13.07.2015 Views

mimarlığı “sosyolojik olarak” anlamak - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

mimarlığı “sosyolojik olarak” anlamak - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

mimarlığı “sosyolojik olarak” anlamak - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kadın mimarlar yaşadıkları sorunların mimar olmalarındankaynaklanmadığını, sadece erkekegemen toplumda kadın olmanın bazı zorluklarınıyaşadıklarını ve tasarım yaklaşımının zaten hermimar için farklı olduğunu söylüyorlardı.Bütün bunlar akademik çevrelerle, meslek pratiğiniuygulayanların habitusların farklılıklarınıortaya koyuyordu. Ayrıca mülakatlarda her mimarınkendi farklı eğilimleri de ortaya çıkmıştı. Budurumda ortak bir habitusdan nasıl bahsedilebileceğiönemli bir sorundu. Ancak Bourdieu aynısınıfsal konumu paylaşanların benzer durumlarıyaşamalarının farklı sınıfsal konumdakilerdendaha büyük bir olasılık olduğunu ve bunun daötesinde aynı sınıfsal konuma sahip bireylerinhabituslarının bir çeşit uyum içinde olduğunu 15söyler. Bu uyumu sağlayan ise, Bourdieu’ya göre,üretim faaliyeti içinde hemen algılanabilen veöngörülebilen ve bu nedenle sorgulanmadan kabullenilenşemalardır.<strong>Mimarlar</strong> açısından baktığımızda bu şemalarınbüyük ölçüde mimarların KPMİ aracılığıyla sağlandığınıgörmekteyiz. Bu ideoloji Althusser’indeyimiyle her ne kadar bireyin dünya görüşüylesıkı bağlar içinde olsa da, ondan bağımsız olarakele alınması gereken, sadece meslek pratiği vedisiplini ile ilgili bilinçli ya da bilinçsiz düşünceleridir.Yani, sadece, mimarın meslek pratiği vegenel olarak mimarlık hakkında düşündükleriniortaya koyar. İşte bu bağlamda toplumsal yapınınher bireye yaşattıkları aynı olmasa bile ortakbir habitustan bahsetmek mümkündür ve bu daethosu biçimlendirir. Çünkü ethos, Bourdieu’yagöre, bireylerin bilinçaltında, nesnel düzenin, budüzene göre mantıklı ya da mantıksız eylemin neolduğunu öğrenme süreçlerinin bir ürünüdür. 16Türkiye’de meslek pratiğini uygulayan mimarlarınethosu da, bu çalışmanın yedi varsayımındakideğişkenlerle biçimlenmekte ve mimarların meslekleilgili değerlerini ve inançlarını belirlemektedir.Kendileriyle görüşülen mimarlar Türkiye’deortak bir mimarlık kültürü olduğuna inanmıyorlardı.Oysa doğrulanan varsayımlarının işaret ettiğigibi, bu inanışın tersine, Türkiye’de mimarlıkfakültelerinin, örgütlenmenin ve Batı’nın etkisininyarattığı bir ortak mimarlık kültürü vardır.Çalışmanın SonucuÇalışma, Türkiye’de mimarların ethosunu belirleyenen önemli faktörün, sahip oldukları kendiliğindenişleyen profesyonel meslek ideolojileriolduğunu ortaya çıkartmıştır. Bir meslek ideolojisinesahip olunması yanlış bir şey değildir, üstelikbir meslekte uzmanlaşma, özel bir bilgi birikimigerektirdiği için kaçınılmazdır. Ancak, her şeyimesleğin daha doğrusu disiplinin dar sınırlarıiçine indirgemek tehlikelidir. Böylesi bir durum,özellikle mimarlık teorisyenleri açısından teori vepratiğin çelişmesiyle sonuçlanabilir. Althusser’indeyimiyle “bilim insanının kendiliğinden felsefesi”barındırdığı idealist eğilimle, bilim hakkındayanılsamalara yol açabilmektedir. Mimarlık alanında“bağımsız mimarlık disiplini”, “mimarındünya görüşünden bağımsız mimarlık anlayışı”,“toplumsal sorumluluk alanından bağımsızmimarlık sorumluluk alanı”, “salt mimarlık içinetik” gibi yaklaşımlar bu türden yanılsamalaraörnektir. Bu yanılsamalar sosyal gerçekliktenuzak bir mimarlık söylemi yaratmakta ve farklıdüşünceleri ve eleştirileri olsa da, bu söylembütün mimarları etkilemektedir. Oysa değişendünya koşullarında mimarlık için artık farklı yaklaşımlargerekmektedir. “Kentler: MimarlıkLARınPazaryeri” teması altında 3-7 Temmuz 2005 tarihleriarasında İstanbul’da yapılan XXII. DünyaMimarlık Kongresi’nde ortaya konulduğu gibidünya mimarları, artık, dünyada mimarlık hizmetlerindenyararlanabilen %2’lik mutlu azınlığındeğil, sessiz çoğunluğun hizmetinde olmayı güçlüve ortak bir biçimde talep etmektedirler. Bu taleplerkesinlikle, kendilerini sadece mimarlığa karşısorumlu hisseden mimarların talepleri değildir.Bunlar insanlığa ve dünyaya karşı sorumlu “yenibir mimarlık” talepleridir ve aynı zamanda, <strong>mimarlığı</strong>nyine ideolojik bir araç olarak, farklı bir“hâmi”nin hizmetinde olacağı yeni bir dünyayıöngören politik ve ideolojik taleplerdir.Çalışmadan çıkan sonuçlardan biri de Türkiye’demimarlarının çoğunun mesleklerinin geleceğindenumutsuz olduklarıydı. XXII. Dünya MimarlıkKongresi mimarlığa yeni bir umut ve yol göstermektedir.Ancak bunun için <strong>mimarlığı</strong>n eğitimdenbaşlayarak yeniden yapılandırılması ve kavramlaştırılmasıgerekmektedir. Disiplin ve meslek pratiğiarasındaki ikilik giderilmeli ve bunun eğitim üzerindekietkileri silinmelidir. Genç mimar adaylarıkitlesel <strong>mimarlığı</strong>n gerekleri doğrultusunda eğitilmelidir.<strong>Mimarlar</strong>ın sık sık kendilerini karşılaştırmaktanhoşlandıkları tıp ve hukuk meslekleri gibi,<strong>mimarlığı</strong>n da bir teknik servis hizmeti olduğugerçeği kabul edilmelidir. Şüphesiz, diğer mesleklerdenfarklı olarak, mimarların ülkelerinin sanatve kültür ortamına katkıda bulunma talepleri vardır,ama mimarın önceliği bu olamaz. Mimarlığındoğası gereği içinde barındırdığı sanatsal yön,dosya <strong>mimarlığı</strong> <strong>“sosyolojik</strong> <strong>olarak”</strong> <strong>anlamak</strong>29

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!