13.07.2015 Views

LIFELONG LEARNING CULTURE - İSMEK - İstanbul Büyükşehir ...

LIFELONG LEARNING CULTURE - İSMEK - İstanbul Büyükşehir ...

LIFELONG LEARNING CULTURE - İSMEK - İstanbul Büyükşehir ...

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

HAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMUHAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM SEMPOZYUMUyapamadığımızdan eğitimli gençler arasında işsizlik de yüksek kalmaya devam etmektedir. İş gücü piyasasında ilköğretimmezunları ile üniversite mezunları arasında doldurulmayı bekleyen çok geniş bir boşluk bulunmaktadır. Herkesçebilinen bu durum iş gücü arzı ile iş gücü talebi arasında bir uyumsuzluk olduğunu göstermektedir. Bu uyumsuzluğugidermenin tek yolu, mesleki eğitimdir. Mesleki eğitim de ekonominin iş gücü talebine göre şekillendirilmelidir.Burada bir saptamamı belirtmek istiyorum. Biz sanayiciler her zaman şikayet ederiz. Deriz ki bu meslek liselerindengelen öğrenciler bizim istediğimiz vasıflara sahip değil. Ben şimdi burada itiraf ediyorum. Buradaki en büyük hata genebizlerin. Çünkü benim gezmiş, görmüş olduğum okullar, Ankara’daki okullar için söylüyorum, devlet binasını yapmış,maaşını ödeyerek oraya gerekli öğretmeni de tahsis etmiş. Hiç de fena olmayan bir de donanımı da oraya koymuş.Ama ortada bir eksik var. O eksik biziz. O okula ruh verecek, o eğitime şekil verecek biz yokuz orada. Biz eğer, yanireel sektör o okulun içersine girebilseydi, orada yönetimin de eşit ağırlıkta temsil edilebilseydi, görev alsaydı, bunlarıkanunen verilmesi de şart değil, biz bunu zorla da yapabilirdik. Çünkü o okulların çıktılarını istihdam eden bizleriz. Nasılbeğenmediğimiz balı almıyorsak, beğenmediğimiz öğrenciyi almak mecburiyetindeyiz. Ve onu iş başında ancak eğitipfaydalı hale getirmek durumundayız. Bu konuda epey dertleşeceğiz.İktisatçılar iş gücünün niteliğini çalışılan saat başına elde edilen ürünle ölçerler. Çalışılan saat başına elde edilen ürünüiş gücünün yanı sıra kullanılan teknoloji ve diğer girdiler de belirlemektedir. Ancak tüm diğer faktörler sabit tutulduğundaçalışılan saat başına elde edilen ürün artıyorsa, iş gücünün niteliği artıyor demektir. İş gücünün niteliğindeki artışiş gücü maliyetlerine düşüş olarak işverene yarar sağlarken, reel ücretlerdeki artışla da çalışana yarar sağlamaktadır.Diğer bir ifade ile iş gücünün niteliğini yükseltmek hem çalışan hem de işveren açısından bir kazan-kazan durumudur.İş gücünün niteliğine katkı sağlayan tüm faktörleri sıralamak zor olmakla birlikte çalışanların eğitim düzeyi, becerileri,sahip oldukları iş etiği ve iş kültürünün bu faktörler arasında en büyük önemi taşıyanlar olduğunu söyleyebiliriz. Bunedenle mesleki eğitim tüm bu faktörleri hedeflemeli, çalışanları bu yönlerde geliştirmelidir. Mesleki eğitimin amacınıbu biçimde tanımlayınca mesleki eğitimi verecek öğretmenlerin önemi de ortaya çıkmaktadır. Şu anda mesleki eğitimsistemimizde öğretmen yetiştirecek bir kurumun olmayışı büyük bir eksikliktir. Ancak ben şuna da inanıyorum ki öğretmensadece okulda yetişmez. Veya her okuldan mezun olan insan da öğretmen olmaz. Öğretmenlik çok ciddi bir özverimesleğidir. Yani onu yüreğinizde hissetmezseniz, o çocuğu kendi çocuğunuz gibi sevmezseniz, ona değer vermezsenizbu mesleği yapamazsınız.Ben Ankara Sanayi Odası Başkanıyım. Konuştuklarımı lütfen sanayi üretimiyle ilgili olarak kafanızın bir kenarında değerlendirin.Sanayi eğitimindeki öğrencilerimizin sayısı maalesef son derece az. Ama hizmet sektörlerindeki öğrencilerimizinsayısı daha yüksek. Özellikle sanayi eğitimi verecek öğretmenlerimizin mutlaka bir üretim tecrübelerinin olmasılazım. Eğer üretimin içerisinde bulunmamız, üretim yarışında rekabet içersinde yaşamamış insanların o alanda istihdamedilecek insanları yetiştirebilmelerini beklememeliyiz. Mesleki eğitim sistemimizin sorunlarının çözümüne öğrencileriylebirlikte çalışan, onlara beceri kazandıracak, öğrencilerine kişilikleri ve davranışlarıyla örnek olacak öğretmenlerininyetiştirilmesiyle başlanmalıdır. Çünkü mesleki eğitimde öğretmenin öğrenciyle kuracağı beşeri ilişkiler mesleki bilgivermenin çok üzerinde bir etkiye sahiptir. İş etiği, çalışma kültürü, öğretmenle öğrenci arasındaki bu yakın beşeriilişkiler sürecinde oluşur ve gelişir. Öğretmenlerin, sanayinin içinde bulunduğu yoğun rekabet şartlarını da iyi bilmelerigerekmektedir. Çünkü öğrenciler ileride bu rekabet şartlarında mücadele eden iş yerlerinde çalışacaklardır. Bu rekabetşartlarını iyi bilen öğretmenler, öğrencilerini bu şartlara daha iyi hazırlayacaklardır. Bu dönemde mesleki eğitimdeöğretmenlerinin üretim tecrübesine sahip olması gerekmektedir. Mesleki eğitim sistemi çalışma hayatındaki ve sanayiihtiyacındaki değişimlere hızlı bir biçimde cevap verebilmelidir.Günümüzde teknolojik gelişmenin hızı çok artmıştır. Teknolojik gelişmeler her gün yeni iş alanları açmakta, açılan bualanlarda yeni meslekler doğmaktadır. Bu süreç birçok mesleği geri plana itmekte, işlevsiz kılmaktadır. Sadece meslek lisesindeöğrenilenlerle hayat boyu idare etmek giderek zorlaşmaktadır. Bu nedenle öğrencilere öncelikle temel becerilerkazandırılmalıdır. Bunun için öğrencilere öncelikle bilgi aktarmak yerine bilgiyi ihtiyaç haline getiren bir eğitim anlayışıgetirmeliyiz. Biz öğrenciyken öğrenmiş olduğumuz şeylerin yanlış olduğunu gösteren bilimsel gelişmeler yaşıyoruz.Bu arada iş gücümüzün teknolojik gelişmelere uyum sağlayabilmesi ve yeni bilgileri hazmedebilmesi için temel eğitimgerekliliği ortaya çıkmaktadır. Mesleki eğitimde öğrencilerin temel bilimler ve matematikte belirli bir yetkinlik düzeyineulaşması mutlaka sağlanmalıdır. Temel bilimler konusunda yetkinlikleri öğrencilerin kendilerine duydukları güveni pekiştireceküretim süreçlerinde karşılaşılan problemlerin çözümlerini kolaylaştıracaktır.Küreselleşmenin diğer bir sonucu da ülkeler arasındaki iş gücü hareketlerindeki artıştır. Bu artış beraberinde iletişimproblemleri getirmektedir. Bu nedenle hem teknolojik gelişmeleri izleyebilmek hem de üretim süreçlerinde yer alanyabancılarla iletişim kurabilmek için her öğrencinin bir yabancı dil bilmesi mutlaka sağlanmalıdır. Mesleki eğitimdemüfredatın hazırlanmasında Milli Eğitim Bakanlığı mutlaka özel sektörle iş birliği içinde olmalıdır. Özel sektörle sağlanacakiş birliği, bakanlığın yeni ihtiyaç alanlarını önceden görmesini hem öğretmen yetiştirmede hem de müfredatlarınyenilenmesinde daha hızlı hareket etmesini sağlayacaktır. Mesleki eğitimin içeriğini çalışma hayatının ihtiyaçlarıylauyumlaştırırken aynı zamanda mesleki eğitimin toplum bilincindeki yerini de yükseltmek ve sanayicilerimiz arasındakimesleki eğitime duyulan güveni de pekiştirmemiz gerekmektedir.Burada ne demek istediğimi biraz açmam gerekecek. Konuşmamın başında esas olarak endüstriyel mesleki eğitim konusundakonuşacağımı, mesleki eğitim derken zihnimde endüstriyel mesleklerin eğitimi olduğunu belirtmiştim. Bununnedeni endüstriyel mesleki eğitimdeki sorunların diğer mesleki eğitim dallarında yaşanan sorunlara göre daha ağırolmasıdır. Son yıllarda mesleki eğitime yönelen gençlerimizin sayısında önemli bir artış olmuştur. Örneğin Ankara’daortaöğretimdeki öğrencilerimizin % 48,5’i mesleki ve teknik okullara gitmektedir. Önümüzdeki yıllarda bu oranın dahada yükseleceği umulmaktadır. Diğer yandan, mesleki ve teknik eğitim alan öğrencilerin alanlara göre dağılımı bizimsanayiciler olarak sürekli dile getirdiğimiz bir sorunu açıkça ortaya çıkartmaktadır. Ankara’daki mesleki ve teknik eğitimalan öğrencilerin % 29,3’ü sanayinin ihtiyaç duyduğu alanlara yönelmişlerdir. Diğer bir ifadeyle Ankara’da ortaöğretimdekiöğrencilerin sadece % 14’ü sanayiyle ilgili alanlarda mesleki ve teknik eğitim almaktadır. Bu oran ülke genelindedaha da düşüktür. Ülkemizde istihdam edilenlerin yaklaşık % 25’inin sanayi sektöründe olduğu dikkate alınırsa sanayininneden ara eleman sıkıntısı çektiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle ülkemizde mesleki ve teknik eğitim alan öğrencilerinsayısını artırmak tek başına yeterli değildir. Mesleki ve teknik öğretimdeki öğrencilerin alanlara göre dağılımı da dikkatealınmalı, sanayinin ihtiyaç duyduğu alanlardaki öğrencilerin oranı en az % 25’e çıkarılmalıdır.Burada endüstriyel mesleki eğitimin toplumdaki algısı önem kazanmaktadır. Mesleki eğitimin toplumdaki algısını değiştirmekve öğrencilerin mesleki eğitime yönelmelerini sağlamak için medya ile iş birliği yapılmalıdır. Biz Ankara SanayiOdası olarak TV dizilerinde rol model olarak sanayide çalışan karakterlerin de yer almasını istedik. Ancak bir sanayi kuruluşundafilm çekmenin yüksek maliyetleri nedeniyle film yapımcıları bu konuda ikna olmadılar. Ama ileride bunun dagerçekleşeceğini düşünüyoruz. Öncelikle toplumumuzda bir algı var. Eğer köyde oturuyorsak, çocuk haylazlık yaparsa,“Seni dağa gönderirim çoban olursun.” denir. Eğer şehirde oturuyorsak, “Seni bir yere çırak veririm, orada çalışırsın.”denir. Tabii bu belki bundan 15-20 sene öncesi için son derece geçerli olabilirdi. Çalışma şartları çok kötüydü. Sokaklarda,yani sanayi deyince, sanayi üretimi deyince aklımıza hemen yağlı paslı yerler, arabaların altında çamurun içerisindeyatıp araba tamir etmeye çalışan çocuklar gelmekte. Halbuki bugün işletmelerimiz bu durumda değil. Her şey pırıl pırıl.Oralarda üretim yapılıyor. Ciddi işletmeler de bu şekilde. Üretim araç-gereçleri de değişti. Rekabetçi bir üretim yapmakistiyorsanız, bilgisayar kontrollü tezgahları kullanmak durumundasınız. Düğmeye basıyorsunuz tezgah işliyor, duruyor,parçayı çıkarıp yenisini koyuyorsunuz. Artık iş yerlerimizde çoğu zaman beyaz eldivenle çalışılıyor. Hem temiz olsun hemeldeki yağ bulaşıp onu oksitlemesin diye. Sanayimiz gerçekten çok hızlı bir şekilde kabuk değiştiriyor. Ama bizim bualgıyı değiştirmemiz lazım. Mesleki eğitimin cazibesini artırmak ve öğrencileri mesleki ve teknik eğitime yönlendirmekiçin mesleklerin tanıtımı büyük önem taşımaktadır.Bu nedenle mesleklerin tanıtımına ortaöğretimde başlanılmalı, öğrencilerin kendi yetenek ve eğilimlerini tespit etmelerineyardımcı olunmalıdır. Bunun için okullarda mesleki danışmanlar ve rehberlik uzmanları olmalı ve aileler bu konudabilinçlendirilmelidir. Endüstriyel mesleki ve teknik eğitim mutlaka üretim ile iç içe olmalıdır. Bu nedenle biz AnkaraSanayi Odası olarak endüstriyel meslek okullarının mutlaka OSEP’lerde kurulması gerektiğini, ayrıca OSEP’lerde özelsektör tarafından kurulacak olan meslek okullarına devletin mali katkı sağlamasını önerdik. Her iki önerimizi de hükümetnezdinde kabul görmesini memnun edici bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. MEB de şu anda çalışma içerisinde.Sayın Bakanımızla defalarca konuştuk. Geçenlerde de hava alanında karşılaştık. “Hazırlıklı olun, herkese de söleyin.Hatta büyük işletmeler kendi ihtiyaçları için eleman yetiştirmek için okul yapabilirler. Öğrenci başına da ciddi bir katkıvereceğiz.” dediler. Bunu da söylememi istediler.Biz ASO olarak bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Şu anda bir eğitim kurumumuz var. Onun yanında biraz daha kalitelibir eğitim verebilmek için de özel bir meslek lisesi, anadolu teknik lisesi seviyesinde açmak için çalışmalarımıza başladık.Bugün, yarın da binamızın temelini atacağız. Ama bir yer bulduk, orada şu anda bu sene öğrenci alıp eğitime başlayacağız.Ben bundan sonrasını müsaade ederseniz metne bakmadan konuşmak istiyorum. Bugün sanayimizin önündeki enbüyü tehlike ve onu tıkayacak, 2023 hedeflerimize ulaşmamızda risk oluşturan hususlardan bir tanesi nitelikli elemansorunudur. Biz bunu 2005 yılından itibaren sanayicilerimizle kurmuş olduğuz bir eğitim komisyonumuz vasıtasıyla çalı-122 123

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!