22.01.2013 Views

yorum-ilkeleri

yorum-ilkeleri

yorum-ilkeleri

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kemal Gözler, “Yorum Đlkeleri”, Kamu Hukukçuları Platformu Toplantısı, Ankara, 29.9.2012 47<br />

borcu altına girer; yani bu şeyin mazarratına da ehil olur 65 . Đşte kişinin menfaate ve<br />

mazarrata ehil olmasına, yani hak sahibi olması ve borç altına girmesine zimmet denir.<br />

“Beraet” ise, berî olma, temiz olma, uzak olma, masum olma demektir 66 .<br />

Beraet-i zimmetin asıl olması ise, kişinin hak 67 sahibi olmaktan ve borç altında<br />

bulunmaktan temiz olması, diğer bir ifadeyle, o şeyin menfaati ve mazarratından uzak<br />

olması demektir. Bu şu anlama gelir ki, hak ve borcun yokluğu asıldır. Yani insanlar,<br />

hak ve borçtan berîdirler. Diğer bir ifadeyle, herkes haksız ve borçsuz olarak dünyaya<br />

gelir. Eskilerin dediği gibi, “herkes berî’ü’z-zimme 68 olarak tevellüd eder” 69 .<br />

Kişinin hak sahibi olmaması, borç altında bulunmaması “aslî nitelik (sıfat-ı asliye,<br />

essentialia)”, kişinin hak sahibi olması, borç altında bulunması ise, sonradan ortaya<br />

çıkan bir “arizî nitelik (sıfat-ı ârıza, accidentalia)”tir. Yani insan bu dünyaya haktan<br />

ve borçtan uzak olarak gelir; daha sonra yapacağı fiiller ve işlemler dolayısıyla hak<br />

elde eder veya borç altına girer 70 . Bu yüzden, bir kişinin hak sahibi olduğunu veya<br />

borç altında bulunduğunu iddia eden tarafın, bunu ispatlaması gerekir. Hak sahibi olduğunu<br />

iddia eden kişi, bunu ispat etmelidir. Çünkü hakkın yokluğu asıl, varlığı ise<br />

sonradan ortaya çıkan arızî bir niteliktir.<br />

“Beraat-i zimmet asıldır” ilkesi, kamu hukukuna da mükemmel olarak uygulanabilen<br />

bir ilkedir. Yani haktan ve borçtan uzak olma prensibi, kamu hukuku tüzel kişileri<br />

için de geçerli olan bir ilkedir. Bu şu anlama gelir ki, kamu hukuku makamları<br />

kendinden menkul hak ve yetkilere sahip değildir. Çünkü bunların bir hak ve yetkiye<br />

sahip olmamaları asıl, olmaları ise arızî bir niteliktir. Dolayısıyla, kamu makamlarının<br />

bir hak ve yetkiye sahip olabilmesi için, bu hak ve yetkinin kendilerine sonradan verilmiş<br />

olması gerekir. Bundan şu sonuç çıkar ki, bir hak ve yetki, bir kamu makamına<br />

ayrıca ve açıkça verilmemiş ise, bu kamu makamı bu hak ve yetkiye sahip değildir.<br />

Bir kamu makamının belirli bir yetkiye sahip olduğu hususu kesin değil ise olmadığı<br />

kabul edilir. Çünkü, beraat-i zimmet, yani hak ve yetkinin olmaması asıldır.<br />

65. Ibid.<br />

66. Şimşirgil ve Ekinci, op. cit., s.95.<br />

67. Anlaşılacağı üzere burada “hak”tan kasıt, sübjektif haklardır. Yoksa hürriyetler alanında, “hürriyet asıldır”<br />

ilkesi, diğer bir ifadeyle “hürriyet karinesi” caridir. Hakkın yokluğu, hürriyetin ise varlığı asıldır.<br />

Günlük dilde ve hatta hukuk yazınında “hürriyet” yerine bazen “hak” kelimesi kullanılıyor. Bazen de<br />

bunlar “temel hak ve hürriyetler” tabirinde olduğu gibi birlikte kullanılıyor. “Yaşama hakkı” gerçekte<br />

bir hak değil, bir hürriyettir. Yaşama insanın anasından doğmasıyla başlar; sonradan kazanılan bir şey<br />

değildir. Dolayısıyla yaşama hakkının (doğrusu hürriyetinin) yokluğu değil, varlığı esastır.<br />

68. “Berî’ü’z-zimme”, sorumluktan temiz, sorumluluktan uzak demektir.<br />

69. Ali Haydar, op. cit., c.I, s.33.<br />

70. Ibid.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!