Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
“’Saat sekizde,’ dedi, heyecanını bastırmak için yutkunarak. ‘Sekreteri Bay Stangerson, 9.15’te ve 11’de<br />
kalkacak iki tren olduğunu söylemişti. Bay Drebber, 9.15 trenini yakalayacaktı.’<br />
“’Peki, bu onu, son görüşünüz müydü?’<br />
“Bu soruyu sormamla kadının yüzünde korku dolu bir ifade belirdi. Sinirden mosmor kesildi. Ağzından<br />
bir tek ‘Evet’ cevabı çıkana kadar birkaç saniye geçti - bu cevabı da boğuk ve anormal bir ses tonuyla<br />
söylemişti. Bir süre sessizlik oldu. Gen kız, birden annesine doğru döndü.<br />
“’Yalan söyleyerek yaptığımız yanlışı hiçbir iyilik düzeltemez, anne,’ dedi. ‘Bu beyefendiye karşı dürüst<br />
olalım. Evet efendim, Bay Drebber’ı tekrar gördük.’<br />
“’Tanrı seni bağışlasın!’ diye bağırdı Madam Charpentier ellerini havaya doğru kaldırıp, koltuğuna<br />
çökerek. ‘Kardeşini öldürdün.’<br />
“’Eğer gerçeği söylemezsek <strong>Arthur</strong>, esas o zaman ölür anne;” dedi kız, sakince.<br />
Hemen araya girdim. “’Bana her şeyi anlatsanız iyi olur,’ dedim. ‘Biraz olsun güvenmek, hiç<br />
güvenmemekten iyidir. Ayrıca, bizim bu konuda neler bildiğimizi bilmiyorsunuz.’<br />
“’Hepsi senin başının altından çıktı, Alice!’ diye söylendi annesi; ardından bana dönerek, ‘Size her şeyi<br />
anlatacağım, efendim. Oğlum için duyduğum heyecanın, bu korkunç olayda bir parmağı var diye<br />
korktuğum düşüncesinden kaynaklanmadığını bilin. O kesinlikle masum. Tek korkum, sizin ve başkalarının<br />
gözünde suçlu sanılıp, kötü duruma düşmesidir. Fakat, böyle bir şey asla söz konusu olamaz. Yüksek<br />
karakteri, mesleği ve geçmişi onun böyle bir şeyi yapmasını engeller.’<br />
“’Yapacağınız en iyi iş, tüm gerçekleri anlatmaktır,’ diye cevap verdim. ‘Sözüme güvenin, oğlunuz<br />
masumsa başına hiçbir şekilde kötülük gelmeyecek.’<br />
“’Alice, lütfen bizi yalnız bırakır mısın,’ dedi ve bunun üzerine Alice, yanımızdan ayrıldı. ‘Hayır,<br />
efendim,’ diye sözlerine devam etti, ‘Size tüm bunları açıklamaya hiç niyetim yoktu ama, zavallı kızım her<br />
şeyi size belli ettiğine göre başka hiçbir şansım kalmadı. Konuşmaya karar verdiğim için size her şeyi,<br />
hiçbir detayı atlamadan anlatacağım.’<br />
“’Bu, çok doğru bir davranış olur,’ dedim.<br />
“’Bay Drebber, yanımızda kalalı üç hafta oluyordu. O ve sekreteri Bay Stangerson, tüm Avrupa Kıtasını<br />
dolaşmaktaydılar. İkisinin de valizlerinde ‘Kopenhag’ etiketini gördüm, ki bu etiket son uğradıkları yeri<br />
gösteriyordu. Stangerson, sessiz ve içine kapanık bir adamdı ama üzülerek söylüyorum ki, patronu onun<br />
tam tersiydi. Kaba zevkleri ve insanlıktan uzak davranışları vardı. Buraya geldiği gece, içkinin de<br />
etkisiyle, daha da kabalaştı. Çok geç yattı ve gündüz saat on ikide, daha yeni yeni ayılıyordu. Kaldığı süre<br />
içinde, evdeki hizmetçi kızlara olan davranışları, iğrenç denecek kadar serbest ve lâubaliydi. En kötüsü,<br />
kızım Alice’e de aynı şekilde davranması ve mânâlı sözlerini anlayamayacak kadar saf olan kızımla, çok<br />
çirkince konuşmasıydı. Bir keresinde kızımı kollarının arasına alıp, zorla kucağına oturttu. Onun,<br />
böylesine ahlâksızca davranışlarına dayanamayan sekreteri bile tepki göstermişti.<br />
“Fakat, neden tüm bunlara tahammül ettiniz?’ diye sordum. ‘Sanırım dilediğiniz zaman,<br />
pansiyoncularınızdan kurtulabilirsiniz.’<br />
“Bu sorum üzerine, Bayan Charpentier’in yüzü kızardı. ‘Tanrıya yemin ederim ki geldiği ilk günden beri<br />
gözüm üzerindeydi,’ dedi. ‘Ama bu çabam boşunaydı. Günde adam başı bir sterlin ödüyorlardı - bu,<br />
haftada on dört sterlin eder, üstelik ölü sezona girdik. Ben bir dulum ve Donanmadaki oğlumun masrafları