23.04.2017 Views

Arthur-Conan-Doyle-Sherlock-Holmes-Kızıl-Soruşturma

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ir olmuş merhametli ve bağışlayıcı Tanrıya yakarıyordu. Dua bittikten sonra çocuk uyuya kalıp da başını<br />

koruyucusunun geniş göğsüne yaslayana kadar, iri kaya parçasının gölgesinde oturdular. Adam, bir süre<br />

kızın uyuyuşunu seyretti ama doğa kanunu, ondan daha güçlü çıktı. Üç gün üç gecedir ne dinlenmiş ne de<br />

uyumuştu. Göz kapakları yavaşça yorgun gözlerinin üzerine kapandı ve başı yavaş yavaş düşmeye başladı,<br />

ta ki uzun sakalları, kızın altın rengindeki saçlarına değene dek. İkisi de derin ve rüyasız bir uykuya<br />

daldılar.<br />

Adam, yarım saat daha uyanık kalsaydı, tuhaf bir manzarayla karşılaşacaktı. Alkali ovasının en uç<br />

noktasında, ilkin çok hafif ve uzaktaki sisten zor ayırt edilebilen fakat gittikçe yükselerek ve büyüyerek bir<br />

bulutu andıran bir toz bulutu yükseldi. Gittikçe büyümesinden, bu bulutun ancak çok sayıda hareket<br />

halindeki varlıklar tarafından çıkartılabileceği kesinlik kazandı. Daha verimli bir yerde, iyi bir gözlemci,<br />

kendisine doğru gelenlerin bu çayırlıklarda otlanan bizon sürüleri olduğu sonucuna varırdı. Böylesine<br />

kıraç topraklarda, böyle bir şey elbette imkânsızdı. Toz bulutu, yolunu kaybetmiş adamla kızın<br />

bulundukları tepeye yaklaştıkça, sis perdesinin ardından tentelerle örtülü atlı arabalar ve silâhlı<br />

adamların figürleri görülmeye başlandı ve bu toz bulutunun, Batıya yolculuk eden büyük bir kervana ait<br />

olduğu ortaya çıktı. Ama ne kervandı! Kervanın, ne başı belliydi ne de sonu. Muazzam ovada atlı<br />

arabalardan, atlılardan ve yayalardan oluşan uzun bir kervan yol alıyordu. Yüklerinin altında<br />

sendeleyerek yürüyen sayısız kadın ve yük arabalarının yanında giden ya da beyaz tentelerin ardından<br />

bakan bir sürü çocuk vardı. Bu, kesinlikle normal bir göçmen kervanı değil, hayat şartlarının zorluğu<br />

nedeniyle kendilerine, yerleşecek yeni bir yer aramak zorunda kalan insanların kafilesiydi. Tekerleklerin<br />

gıcırtısının ve atların kişnemelerinin yanı sıra bu geniş insan kitlesinden, birbirinden ayırt edilemeyen<br />

konuşmalar ve gürültüler yükseliyordu. Çok gürültülü bir kafileydi ama çıkardıkları gürültü, tepelerindeki<br />

iki yorgun yolcuyu uyandırmaya yetmemişti.<br />

Kervanın başında, eğreti dikimli kasvetli giysiler giyen, sert yüzlü ve tüfekli, yaklaşık yirmi adam<br />

gidiyordu. Kayalığın dibine vardıklarında durdular ve kendi aralarında kısa bir konuşma yaptılar.<br />

“Kuyular sağda, kardeşlerim,” dedi kalın dudaklı, düzgün tıraşlı, saçları kırlaşmış bir adam.<br />

“Sierra Blanco’nun sağına doğru yol alalım - böylece Rio Grande’ye varırız,” dedi bir başkası.<br />

“Su için endişelenmeyin,” diye bağırdı bir üçüncüsü. “Suyu taşlardan çıkartan Tanrı, seçilmiş<br />

insanlarını yüzüstü bırakmayacaktır.”<br />

“Amin! Amin!” diye karşılık verdi etrafındakiler.<br />

Tam, yolculuklarına devam etmek üzereydiler ki içlerindeki en genç ve keskin gözlülerden biri<br />

bağırarak, tepelerindeki sarp kayalığı işaret etti. Kayalığın dibindeki gri taşların ardından güneş<br />

ışınlarının vurduğu, metalik bir şey parlıyor atların dizginlerinin çekildiği ve tüfeklerin taşıma<br />

kayışlarından çıkarıldığı görüldü; bu sırada, ön tarafa destek vermek için başka atlılar da dörtnala<br />

koşturarak geldiler. “<strong>Kızıl</strong>derililer” sözü, ağızdan ağıza dolaşıyordu.<br />

“Burada hiçbir <strong>Kızıl</strong>derili olamaz,” dedi liderlerine benzeyen yaşlıca bir adam. “Pawneeleri’in<br />

topraklarından çıktık ve büyük dağları aşana kadar da başka bir <strong>Kızıl</strong>derili kabilesiyle<br />

karşılaşmayacağız.”<br />

“İsterseniz çıkıp bir göz atayım, Stangerson Kardeş,” dedi içlerinden biri.<br />

“Ben de,” “Ben de,” diye bağırdı bir düzine adam.<br />

“Atlarınızı aşağıda bırakın, biz sizi burada bekleriz,” diye cevap verdi yaşlı adam. Gençler, bir dakika

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!