26.10.2023 Views

Atlas Tarih Özel Sayı

Atlas Tarih, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını özel bir sayıyla selamlıyor. Bu özel sayıyı, yarım asra yaklaşan tarihiyle cumhuriyetimizin köklü kurumlarından olan Sütaş iş birliğiyle hazırladık.

Atlas Tarih, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını özel bir sayıyla selamlıyor. Bu özel sayıyı, yarım asra yaklaşan tarihiyle cumhuriyetimizin köklü kurumlarından olan Sütaş iş birliğiyle hazırladık.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hammadde temini açısından da önem kazandı.<br />

Dünya ekonomisine açılan Osmanlı<br />

İmparatorluğu’nun dış ticareti 1820 ile 1914<br />

yılları arasında otuz kattan fazla arttı.<br />

Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde<br />

gerçekleşen üretimin yaklaşık yüzde 12 ila<br />

14’ü ihraç edildi. Birinci Dünya Savaşı’ndan<br />

hemen önceye ait rakamlara göre faal nüfusun<br />

yüzde 80’inin tarımla meşgul olduğu<br />

Osmanlı İmparatorluğu bir tarım ekonomisi<br />

görünümüne sahipti ve ihracatın yüzde<br />

90’ını tütün, pamuk, arpa, üzüm, incir, zeytinyağı,<br />

ham ipek ve ham yün gibi tarımsal<br />

ürünler oluşturmaktaydı. İthalatın bileşiminde<br />

ise pamuklu iplik ve kumaş, çeşitli makineler<br />

ve ara mallar bulunuyordu. <strong>Özel</strong>likle<br />

ulaşım imkânlarının yetersizliğinden dolayı<br />

başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerin<br />

ihtiyacını karşılamak için buğday, un, kahve,<br />

şeker ve çay gibi gıda maddeleri de ithal<br />

edilmekteydi. Dış ticaretin dörtte üçünden<br />

fazlası Almanya, Fransa ve İngiltere başta<br />

olmak üzere sanayileşmiş Avrupa ile yapılıyordu.<br />

Lonca, gedik ve iç gümrüklerin ancak 19.<br />

yüzyılda kaldırılmış olması ve güçlü yabancı<br />

rekabeti karşısında yerli sanayiyi korumak<br />

ve büyümesini sağlamak mümkün olmadı.<br />

Sanayi üretimi, ihtiyacı karşılayacak boyutta<br />

değildi. Aksine Osmanlı İmparatorluğu’nda<br />

sanayi malı tüketiminde yüzde 60’a<br />

yakın bir oranda dışarıya bağımlılık söz konusuydu.<br />

Osmanlı ekonomisinin 19. yüzyıldaki performansını<br />

göstermesi açısından büyüme<br />

rakamlarına bakmak gerekir. 1820-1913<br />

yıllarını kapsayan yaklaşık 100 yıllık sürede<br />

1820’de kişi başına düşen gelirin 720 dolar<br />

ve 1913’te yüzde 60 oranındaki artışla<br />

1.150 dolar olduğu, yani bunun da yılda 0,5<br />

oranında kişi başına gelir artışı anlamına<br />

geldiğini söylemek mümkündür. Bu artışta<br />

19. yüzyılda tarımın ticarileşmesi rol oynadı.<br />

Demiryolları ve limanlar gibi ulaştırma<br />

imkânları ve altyapı yatırımlarının da benzer<br />

bir etki yaptığı söylenebilir. Ancak büyüme<br />

hızının düşük seyretmesi, tarımın pazara<br />

yönelişinin daha çok kıyı bölgeleriyle sınırlı<br />

kalması; ulaştırma imkânlarının kısıtlılığı ve<br />

tarıma dayalı bir büyüme modeliyle yüksek<br />

verimlilik ve gelir artışları elde etmenin zorluklarıyla<br />

ilgisi vardı.<br />

DIŞ BORÇLAR, YABANCI<br />

SERMAYE VE MALI DENETIM<br />

19. yüzyılın başından itibaren imparatorluğu<br />

ayakta tutmak için merkeziyetçi<br />

eğilimler hız kazandı. Bunun için güçlü bir<br />

orduya, İstanbul ve taşrada devlet gücünü<br />

temsil eden bürokrasinin yerel güç odaklarına<br />

karşı güçlendirilmesine ve bütün bunlar<br />

için vergi gelirlerinin artırılması ve devlete<br />

aktarılması gerekiyordu. Ayrıca bütün bu<br />

kapsamlı reformları hayata geçirmek için<br />

Avrupalı devletlerle iş birliği ve onların<br />

desteğine de ihtiyaç vardı. Avrupalı devletler<br />

ise askeri, siyasal ve finansal destek<br />

karşılığı Osmanlı ekonomisinin dışa açılmasına<br />

dair taleplerde bulundular ve bu<br />

yönde tavizler kopardılar. Serbest dış ticaret<br />

antlaşmalarıyla başlayan bu süreci mali-finansal<br />

bağımlılık ilişkisinin gelişimi izledi.<br />

Bu bağlamda para politikasını belirleyip yürütecek<br />

bir merkez bankasına sahip olmayan<br />

Osmanlı Devleti, bu imtiyazı İngiliz ve<br />

Fransız ortak sermayesiyle 1863’te kurulan<br />

Osmanlı Bankası’na tanıdı. Gelirleri ile giderlerini<br />

karşılayamaz hale gelen Osmanlı<br />

Devleti, 19. yüzyılın ortalarından itibaren diğer<br />

ülkelere göre daha yüksek faizlerle<br />

İzmir’de<br />

kuru incir<br />

fabrikasında<br />

çalışan kadınlar,<br />

1930.<br />

ATLAS TARİH 53<br />

050_061_K-E-CF-ulusekonomisi.indd 53 20.10.2023 17:13

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!