07.01.2013 Views

ASKON EKONOMİ RAPORLARI: 14 KÜRESEL KRİZDEN KIRILGAN ...

ASKON EKONOMİ RAPORLARI: 14 KÜRESEL KRİZDEN KIRILGAN ...

ASKON EKONOMİ RAPORLARI: 14 KÜRESEL KRİZDEN KIRILGAN ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

138<br />

giderilmelidir.<br />

Dış ticaret yapanlara her türlü kolaylık sağlanmalıdır. Hatta bu anlamda şirketlerin döviz kredilerine karşın<br />

verdikleri ihracat taahhütlerinin ertelenmesi ya da affedilmesi düşünülmelidir.<br />

Dış ticaretimizdeki yapısal riskler üzerinde orta ve uzun vadeli planlar yapılmalıdır. Örneğin ülkemizin<br />

ihracatında genelde mal mukabili ödeme (paranın satıştan sonra tahsili) ve ithalatında da peşin ödeme (paranın<br />

maldan önce ödenmesi) yöntemleri kullanılmaktadır. Bu durum ise hem kısa vadede kredi imkânları ihtiyacı<br />

doğurmakta hem de ödeme ve malların temini noktasında riskli ödeme yöntemli olmaktadır. Bankaların ihracat<br />

kredisi sağlamada isteksiz tavrı ve ek maliyetler de dış satış imkanlarını zorlayan faktörler arasına girmektedir.<br />

Üretim faaliyetlerinin finansmanında şirket içi kaynaklarını kullanan firmalar ithalat talebindeki düşme ile fazlalaşan<br />

döviz arzının TL’nin değer kazanmasına neden olması ve bunun de tekrar ihracata olumsuz etki etmesi de üzerinde<br />

tartışılması gereken konulardandır. Başka bir ifade ile, kur riskine karşı bir koruma getirilmelidir.<br />

Enerji projeleri faaliyete geçme yolunda hızla ilerlemektedir. Rusya ile Türkiye arasında hem gaz hem<br />

de petrol alanında işbirliği protokollerinin imzalanmasına ek olarak nükleer güç mühendisliği alanında işbirliği<br />

protokolü de imzalanmıştır.<br />

Buna ek olarak Nabucco Doğalgaz Boru Hattı projesininin de imzalanması ile birlikte Türkiye’nin bölgesel<br />

önemi ve stratejik konumu bir kez daha teyit edilmiştir. Bu proje ile birlikte ülkemiz enerji koridoru merkezinde bir<br />

ülke halini almıştır.<br />

Avrupa Topluluğu Adalet Divanı’nın, Türkiye ile AB arasındaki imzalanan ortak metinlerde yer alan bir<br />

hakkı olarak vize uygulamasının bir an evvel kaldırılması gerekmektedir. Bu haksız vize uygulaması noktasında<br />

hâlâ yavaş davranılması ise AB’nin bundan sonraki davranışları açısından da olumsuz beklentilere neden olmaktadır.<br />

1970’de imzalanan ve 1973’de uygulamaya giren Katma Protokol hükümlerine göre bu tarihte AB’ye üye<br />

olan Almanya ve diğer dokuz Avrupa ülkesi bu hükümlere uymak durumundadır. 1 Ocak 1973’te, yani protokolün<br />

yürürlüğe girdiği tarihte, eğer Türk vatandaşlarına vize talep edilmiyor ise, bu tarihten sonra da vize kısıtlaması<br />

getirilmesi yasaklanmıştır. İki Türk TIR sürücüsünün açmış olduğu davanın izlediği süreç itibariyle Avrupa Adalet<br />

Divanı’na ulaşması ve dava neticesininTIR sürücüleri lehine sonuçlanması ile artık bu ülkeler açısından vizenin<br />

kaldırılması bir şart olmuştur. Ancak buna ilişkin bir uygulama henüz bulunmamaktadır. Buradaki asıl sorun ise<br />

Avrupa Adalet Divanı kararlarının bağlayıcı olmakla birlikte ülkeler açısından bu mahkeme kararlarını cebren<br />

uygulatacak bir mekanizma bulunmamaktadır, üye ülkeler hukukun üstünlüğü ilkesine saygı çerçevesinde bu kararları<br />

uygulamak durumundadır. Bu anlamda AB çalışmaları kapsamında ilgili Türk heyetleri tarafından bu hususun<br />

her zaman gündemde tutulması ve üye ülkelere baskı yapılması gerekmektedir. Bu konunun çok detaylı hukuki<br />

yansımaları ve farklı tezahürleri sözkonusu olmakla birlikte şu anda pratik düzeyde vizelerin kaldırılmasının ilerisi<br />

için de anlamı olacaktır.<br />

Dış siyasetteki etkinliğin dış ticarete de yansıması gerekmektedir.<br />

Ülkemizin uyguladığı dış politikaya paralel olarak ve aynı zamanda küresel düzeyde güç dengelerinin gelişmiş<br />

ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru kaydığının da bilinci ile yeni bir strateji uygulanması gerekmektedir.<br />

Bulunduğu coğrafyada her tarafa uzanma imkanı bulan Türk yatırımcılarının ticaret ile birlikte, dostluk, kardeşlik ve<br />

kalkınmayı da sağlayacak bir vizyona ve misyona sahip olmaları gerekmektedir.<br />

Bu anlamda, hem finansal anlamda ellerindeki ülke varlık fonları ile dünyanın en büyük yatırım fonlarına sahip<br />

olan Körfez ülkeleri hem de petrol ekonomisinin merkezi olan Suudi Arabistan ve yüksek kamusal harcamaları<br />

ile oluşan pazarı çok parlak beklentilerin olduğu alanlar olarak ortaya çıkmaktadır. Hükümet tarafından ele alınan<br />

insiyatiflerde aşağıdaki hususların sağlanması bu ilişkilerin karşılıklı olarak gelişmesine fayda sağlayacaktır.<br />

• Körfez ülkelerinde yapılan ihalelerde, Türk firmaları ve Avrupa firmalarının eşit olduğu kabul<br />

edilmeli,<br />

• Türk bankalarından alınan teminat mektupları direkt ve araçsız olarak teslim alınmalı,<br />

TÜRKİYE <strong>EKONOMİ</strong>Sİ 2010

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!