öyle kaptırmıştı ki bizim varlığımızı bile unuttu, durmadan alçak sesle fısıldayarak kendi kendine konuşuyor, heyecanlanıyor, ıslık çalıyor, cesaret ve umut verici sesler çıkarıyordu. Onu seyrederken elimde olmadan safkan, iyi eğitilmiş bir av köpeğinin kaybettiği kokuyu bulana kadar merakla ve hızla ileri geri koşmasını hatırladım. Yaklaşık yirmi dakika kadar, çok büyük bir dikkatle, benim göremediğim noktalar arasındaki mesafeyi ölçüp ara sıra yine akıl almaz bir tavırla metre şeridini kullanıp, duvarda bir şeyler ölçerek araştırmalarına devam etti. Bir yerde, yerden küçük gri bir toz tabakası toplayıp bir zarfın içine koydu. En sonunda, büyüteciyle her harfin üzerinden büyük bir dikkatle geçerek duvardaki sözcüğü inceledi. Bu da bittikten sonra, halinden memnun gibi görünüyordu. İşi biten metre şeridini ve büyütecini cebine koydu. “Dahi olmak, sonsuz gayret gerektirir, derler” dedi bir gülümsemeyle. “Çok kötü bir tanım ama tam dedektiflere göre.” Gregson ve Lestrade, <strong>Sherlock</strong> <strong>Holmes</strong>’un, hareketlerini büyük bir merakla ve hor görerek izliyorlardı. <strong>Sherlock</strong> <strong>Holmes</strong>’un, en küçük hareketinin bile kesin ve pratik bir bilgi bulmaya yönelik olduğunu anlamaya başlamıştım ama, onlar bu gerçeği görememişlerdi. “Ne düşünüyorsunuz, efendim?” diye sordular. “Sizlere yardım edecek olsaydım, sizlerden bu dâvânın getireceği şerefi ve saygınlığı çalmış olurdum,” dedi arkadaşım. “O kadar iyi gidiyorsunuz ki, herhangi birisinin işinize karışması, sizin için büyük bir talihsizlik olurdu. Konuşurken sesinden çok büyük bir alay seziliyordu. “Daha sonra, incelemelerinizin nasıl gittiğinden beni haberdar ederseniz,” diye sözlerine devam etti, “Size elimden geldiğince yardım ederim. Bu sırada, cesedi bulan polis memuruyla konuşmak isterim. Adını ve adresini verebilir misiniz?” Lestrade, not defterine bir göz attı. “John Rance,” dedi. “Şu an izinli. Onu Kennington Park Gate, Audley Court’ta 46 numarada bulabilirsiniz.” <strong>Holmes</strong>, adresi defterine not etti. “Gelin, Doktor,” dedi; “Gidip onu görelim. Dâvânızda size yardımcı olacak bir şey söyleyeyim,” diye sözlerine devam etti, iki dedektife dönerek. “Bir cinayet işlendi ve katil bir erkekti. Boyu bir sekseni geçen, hayatının olgunluk çağında, boyuna göre küçük ayakları olan, küt burunlu sıradan çizmeler giyip Trichinopoly purosu [24] içen bir adamdı. Kurbanını, ön nallarından biri yeni diğer üç nalı eski bir atın çektiği bir atlı arabayla getirmişti. Büyük ihtimalle katilin ateş basmış bir yüzü vardı ve sağ elinin tırnakları uzundu. Bunlar ilk bakışta gördüklerim. Belki, bu ipuçları size yardım edebilirler.” Lestrade ve Gregson alaycı bir gülüşle birbirlerine bakıştılar. “Bu adam, bir cinayete kurban gittiyse, bu cinayet nasıl işlendi?” diye sordu Gregson. “Zehirle,” dedi <strong>Sherlock</strong> <strong>Holmes</strong> tersçe. “Bir şey daha var, Lestrade,” dedi, kapıdan dönerek: “Rache,’ Almanca intikam demektir; Bayan Rachel adında birini arayarak zaman kaybetmeyin.” İki rakip dedektifi, hayretten ağzı açık kalmış bir halde bırakarak odadan çıktı.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
- Page 2 and 3: SHERLOCK HOLMES KIZIL SORUŞTURMA S
- Page 4: BİRİNCİ KISIM
- Page 8: BAY SHERLOCK HOLMES
- Page 11 and 12: 1878 yılında Londra Üniversitesi
- Page 13 and 14: nedenlerin var galiba. Bu adamın h
- Page 15 and 16: “Çok güzel. Eve genellikle kimy
- Page 18 and 19: TÜMDENGELİM BİLİMİ Ertesi gün
- Page 20 and 21: 8. Anatomi Bilgisi -Kusursuz ama si
- Page 22 and 23: çözmeyi başarırım. İşlenen s
- Page 24: ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
- Page 27 and 28: adamın nasıl öldürüldüğüne
- Page 29 and 30: “Hayır, efendim.” “Öyleyse
- Page 31: “Size, önemli gözüken hiçbir
- Page 36 and 37: ununla övünürüm. Gregson ve Les
- Page 38 and 39: gördünüz?” diye bağırdı.
- Page 40: BEŞİNCİ BÖLÜM
- Page 43 and 44: GETİRDİĞİ ZİYARETÇİ Sabahki
- Page 45 and 46: “Viyolonselime yeni teller alsam
- Page 47 and 48: gördüm. Yolcudan ne iz ne de eser
- Page 50 and 51: TOBIAS GREGSON, NELER
- Page 52 and 53: yaparlarsa yapsınlar, onları izle
- Page 54 and 55: “’Saat sekizde,’ dedi, heyeca
- Page 56 and 57: “Tüm bu süre içinde ne yapıyo
- Page 59 and 60: KARANLIKTAKİ IŞIK Lestrade’in b
- Page 61 and 62: “Şu an elimde, bir cinayet zinci
- Page 63 and 64: gerçekleşmesini bekliyorum. Kendi
- Page 65 and 66: İKİNCİ KISIM
- Page 67: BİRİNCİ BÖLÜM
- Page 70 and 71: O koyaktan bu küçük tepeye, su i
- Page 72 and 73: ir olmuş merhametli ve bağışlay
- Page 74 and 75: “Peki nereye gidiyorsunuz?” “
- Page 77 and 78: UTAH ÇİÇEĞİ Sığınacakları
- Page 79 and 80: almıştı. Ürkmüş at, her ileri
- Page 81: ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
- Page 84 and 85:
PEYGAMBERLE KONUŞUYOR Jefferson Ho
- Page 86 and 87:
“Bize zaman vermelisiniz,” dedi
- Page 88:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
- Page 91 and 92:
“Bu odadan çıkmanın iki yolu v
- Page 93 and 94:
duvara yaslandı. Aklına ilk gelen
- Page 95 and 96:
görünümü olan sarp ve kayalık
- Page 98 and 99:
İNTİKÂM MELEKLERİ Tüm gece boy
- Page 100 and 101:
JOHN FERRIER
- Page 102 and 103:
“Dün, genç Drebber’la evlendi
- Page 104 and 105:
‘Günlüğünden’ okumaktan ba
- Page 107 and 108:
DOKTOR JOHN WATSON’UN
- Page 109 and 110:
yapı gibi tir tir titriyordu. Sess
- Page 111 and 112:
irinin anahtarlarını arabamda dü
- Page 113 and 114:
“Babasını öldüren ben değild
- Page 115:
YEDİNCİ BÖLÜM
- Page 118 and 119:
işe yolu incelemekle başladım ve
- Page 120 and 121:
“Halk beni istediği kadar ıslı
- Page 122 and 123:
[2] Maiwand : Candahar’ın yakla
- Page 124 and 125:
[4] Ghazi : islâm dinini benimsemi
- Page 126 and 127:
[6] Strand : Londra’nın en kalab
- Page 128 and 129:
[8] Bunsen Lâmbası : Kimya labora
- Page 130 and 131:
[10] Pipet : Fr, Sıvıları solukl
- Page 132 and 133:
[12] Mendelssohn-Bartholdy Felix :
- Page 134 and 135:
[14] Edgar Allan Poe : Amerikalı
- Page 136 and 137:
[16] Fenomen : Olay, Olgu. (ç.n.)
- Page 138 and 139:
[18] Lecoq : 1866-69 yılları aras
- Page 140 and 141:
[20] Redingot : ing. Arkası yırtm
- Page 142 and 143:
[22] Boccaccio : italyan romancı v
- Page 144 and 145:
[24] Trichinopoly Purosu: Güney Af
- Page 146 and 147:
[26] De Jure inter Gentes : Topluml
- Page 148 and 149:
[28] Houndstich : Londra’da bir s
- Page 150 and 151:
[30] Vehmgericht : Almanya’da, 14
- Page 152 and 153:
[32] Carbonari : 19. yüzyılın ba
- Page 154 and 155:
[34] Malthus : (1766-1834) Tanınm
- Page 156 and 157:
[36] Pawnee : Amerika kıtasında y
- Page 158 and 159:
[38] Zion : Mormon’ların inancı
- Page 160:
[40] Anevrizma : Bir kaza ya da has