ASKON EKONOMİ RAPORLARI: 14 KÜRESEL KRİZDEN KIRILGAN ...

140
devamlı, üst düzey ve gizli bir şekilde bir pazarlık yürütüldüğü de gözden kaçmamaktadır.
Avantajlı şartlarda elde edilecek bir kredinin iç piyasada istihdam arttırıcı ve yatırım teşvik edici şekilde kullanımı
krizin ilerleyen safhaları ile mücadelede de yardımcı olacaktır. Öte yandan, IMF’nin talep etmesi muhtemel olan
bazı ağır yapısal reformlar hükümetin hareket alanını daraltacak talepler olarak ortaya çıkmaktadır. Muhtemelen
pazarlık var ise bu noktalarda yoğunlaştığı da söylenebilir.
Ülkemiz kısa vadeli finansal kaynak girişine, yani sıcak paraya ve sermaye akımlarına bağımlı bir ülkedir. Bu
anlamda IMF ile olan ilişkileri de kısa vadeli düşünmemek gerekmektedir. Hem bir finans merkezi olma hedefi hem
de yapısal sorunlar her halükarda muhtemel bir Türkiye-IMF ilişkisini taşımaktadır. Dolayısı ile küresel rekabette
yer almak için dış dünyaya açık, IMF çıpasına bağlı bir Türkiye avantajların en yoğun olduğu seçim olarak ortaya
çıkabilir.
İstanbul’da yapılan toplantıda genel olarak IMF’nin sorumluluk alanları ve mevcut finansal kaynakları
ile bunların genişletilmesine ilişkin hususlar tartışılmıştır. Genel olarak bakıldığında, IMF’nin yapısı, görevleri,
öncelikleri ve kaynakları ile ilgili detaylı bir reform sürecinin başlatılması ile ilgili bir uzlaşı sağlanmıştır. Ancak bu
karardan ortaya çıkan sonucun ve uygulamanın ne olacağını ise zaman gösterecektir.
Ancak, IMF’nin kota sistemini yeniden gözden geçirmesi ve nüfusa, gelire dayalı daha adil bir yöntem
bulması, yönetimin şeffaflaştırılması, belirli ülkelerin de dışına taşması gerekmektedir. Hatta ABD ye ait olan veto
ayrıcalığı’nın da bu bağlamda tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda sayılan konular önemli olmakla birlikte tüm bunların yapılabilmesinin her şeyden önce demokratik bir
ortamın varlığına, toplumsal mutabakata bağlı olduğunu görmemiz gerekmektedir. Demokratik açılım bu konuların
toplumsal sacayağını oluşturmaktadır. Kendi ülkemizde huzur ve sukun bulmadan çevre ülkelerdeki sorunlarla
ilgilenebilmemiz çok zor olacaktır.
Öte yandan halkın halk ile barışması ile birlikte devletin de halk ile barışması gerekmektedir. Akil insanlar
her ne kadar bu noktada gerekenleri söylemekte ise de kemikleşmiş bir sistemsel direniş bulunmaktadır. Akıl
değil duygularla hareket edilmektedir. Sırf bu duygular adına meslek liselerinde katsayı adaletsizliği yapılmakta,
yüzbinlerce gencimizin gelecekleri karartılmaktadır. 17-18 yaşlarında seçim yapmak durumunda olan genç
insanları sırf okudukları liseleri yüzünden hayat boyunca belirli mesleklere mahkum etmek kadar statik ve
haksız bir bakış bulunamaz.
TÜRKİYE EKONOMİSİ 2010