ASKON EKONOMİ RAPORLARI: 14 KÜRESEL KRİZDEN KIRILGAN ...
ASKON EKONOMİ RAPORLARI: 14 KÜRESEL KRİZDEN KIRILGAN ...
ASKON EKONOMİ RAPORLARI: 14 KÜRESEL KRİZDEN KIRILGAN ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
16<br />
II. <strong>KÜRESEL</strong> <strong>EKONOMİ</strong>DEKİ GELİŞMELER<br />
2.1 GENEL <strong>KÜRESEL</strong> GELİŞMELER<br />
2007 yılında ABD’de yaşanan mortgage (subprime) krizi ile başlayan süreç değişim ve dönüşümler yaşayarak<br />
bugüne kadar devam etmiştir. Bu süreç, kimilerine göre 1929 bunalımından sonra küresel çapta yaşanan en<br />
önemli kriz olarak tanımlanmaktadır. Bu krizi öne çıkaran ve dolaylı olarak krizin ortaya çıkardığı diğer hususlar<br />
ise küresel finansal sistemin eleştirilmesi ve küresel finansal mimariyi yöneten uluslararası örgütlerin yeniden<br />
ve çok radikal bir şekilde değişmesi yönünde oluşan taleptir. Bu hususa ilişkin detayları izleyen ilgili bölümlere<br />
saklayarak genel küresel gelişmeler hakkında bilgi vermek daha yerinde olacaktır.<br />
İçinde bulunduğumuz dönemde talep arttırıcı politikaların uygulanmaya başlanması, finansal piyasalara yönelik<br />
olarak kamu müdahalesinin çok büyük boyutlara ulaşması, OECD dışındaki bazı ülkelerde talebin hafif de olsa<br />
harekete geçmesi gibi gelişmelerle birlikte krizden çıkış yönünde sinyaller alınmaya başlanmıştır. Bunlara ek olarak<br />
finansal şartlardaki son gelişmeler ve ileriye yönelik olumlu beklentiler, özel sektör bilançolarındaki düzelme<br />
ve makroekonomik politika desteklerindeki nisbi azalma ile birlikte dengeli bir krizden çıkış beklentisi<br />
oluşmuştur. OECD ülkelerindeki işsizlik oranı her ne kadar 2010’da düşmeyecek olsa da, 2010 yılında yaşanacak<br />
nisbi bir büyümenin de etkisi ile 2011 yılında büyümenin yüzde 9’ların biraz üzerinde olarak gerçekleşeceği tahmin<br />
edilmektedir. Öte yandan ekonomik yapıdaki olağanüstü yavaşlama ile birlikte birçok ülkede enflasyon düşük<br />
oranlarda gerçekleşirken, enflasyon artışı birkaç ülkede söz konusu olacaktır.<br />
Mevcut küresel yapı içinde riskler çift yönlü olarak hareket etmektedir, yani kayıp ve kazanç riskleri aynı<br />
düzeydedir: Finansal şartların daha hızlı bir şekilde iyileşmesi ile birlikte bunun yaratacağı pozitif bir hava finansal<br />
şartlardan etkilenen daha güçlü bir yatırım ortamına neden olabilir ki bu da tekrar büyümenin ve finansal şartların<br />
iyileşmesine sebep olacaktır. Öte yandan, bu ortamda büyük bir finansal kurumun iflası veya finansal sıkıntısının<br />
süreci tersine çevireceği de açıktır. İşsizlik de ayrıca önemli bir risk olarak kendini göstermektedir. İşsizlik nedeni<br />
ile finansal kurumlar dolaylı olarak etkilenebileceği gibi talepteki azalma nedeni ile bazı ülkelerde enflasyon<br />
düşüklüğünden deflasyona geçilmesi de mümkün olabilir, ki bu sorundan kurtulması, bu soruna yönelik ekonomi<br />
politikaları üretilmesi ise daha da zordur.<br />
Krizin önlenmesi için ortaya atılan tüm önlemler, hükümetler, merkez bankaları ve diğer küresel kurumlarca<br />
sağlanan likidite ekonomik şartların iyileşmesi ile tekrar piyasadan çekilmek durumundadır. Ancak, bunun ne<br />
şekilde ve ne tür araçlarla ve hangi zamanda yapılacağı ise diğer ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Krizin<br />
herhangi bir aşamada tekrar canlanması veya normalleşme şartlarının oluşması durumunda uygulanabilecek politika<br />
almaşıkları Şekil 1’de yer almaktadır. Bu almaşıkların hepsinin birbiri ile daha farklı etkileşimleri de bulunmakta<br />
ve ayrıca zaman içinde bu almaşıkların yan etkileri de gözükmektedir. Mevcut küresel sistem içinde, ülkelerden<br />
doğup küresel boyuta ulaşan krizleri kontrol edecek güvenilir bir organizasyonun bulunmaması, IMF’nin<br />
bu rolü oynarken aldığı düşük notlar ise finansal mimarinin eleştirilmesini hızlandırmış ve farklı sorular için<br />
cevaplar aranmaya başlanmıştır.<br />
TÜRKİYE <strong>EKONOMİ</strong>Sİ 2010