Le Corbusieruymayan nesnelere köleler gibi bağımlı kılarakçökertiyoruz.Modern olaylarla yaptığı gündelik işbirliği tarafındanbiçimlenen insan zihni, bilinçli veya bilinçdışıbirtakım arzularını dile getirdi; bu istekler kaçınılmazolarak toplumun temel içgüdüsüne, aileyebağlanır. Bugün artık herkes kendine güneşin,ısının, temiz havanın ve temiz parkelerin gerekliolduğunu biliyor; ona beyaz, parlak bir yakalık taşımasıgerektiği öğretildi, kadınlarsa beyaz ve inceketenden hoşlanıyorlar. Bugünün insanı emeğinin,“kol emeğinin” neden olduğu beden ve zihinyorgunluğunu gidermek için kendine, düşünseleğlencenin, bedensel dinlenmenin ve beden eğitiminingerekli olduğunu sezer. Bu arzular demetitoplu istekleri oluşturur.Oysaki toplumsal örgütlenmemizin bunları karşılayacakbir alt yapısı yok.Bir başka nokta: Aydınların, modern yaşamıngetirdiği günlük gerçekler karşısında çıkardığı sonuçlarne olabilir?Çağımızın görkemli sanayi patlaması, aydınlardanmeydana gelen özel bir toplumsal sınıf yaratmıştır;bu aydınların sayısı öylesine çoktur ki, toplumunetkin kesimini oluştururlarFabrikada, teknik bürolarda, araştırma kurumlarında,bankalarda, büyük mağazalarda, gazeteve dergilerde, ilgimizi çeken akıl almaz nesnelerhazırlayan mühendisler, servis şefleri, yetkili kimseler,sekreterler, makale yazarları, muhasebecilerçalışmaktadır: Köprüleri, gemileri, uçaklarıçizenler, motorları, türbinleri yaratanlar, şantiyeleriyönetenler, sermayeyi dağıtıp, muhasebesinitutanlar, sömürgelerle ve imalathanelerle alışverişedenler, güzel veya berbat olan her türlü ürünüzerine onca makale yazanlar, çalışan, sürekli,doğum halinde olan, bunalımda olan ve bazen dekendinden geçen bir insanlığın heyecan eğrisinikaydedenler işte bu kişilerdir. Sonunda gözlemyapar ve yargıya varır hale gelirler. Bu insanlarıngözleri insanlığın büyük mağazalarının vitriniüzerine dikilmiştir.Işıltılı ve aydınlık modern çağ önlerindedir… Fakatengelin öte tarafında, uzaktadır! Kendilerine işlerininniteliğiyle orantılı olmayan bir ücret ödenenbu kişiler geçici bir hoşnutlukla evlerine girdiklerinde,eski salyangozun pis kabuğuyla karşılaşırlarve bir aile kurmayı düşleyemezler bile. Eğer ailekurarlarsa, yavaş yavaş bilinen acı günlere doğruilerlerler. Bu insanlar da, içinde insanca yaşanacakmakineler talep ederler.İşçi ve aydınların ailevi buyrukları izlemesiengellenmiştir; her gün, çağın yararına işleyen pırılpırıl gereçlerini kullanırlar fakat bunları kendileriiçin kullanma olanağından yoksun bırakılmışlardır.Bundan daha fazla cesaret kırıcı, rahatsızedici hiçbir şey yoktur. Hiçbir şey hazır değildir.Öyleyse şunu yazabiliriz: Mimarlık veya Devrim.Modern toplum, aydınlarına emeklerinin tam karşılığıolanı bilerek ödemez; ama hâlâ kentin vekonutun değişimine karşı çıkan eski iyelik koşullarınıhoş görür. Eski iyelik sistemi mirasa dayanırve yalnızca devinimsizliği, hiçbir şeyin değişmemesinive statükoyu sürdürmeyi düşler. İnsanlığındiğer bütün işletmeleri, rekabetin zorlu töresineboyun eğmişken, mülklerinin tepesine oturmuşeski mal sahipleri, ortak yasadan kaçıp sultanalargibi hükmeder. Şimdinin iyelik yasasına dayanaraktutarlı ve işleyen bir inşaat bütçesi oluşturmakolanaksızdır. Öyleyse bina yapamayız. Ama eğeriyelik koşulları değişirse, ki değişmekte (işçi içinRibot yasası, kat iyeliğine göre bina yapımı, vb.,veya daha yürekli atılımlarda bulunan tüm özelveya devlet girişimleri), o zaman inşa edebiliriz,inşa etmek için büyük bir coşku duyarız veDevrim’den kaçınabiliriz.Yeni bir dönemin gelişi, ancak, sessiz sedasızyapılan ve onu hazırlayan bir çalışmanın sonucugerçekleşir.Sanayi kendi gereçlerini yaratmıştır,İşyeri alışkanlıkları değişmiştir,İnşaat sisteminde yeni yöntemler bulunmuştur,Mimarlık kendini yenilenmiş yasalar karşısındabulur.Sanayi yeni gereçler yaratmıştır; bu satırlara eşlikeden resimler 2 onların heyecan verici kanıtlarıdır.Bu gereçlerin tümü, yarar sağlamak ve insan emeğininyükünü azaltmak için yapılmıştır. Eğer buyeniliği geçmişle kıyaslarsak, bu bir devrimdir.İşyeri alışkanlıkları değişmiştir; işyerlerineşimdi ağır sorumluluklar yüklenmiştir; maliyet,süre, malın sağlamlığı. Çok sayıda mühendisişyerlerinde hesap yapıp, ekonomi yasalarınıyoğun biçimde uygularlar ve karşıt iki etkeni,birbirleriyle uyuşturmaya çalışırlar: ucuzluk ve iyidosya <strong>mimarlığı</strong> <strong>“sosyolojik</strong> <strong>olarak”</strong> <strong>anlamak</strong>9
Le Corbusierürün. Her girişimin kaynağında zeka yatar ve gözüpekbuluşlar arzulanır. İşyerinin ahlak anlayışıdeğişmiştir; bugünün büyük işyeri artık sağlıklı birorgandır. Eğer bu yeni gerçeği geçmişle karşılaştırırsak,yöntemler ve girişimlerin ölçeği açısındabir devrim olduğunu görürüz.Yapım, kendi yöntemlerini bulmuştur. Bu yöntemler,binlerce yıldır boşuna aranan “özgürleşmeyi”gerçekleştirmiştir. Yeterince kusursuz gereçlerdenyararlanıldığında, hesap ve buluşlarla her şeyinyapılması olasıdır ve bu tür gereçler vardır. Betonve demir, şimdiye kadar bilinen inşaat örgütlenmelerinitümüyle değiştirmiştir; bu malzemeler,matematiksel hesaba ve kurama, şaşmadan vehatasız olarak uygulanabilirler; böylece hemerişilen başarı açısından, hem de doğal olgularıanımsatan ve doğada gerçekleştirilen deneyimleriyeniden üreten görüntüleri açısından, biziyüreklendiren sonuçlar verirler. Eğer bu durumugeçmişle kıyaslarsak, sadece uygulanmayıbekleyen ve eğer alışkanlıklarımızdan vazgeçmeyibilirsek, şimdiye kadar katlanılan güçlükleri aşıpgerçek bir özgürleşmeyi sağlayacak çözümlerinbulunduğunu görürüz. Yapım koşullarında devrimolmuştur.Mimarlık kendini değişmiş yasaların karşısındabulur. Öylesine büyük ölçekte yenilikler olmuşturki, saplantımız olan eski biçemler artık bunlarıgizleyemez. Yapım yöntemlerinin mimari biçemeve dizeme kazandırdığı öylesine büyük yenilikler,düzenlemede, sınai ve kentsel programlarda öylesinebüyük değişiklikler vardır ki, sonunda bunlarsağduyumuza gerçek mimari yasalarla seslenirler;bu yasaların temelinde kütle, dizem ve oranvardır.işinde katettiği tinsel yolun aynısına işi dışında dadevam etmesini engeller; bir aile kurup, dünyadakitüm hayvanların ve şimdiye kadar tüm insanlarınyaşadığı gibi, düzenli bir aile yaşantısı sürdürmesini,yani varlığının organik gelişimini engeller.Toplum böylece ailenin yıkımına tanık olur ve buyüzden yok olacağının farkına varır.Bir buyruk haline gelen modern anlayışla yüzyıllardanberi süregelen boğucu bir döküntüyığını arasında büyük bir uyuşmazlık hükümsürmektedir.Sorun, yaşamımızın gerçeklerini kapsamına alacakbir uyarlama sorunudur.Toplum elde edeceği veya edemeyeceği bir şeyişiddetle arzulamaktadır. Her şet ortadır; her şeygöstereceğimiz çabaya ve bu kaygı verici belirtileredikkatimizi yoğunlaştırmamıza bağlıdır.Mimarlık veya Devrim.Devrimden kaçınabiliriz.DİPNOTLAR:1Le Corbusier’in 1923 yılında yazdığı “BirMimarlığa Doğru - Versune Architecture” isimlikitabının içindeki bu yazı Türkçe çevirisinin285-304 sayfaları arasında yer almaktadır. Bkz.Corbusier, Le, Bir Mimarlığa Doğru, İstanbul:YKY,1999. Çeviren: Serpil Merzi2Metinde söz edilen bu resimler önceki nottabahsedilen kitapta yer almaktadır ancak bazı tekniknedenlerle bu yazıya alınmamıştır.Biçemler artık yoktur, bizim dışımızdadır; eğerhâlâbize musallat oluyorlarsa bu, asalakların verdiğirahatsızlığa benzer. Eğer bu durumu geçmişlekıyaslarsak, 40 yüzyıldır maddeler ve yönetmelikleraltında bunalan eskimiş mimarlık yasalarınınartık bizi ilgilendirmediğini görürüz; eski sistemile artık ilişkimiz kalmamıştır; değer yargıları gözdengeçirilip, düzeltilmiş, mimari kavramlardadevrim olmuştur.Dört bir yandan gelen tepkilerden etkilenip kaygıduyan bugünün insanı, bir yandan yararlı, kullanışlınesneleri tam bir yalınlıkla üreten, düzenli,mantıklı ve açık yeni bir dünya duyumsar, diğeryandan da kendini eski ve düşmanlık dolu bir ortamdaşaşırmış bulur. Bu ortam onun barınağıdır;kenti, sokağı, evi, apartmanı karşısına dikilir ve10dosya <strong>mimarlığı</strong> <strong>“sosyolojik</strong> <strong>olarak”</strong> <strong>anlamak</strong>