You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ummuşlardı.<br />
Fakat bu intikam ateşi, sönmek bir yana, daha da körüklenmişti. Avcının inatçı ve boyun eğmez bir<br />
yaradılışı vardı ve üstün gelen intikam duygusu, ona, o kadar hakim olmuştu ki kalbinde başka hiçbir<br />
duyguya yer vermiyordu. Her şeyden önce pratik bir adamdı. Kendini sürekli zorladığı için kuvvetli<br />
bedeninin daha fazla dayanamayacağını fark etti. Soğuğa maruz kaldığından ve sağlıklı gıdalar<br />
alamadığından gittikçe zayıf düşüyordu. Dağlarda beklenmedik bir anda ölürse, o heriflerden nasıl<br />
intikam alabilirdi ki? Ve, dağlarda kalmakta biraz daha ısrar ederse, ölümün kapısını çalacağı muhakkaktı.<br />
Bunun da düşmanlarının işine yarayacağını düşünerek, eski sağlığına kavuşmak ve hiç sıkıntı çekmeden<br />
amacına ulaşmasına yetecek parayı kazanmak için zorunlu olarak Nevada’daki madenlere döndü.<br />
En fazla bir yıl, tüm gözlerden uzak olmayı istiyordu fakat, hiç beklenmeyen olaylar zinciri, madenleri<br />
beş yıldan önce terk etmesine engel oldu. Beş yılın sonuna gelindiğinde, aklında kalan geçmişle ilgili tüm<br />
acı anılar ve intikam arzusu, John Ferrier’in, mezarının başında durduğu gece olduğu gibi capcanlıydı.<br />
Kılık değiştirip, kendine takma bir ad bularak ve ölüp ölmeyeceğini hiç düşünmeden, yalnızca adaleti<br />
yerine getirmek için Salt Lake’e geri döndü. Orada kendisini aksiliklerin beklediğini gördü. Seçilmiş<br />
İnsanların arasında birkaç ay önce bir bölünme yaşanmış, Kilisenin bazı genç üyeleri, Yaşlıların<br />
otoritesine karşı ayaklanmış ve sonuçta, isyânkarlardan bazıları Utah’tan uzaklaştırılarak Asi olmuşlardı.<br />
Uzaklaştırılanların arasında Drebber ve Stangerson da vardı ama hiç kimse, onların nereye gittiklerini<br />
bilmiyordu. Söylentilere göre Drebber, mülklerinin büyük bir kısmını paraya çevirmeyi başarıp zengin bir<br />
adam olarak ayrılırken, arkadaşı Stangerson ise, servetini kurtaramadığı için fakir düşmüştü. Nerelerde<br />
olabileceklerine dair hiçbir ipucu yoktu.<br />
Bir insan, ne kadar kinci olursa olsun, böyle zor bir durumda intikam almaktan vazgeçerdi ama<br />
Jefferson Hope, bir an olsun intikâm duygusundan vazgeçmedi. Girdiği işlerden zar zor biriktirdiği ve<br />
hayatını sürdürmesine ancak yeten parasıyla, Birleşik Devletleri kasaba kasaba, şehir şehir gezerek<br />
düşmanlarını aradı. Yıllar birbirini takip etti, siyah saçları ağarmaya başladı fakat, hayatını adadığı amacı<br />
bir an olsun aklından çıkarmayarak, bir av köpeği gibi o adamları takip etti. Sabrının ödülünü en sonunda<br />
gördü. Tek yaptığı, bir pencereden içeri göz gezdirmek olmuştu ama o bakış sayesinde, peşinde olduğu<br />
adamların, Ohio Eyaletine bağlı Cleveland’de olduklarını anlamıştı. İntikâm plânının tüm ayrıntılarını<br />
kafasında tasarlayarak, kaldığı sefil yere geri döndü. Fakat, oradan ayrılmadan önce Drebber, pencereden<br />
dışarı bakmıştı. Dışarıya baktığında sokaktaki serseriyle gözgöze gelmiş ve adamı şans eseri tanımıştı.<br />
Adamın gözlerinden cinayet okunduğunu görmüştü. Özel sekreteri olan Stangerson’un yanına aceleyle<br />
giderek eski bir düşmanın kıskançlığı ve nefreti yüzünden, hayatlarının tehlikede olduğunu söyleyerek,<br />
oradan uzaklaşmışlar, böylece kendilerini bekleyen cezadan şimdilik kurtulmuşlardı. O akşam bir kavgaya<br />
karışan Jefferson Hope, hapse atılmış ve kefaleti ödeyemediğinden birkaç hafta, hapiste kalmıştı. En<br />
sonunda, özgürlüğüne kavuştuğunda, Drebber’ın, evinin boşaltılmış olduğunu ve sekreteriyle birlikte<br />
Avrupa’ya gittiğini öğrendi.<br />
İntikamcı, bir kez daha amacına ulaşamamış ve duyduğu yoğun nefret, amacına ulaşması için onu, yoluna<br />
devam etmeye zorlamıştı. Fakat paraya ihtiyacı vardı ve bir müddet, çalışmak için bir işe girerek<br />
kendisini bekleyen yolculuk için para biriktirmeye koyuldu. En sonunda, hayatını sürdürmesine yetecek<br />
kadar para kazanınca, Avrupa’ya gitti ve şehirden şehre gidip insan üstü bir gayret göstererek,<br />
düşmanlarının izini aradı fakat kaçaklar, hiçbir yerde karşısına çıkmadı. Saint Petersburg’a vardığında,<br />
düşmanlarının Paris’e gittiklerini öğrendi ve onların izini orada takip edince, bu sefer de Kopenhag’a<br />
doğru yola çıktıklarını öğrendi. Danimarka’nın başkentine geldiğinde yine geç kalmıştı çünkü kaçaklar,<br />
Londra’ya gitmişlerdi. Fakat Londra’da da, Jefferson Hope’un, intikamından kaçamayacaklardı.<br />
Londra’da neler olup bittiğini, Doktor Watson’un, yaşlı avcının ağzından aktardığı, minnettar olduğumuz