22.01.2013 Views

yorum-ilkeleri

yorum-ilkeleri

yorum-ilkeleri

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kemal Gözler, “Yorum Đlkeleri”, Kamu Hukukçuları Platformu Toplantısı, Ankara, 29.9.2012 13<br />

Ancak şu an itibarıyla bu <strong>ilkeleri</strong>n çoğunluğu Anayasa veya kanunlarımızda geçmemektedir.<br />

Dolayısıyla bunların hâkim karşısında pozitif bir bağlayıcılıkları yoktur.<br />

Peki ama hâkim bunlar ile hiçbir şekilde bağlı değil midir? Biz yine de hâkimin bu ilkelerle<br />

bağlı olduğunu, hâkimin bu ilkelere uymak zorunda olduğunu düşünüyoruz.<br />

Bu <strong>ilkeleri</strong>n bağlayıcılığı, varlıkları gibi eşyanın tabiatından kaynaklanır. Çünkü hâkim<br />

bu ilkelere uymadan bir hukuk problemini doğru olarak çözemez. Nasıl bir matematikçi,<br />

bir geometri problemini doğru olarak çözmek için Öklid’in teoremlerine<br />

uymak zorunda ise, bir hâkim de önündeki uyuşmazlıkları doğru olarak çözmek için<br />

<strong>yorum</strong> <strong>ilkeleri</strong>ne uymak zorundadır. Aksi takdirde, hâkim söz konusu uyuşmazlığı<br />

doğru bir şekilde çözemeyecektir. Eğer hâkimin varlık sebebi kendisine sunulan<br />

uyuşmazlıkları doğru olarak çözmek ise, hâkimin bu varlık sebebini gerçekleştirebilmesi<br />

için bu ilkelere uyması gerekir. Şüphesiz biz burada hâkimin kendisine sunulan<br />

uyuşmazlığı doğru olarak çözmek istediğini varsayıyoruz. Eğer hâkimin kendisine<br />

sunulan uyuşmazlığı doğru olarak çözmek gibi bir kaygısı yok ise, haliyle hakim<br />

kendisini bu ilkelerle bağlı hissetmeyecektir. Nihaî tahlilde hukuk uygulaması, hâkimlerin<br />

dürüst olduğu ve kendilerine sunulan uyuşmazlıkları doğru bir şekilde çözmek<br />

istedikleri varsayımı üzerine kuruludur. Eğer bir ülkenin hâkimlerinin kendilerine<br />

sunulan uyuşmazlıkları doğru olarak çözmek gibi bir kaygıları zaten yok ise, o ülkede<br />

hukuk ile ilgili bir şeyi tartışmanın zaten bir anlamı yoktur.<br />

Bir örnek verelim: Bir matematikçi “bir üçgenin herhangi iki kenarının toplamı,<br />

diğer kenarından daha uzundur” şeklindeki Öklid teoremiyle kendisini bağlı hissetmeksizin<br />

bir matematik problemini doğru olarak çözemez. Bu teorem bir kanun koyucu<br />

veya resmî matematik otoritesi veya bir “uluslararası matematikçiler federasyonu”<br />

tarafından konulmamıştır. Ama doğruluğu apaçık bir şekilde Öklid tarafından<br />

gösterildiği için her matematikçi tarafından bu teorem doğru olarak kabul edilir ve<br />

uygulanır. Öklid teoremlerinin bağlayıcılığı bu şekilde gerçekleşir. Aynı şekilde, bir<br />

hukuk problemini çözmek durumunda olan bir hukukçu da aşağıda bizim ifade ettiğimiz<br />

“istisna ancak kaideyi koyan makam tarafından konulabilir” ilkesiyle kendisini<br />

bağlı hissetmeden ve bu ilkeyi uygulamadan önündeki uyuşmazlığı doğru olarak çözemez.<br />

“Đstisna ancak kaideyi koyan makam tarafından konulabilir” ilkesi Anayasa<br />

koyucu veya kanun koyucu tarafından konulmamıştır. Ama aşağıda ayrıca gösterdiğimiz<br />

gibi bu ilke apaçık doğru olan bir ilkedir. Önündeki bir uyuşmazlığı doğru olarak<br />

çözmek isteyen her dürüst hakimin kendiliğinden uyması gereken bir ilkedir. Bir<br />

matematikçi için “bir üçgenin herhangi iki kenarının toplamı, diğer kenarından daha<br />

uzundur” şeklindeki Öklid teoreminin bağlayıcılığı nereden kaynaklanıyor ise, bir<br />

hâkim için de “istisna ancak kaideyi koyan makam tarafından konulabilir” ilkesinin<br />

bağlayıcılığı da oradan kaynaklanır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!