ASKON EKONOMİ RAPORLARI: 14 KÜRESEL KRİZDEN KIRILGAN ...
ASKON EKONOMİ RAPORLARI: 14 KÜRESEL KRİZDEN KIRILGAN ...
ASKON EKONOMİ RAPORLARI: 14 KÜRESEL KRİZDEN KIRILGAN ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
127<br />
sebebi sayan finansal uygulamaların ortadan kaldırılması, önlenmesi yönünde ciddi çalışmalar yapılmalıdır.<br />
Vahşi kapitalizmin geldiği noktada acı ve sorun daha fazla can yakmaktadır.<br />
Reel ekonominin desteklenmesi gerektiği ve buna yönelik enstrümanların oluşturulması gerektiği aşikardır. Bu<br />
noktada reel sektöre destek veren faizsiz bankacılık uygulamalarının geliştirilmesinde fayda bulunmaktadır. Örneğin<br />
İslam Konferansı Teşkilatı bünyesinde oluşturulacak fonlarla IMF benzeri bir yapı oluşturulup reel sektör ile daha<br />
iç içe bir uygulama gerçekleştirilebilir. Mikro kredi uygulamaları dünya çapında giderek önem kazanmakta ve<br />
uygulamalardan başarılar elde edilmektedir. Bu anlamda ülkemizde de belirli alanlarda mikrokredi uygulanmaktadır.<br />
Sistemli ve yöntemli bir şekilde bu kredinin tabana yayılmasının belirli alanlarda hem sosyal hem ekonomik olumlu<br />
sonuçlar doğuracağı kesindir. Bu nedenle bu tür uygulamalara da ağırlık verilmelidir.<br />
Küresel kriz ortamında sadece kamu kesimi değil özel kesimde de avantajlı olan büyük firmalarımız olmuştur.<br />
Ancak KOBİ’ler açısından üretimde, istihdamda küçülmenin yaşandığı dönem geçmiş olup şirket birleşmelerine ve<br />
verimlilik artışına odaklanılması gerekmektedir.<br />
Diğer taraftan, ABD küresel finans krizi ile ilgili kendi çerçevesinde ve ABD ekonomisi açısından önemli<br />
destek paketlerini uygulamaya koydu. Başka bir ifade ile kriz ile ilgili çözümünü eksik olmakla birlikte uygulamaya<br />
koydu. Ancak AB henüz olumlu etkiler doğurabilecek politika değişikliklerini yapabilmiş değildir. Zira AB özellikle<br />
kamu finansmanı ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. AB ekonomileri 2010 ve 2011 yıllarında yakından<br />
takip edilmelidir. Çünkü, AB ekonomilerinde yaşanacak bir krizin, Türkiye Ekonomisi’ni “teğet” geçeceği asla<br />
beklenmemelidir. Öte yandan Çin ekonomi’sinde 2009 yılında bankaların verdiği kredilerdeki artışın (kredi<br />
şişkinliği) sonuçlarını dikkatle izlemek gerekmektedir.<br />
GENEL <strong>EKONOMİ</strong>K DURUM<br />
Ülkemizin genel ekonomik durumuna bazı rakamlarla bakacak olursak, Türkiye, satınalma gücü paritesine<br />
göre dünyanın 16. büyük GSYH’sına sahip ülkedir. Avrupa’nın en büyük ekonomileri arasında yine aynı kritere göre<br />
Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya’dan sonra gelmektedir.<br />
Ülkemizin demoğrafik yapısına baktığımızda genç ve orta kuşak bir nüfusa sahip olduğumuz görülecektir.<br />
Bu avantajımızı iyi kullanmak ve yukarıda belirtilen küresel sıralamalarda daha yukarı çıkmak için gerekenleri<br />
yapmamız elzemdir. Ülkemizde hali hazırda 60 yaş ve üzeri olan nüfusun toplam nüfusa oranı yüzde 25 iken<br />
bu oran Avrupa’da yüzde 35 olup, diğer AB ülkeleri ile de yaklaşık yüzde 10-15’lik farklar bulunmaktadır.<br />
Mevcut çalışabililir işgücünün istihdam edilmeden israfı ülkemiz kaynaklarının israfı anlamında en önemli<br />
tehlikelerden birisidir. Bu sadece makro düzeyde değil, mikro düzeyde de çok ciddi etkilere, psikolojik sorunlara,<br />
sosyal tehlikelere yol açmaktadır. Ülkemizin 2016 yılında 80 milyonluk nüfusa sahip olacağını düşünürsek, belirtilen<br />
sorun her yıl katlanarak aynı zamanda kendini artıran bir sorun olarak karşımıza çıkacaktır.<br />
İstihdam yapımıza baktığımızda 2002 yılında yüzde 42.1 hizmet sektöründe iken 2009’da yüzde 49.5’i hizmet<br />
sektöründe çalışmaktadır. İnşaatın payı yüzde 4.5’ten yüzde 5.9’a, sanayinin payı yüzde 18.5’ten yüzde 21’e çıkarken<br />
tarımın payı ise yüzde 34.9’dan yüzde 23.7’ye inmiştir.<br />
İşsizlik ve yoksulluk ile bağlantılı olarak TEPAV, UNICEF ve DB tarafından gerçekleştirilen Türkiye Refah<br />
İzleme Anketi sonuçlarına göre Ekim 2008-Haziran 2009 tarihleri arasında ailelerin dörtte üçünün gelirinin düştüğü<br />
tespit edilmiştir. Bu aileler, eğitim gibi yaşamsal giderlerini korumak için gıda harcamalarını azalttığı ve bu şekilde<br />
gelirdeki düşüşe uyum sağladığı belirlenmiştir. Anket çalışması, hanehalkının en yoksul yüzde 10’unun nakdi ve ayni<br />
yakacak ile gıda desteği gibi kamu sosyal güvenlik ağı programlarından yararlandığı tespit edilmiştir. Hükümetin<br />
sosyal sorumluluk kapsamında yoksul kesime yardım etmesi olumlu bir konu olmakla birlikte aslolanın yeni<br />
istihdam alanları meydana getirmek olduğu da gözden kaçırılmamalıdır.<br />
Ülkemiz son dört çeyrekte küçülmüş, GSYİH düşmüştür. Buna rağmen dönem ortalaması ele alındığında<br />
1987-2001 yılları arasında yüzde 1.5 ortalama büyümeye sahip olan GSYH 2002-2008 dönemlerinde yüzde 6.9’luk<br />
bir büyüme kaydetmiştir. 2009’daki küçülme ile birlikte bu ortalama biraz aşağı düşmüş olsa bile izleyen yıllarda<br />
TÜRKİYE <strong>EKONOMİ</strong>Sİ 2010