verilmesi, onun sistemleştirilmesini ve öğrenme fırsatlarınısunan aktörler arasında koordinasyonun kurulmasını kaçınılmaz kılmaktadır.Bu maksatla hazırlanan 2009-2013 yıllarını kapsayan “Hayat Boyu Öğrenme Strateji Belgesi”nde, toplumsalfarkındalığın artırılarak hayat boyu öğrenme kültürünün oluşturulması temel öncelikler arasında yer almaktadır.Hayat Boyu Öğrenme Kavramı ve Kültürümüzdeki YeriHayat Boyu Öğrenme (HBÖ); kişisel, toplumsal, sosyal ve istihdam ile ilişkili bir yaklaşımla bireyin; bilgi, beceri, ilgi veyeterliliklerini geliştirmek amacıyla hayatı boyunca katıldığı her türlü öğrenme etkinliğidir (Hayat Boyu Öğrenme StratejiBelgesi, 2009). Bu öğrenme etkinlikleri kimi durumda okullarda edinilen bilgileri içerdiği gibi (formal), kimi durumdaise okullaşma çağının dışında hayatın ilerleyen dönemlerinde yaygın eğitim kurumlarında elde edilen bilgileri de (nonformal)içerebilmektedir. Hatta kişilerin düzenli bir öğrenme gayreti göstermeksizin elde ettikleri bilgiler de (informalöğrenme) hayat boyu öğrenmenin içinde yer alır.İnsanlık tarihi kadar eski bir kavram olmasına rağmen Hayat Boyu Öğrenme kavramı, 1990’lı yılların ikinci yarısından itibarenAB Komisyon Başkanı Jacques Delors’un meşhur raporuyla (Delors Raporu-Learning The Treasure Within-1996)ve buna paralel olarak 1996 yılının “Hayat Boyu Öğrenme Avrupa Yılı” olması ile ön plana çıkmıştır. O yıllardan itibarenhayat boyu öğrenme kavramı UNESCO ve AB’nin çeşitli toplantıları için ana tema olarak kullanılmış 1 ve sonucunda dabu konudaki farkındalık giderek artmıştır.1 Örneğin; Hamburg Deklerasyonu 1997 (CONFINTEA V), Dakar Eylem Çerçevesi (2000), 48. Uluslararası Eğitim Konferansı, UluslararasıSürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim Konferansı (2009), Uluslararası Yüksek Eğitim Konferansı (2009), 6. Uluslararası YetişkinEğitimi Konferansı (CONFINTEA VI-2009).38 39