13.07.2015 Views

mimarlığı “sosyolojik olarak” anlamak - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

mimarlığı “sosyolojik olarak” anlamak - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

mimarlığı “sosyolojik olarak” anlamak - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

mekânları yaratmaktır. Mimar görevini yerine getirirkenkendi habitusunu oluşturur.Moderniteye kadar mimar bu görevini, egemensınıfların, toplumun ve mimarın mutlak patronlarıolan imparatorların, kral ve sultanların, dinin himayesialtında ayrıcalıklı bir konuma sahip olarakyerine getirmiştir. Modernite, tarihin sahnesineulus-devletleri çıkarmıştır. Mimarlık, ulus-devletiçin de ulusal bir kimlik ve bilinç oluşturmanınen önemli araçlarından biri olmuştur. Türkiye’dede “Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı” böyledir.Ulusal bir mimarlık yaratmak inancı, mimarın“medeniyet ajanları” olarak hedeflenen batılı yaşambiçiminin taşıyıcısı ve toplumsal dönüşümünönemli aktörlerinden olması nedeniyle mimar,devlet ideolojisinin taşıyıcısı olmuştur. Bu durum,mimarlık tarihçileri tarafından Erken CumhuriyetDönemi mimarlarının mimarlığa sadece mimarlıkolarak bakmayıp, ulusal kimliğin mesajlarını taşıyandaha geniş anlamlar yükledikleri eleştirilerininyöneltilmesine neden olmaktadır.Özellikle mimarlık tarihçileri Gülsüm Baydar-Nalbantoğlu 5 ve Sibel Bozdoğan 6 çalışmalarındaErken Cumhuriyet Dönemi mimarlarının devletinideolojisiyle paralel meslek anlayışlarının,Türkiye’de <strong>mimarlığı</strong>n bağımsız bir disiplin olarakgelişmesinin ve Türkiye <strong>mimarlığı</strong>nda avangartakımların oluşmasının önünde engel oluşturduğunuiddia etmektedirler. Mimarlığın bütüntarih boyunca egemenlerin ideolojisinin taşıyıcısıolduğunu unutmaksızın, avangart akımlarınolmadığı iddiasına cevap vermek gerekirse, halkkitlelerini medeniyetten uzak, geri “öteki” olarakgören (ki Howard Caygill’e 7 göre avangart sanatınen önemli özelliği budur) ve onları dönüştürmeyeçalışan, üstelik savaş yorgunu, inanılmazyoksul bir ülkede dönemin Türk mimarlarıBatı’dakilere benzemese de kendi ülkeleri içinavangarttır. Mimarlığın bağımsız bir disiplin olarakgelişemediği iddiasına gelince, sözü geçentarihçilere göre bunun nedenleri Türkiye’nin modernleşmesürecinin yukarıdan aşağıya gerçekleşmesive modernleşmeyi talep eden bir sivil toplumunolmayışıdır. Mimarlık bu nedenle devletebağımlı olarak gelişmiştir ve Uğur Tanyeli’yegöre de Erken Cumhuriyet Dönemi mimarlarıbürokratik elitlerdir. 8Bütünüyle “Avrupa-merkezci” bir bakış açısıylamodernleşmenin Avrupa’dakine uymayan biçimleriniyok sayan bu anlayış, aynı zamanda Avrupamodernleşmesini de “sivil toplum hareketi” olarakyüceltmektedir. Oysa Avrupa modernleşmesininöznesi de ulus-devlettir 9 ve modernleşme kapitalizmeulaşma yolları olduğu için her ülkede kendineözgüdür. 10Bu durumda, <strong>mimarlığı</strong> toplumun diğer kurumlarındanbağımsız ele almak ve Türkiye’de Avrupanormlarına uygun bir gelişme göstermediğini söylemek,hem <strong>mimarlığı</strong>n içinde bulunduğu tarihselve toplumsal durumdan bağımsız olabileceğiniiddia etmek, hem de ülkelerin özgül koşullarınıreddetmek anlamına gelmektedir. Ülkelerinözgül koşullarından kaynaklanan farklılıklarıreddetmek ise beraberinde benzerlikleri de yoksaymayı getirebilmektedir ve bugün Türkiye’deyaygın olan <strong>mimarlığı</strong>n dünya <strong>mimarlığı</strong>ndanfarklı geliştiği düşüncesi de, ne yazık ki, bu bakışaçısının sonucudur.Mimarlığın bağımsız bir disiplin olabileceğiinancı ise, dünya görüşlerinden bağımsız olarak,mimarlık teorisyenlerinin çoğunun paylaştığıbir inançtır. Modern <strong>mimarlığı</strong>n ünlü mimarı LeCourbusier toplumsal çalkantıların çözümü için“mimarlık ya da devrim” önerirken bu inancı taşımaktadır.Mimarlık tarihçisi Sibel Bozdoğan ErkenCumhuriyet Dönemi binalarının mimarlık mirasıiçinde yerini alabilmesi için Kemalizm’le bağlarınıkoparması gerekir derken de bu inanç vardır.Mimarlığın Türkiye’de farklı geliştiği düşüncesive <strong>mimarlığı</strong>n toplumsal yapıdan bağımsızolabileceği inancı mimarların habitusları üzerindeönemli etkilere sahiptir. Bu düşünceler,mimarların eğitimleri, örgütlenmelerinin etkilerive uluslararası etkileşim sonucu oluşturdukları“Kendiliğinden Profesyonel Meslek İdeolojisi”ninürünü olabilirler. Dolayısıyla mimarların habitusunuanlayabilmek için sahip oldukları ideolojiyi<strong>anlamak</strong> yararlı olabilir.Louis Althusser bilimi ve bilim insanlarının durumunutartışırken “Bilim İnsanının KendiliğindenFelsefesi”nden (BİKF) söz eder. 11 Bu düşünce sistemi,bilim insanının bilimsel pratik ve “bilim” hakkında,bilinçli veya bilinçsiz taşıdığı fikirlerden veyüklediği değerlerden oluşmaktadır. BİKF’in birbiriyleçatışan iki eğilimi vardır. Althusser bunlardanbirincisini materyalist eleman olarak adlandırır vebunun gündelik pratik içinde oluşan içsel inançve düşünceler olduğunu söyler. Althusser’e göreBİKF’in ikinci eğilimi bilim insanının pratiğinin dışındateorisyenler tarafından oluşturulur. “Bilimindeğeri”, “bilimsel ruh” gibi çeşitli biçimler alanve idealist eleman olarak adlandırılan bu ikinci26dosya <strong>mimarlığı</strong> <strong>“sosyolojik</strong> <strong>olarak”</strong> <strong>anlamak</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!