Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
gördünüz?” diye bağırdı. “Sanırım siz, benden çok daha fazlasını biliyorsunuz.”<br />
<strong>Holmes</strong> güldü ve kartını masaya koyup, polis memurunun önüne doğru itti. “Cinayet suçuyla beni<br />
tutuklamayın da,” dedi. “Ben iz süren kurtlardan biriyim ama, asıl kurt değil; Bay Gregson ve Bay<br />
Lestrade, benimle ilgili tüm sorularınıza cevap verecektir. Devam edin. Sonra ne yaptınız?”<br />
Rance kanepesine oturdu. Yavaş yavaş yüzündeki şaşkınlık ifadesi kayboluyordu. “Bahçenin girişine<br />
geri gittim ve düdüğümü çaldım. Bunun üzerine düdüğün sesini duyan Murcher ve iki kişi daha yanıma<br />
geldi.”<br />
“Peki sokak o zaman da boş muydu?”<br />
“Hemen hemen öyleydi, efendim.”<br />
“Hemen hemen derken ne demek istiyorsunuz?”<br />
Polis memurunun yüzünde bir gülümseme belirdi. “Hayatımda birçok sarhoş gördüm,” dedi, “ama o<br />
gece gördüğüm adam kadar sarhoşunu daha önce hiç görmemiştim. Dışarı çıktığımda bahçenin girişindeki<br />
parmaklıklara tutunmuş avazı çıktığı kadar Columbine’ın yeni çıkmış Banner’ını söylüyordu. Bırakın bana<br />
yardım etmesini, ayakta bile duramıyordu.”<br />
“Nasıl bir adamdı?” diye sordu <strong>Sherlock</strong> <strong>Holmes</strong>.<br />
John Rance, bu soruya biraz kızmış gibi görünüyordu. “Sıradan sarhoş bir adamdı işte,” dedi. “O kadar<br />
işimiz olmasaydı onu merkeze götürürdük.”<br />
“Yüzü - elbisesi - bunlara hiç dikkat etmediniz mi?” dedi <strong>Holmes</strong>, sabırsızlıkla.<br />
“Onları fark etmiş olmalıyım çünkü onu, Murcher ve benim arama alarak ayakta durmasına yardımcı<br />
olmuştuk. Uzun boylu, kırmızı yüzlü, boğazı sarıp sarmalanmış -”<br />
“Bu kadar yeter,” diye bağırdı <strong>Holmes</strong>. “Ona ne oldu?”<br />
“Onunla, fazla ilgilenemezdik. Çünkü, yapacak bir sürü işimiz vardı,” dedi polis memuru, üzgün bir<br />
şekilde. “Biraz ayılınca, evinin yolunu bulduğundan eminim.”<br />
“Ne giymişti?”<br />
“Kahverengi bir palto.”<br />
“Elinde bir kırbaç var mıydı?”<br />
“Kırbaç - hayır.”<br />
“Onu yanına almamış olmalı,” diye mırıldandı arkadaşım. “Sonradan bir atlı araba gördün mü ya da<br />
tekerleklerinin sesini duydun mu?”<br />
“Hayır.”<br />
“İşte yarım tekliğin,” dedi arkadaşım, ayağa kalkıp şapkasını alarak. “Rance, korkarım, polis<br />
teşkilâtında asla terfi edemeyeceksin. Kafanı koparıp bir süs eşyası olarak kullanabilirsin. Dün gece<br />
çavuş rütbesine yükselebilirdin. Elinde tuttuğun adam bu esrarengiz olayın anahtarını tutan ve bizim<br />
aradığımız adamdı. Bu konuda tartışmanın artık bir faydası yok; sana tüm diyeceklerim bu kadar. Gelin,<br />
Doktor.”