You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Dombra(Kazakistan)<br />
100<br />
Ortak Miras<br />
bulunur. Anadolu’da “meydan sazı, divan sazı, bağlama,<br />
bozuk, şeştar, tambura, çöğür, cura, bulgarı, tar, üçtelli”<br />
gibi çeşitleri görülen telli çalgının, Orta Asya Türkleri arasında<br />
“dombıra, dutar” adlarıyla bilinen çeşitlemeleri vardır.<br />
Anadolu’da “tırnak kemane” adıyla bilinen ve özellikle<br />
yakın zamanlara kadar Teke yöresinde yaygın olan, çeşitli<br />
toplantıların vazgeçilmez çalgısı, eski göçerevli hayatın bir<br />
ürünüdür ve kopuzun günümüze ulaşan örneklerindendir.<br />
Ayrıca telli olup bir yay veya ok ile çalınan çalgıların da kopuzun<br />
türevleri olduğu, “ıklıg/oklu ıklıg, kıl kopuz, kabak<br />
kemane, rebab, eğit, kıyak/gıcak, gircek, kemençe, gıygıy”<br />
gibi adlarla anıldığı görülür. “Iklığ” Türkçe bir kelimedir.<br />
Türk toplumunun tarihte yakın ilişkilerde bulunduğu ve<br />
komşuluk yaptığı ülkelerin dillerinde böyle bir kelimenin<br />
varlığına rastlanmaz. Türkler çalgıyı bulduklarında çalgının<br />
tellerini önce at kılından, daha sonrada bağırsak kirişten<br />
yapmışlardır. “Ok” adını verdikleri yayda da aynı<br />
şekilde at kılları kullanmışlardır (Kafesoğlu, 1984: 207).<br />
Günümüzde “kabak kemane ve kemençe” denilen sazlarımızın<br />
atası da “yaylı kopuz ve ıklığ” kabul edilmektedir.<br />
Kabak kemane gibi kemençe de en eski Türk halk çalgıları<br />
arasında gösterilmektedir. Telli, deri kapaklı ve yaylı bir<br />
çalgı olan kabak kemane, Orta Asya ile Anadolu Türk ortak<br />
müzik kültürünün yaşayan açık örneklerinden biridir.<br />
Tezene, parmak veya bir yay ile çalınan telli sazlar, daha<br />
çok kapalı mekânlardaki icralarda görülür. İnsanların sevgi,<br />
saygı duyguları, Tanrı’ya yakarışları, dertleri tasaları bu<br />
sazlarla dile getirilir. Araştırma verilerine göre mitolojik ve<br />
epik dönemlerin dini törenleri, kutlama ve anma ritüelleri<br />
bu sazların eşliğinde söylenmiştir. Kahramanlık destanlarını<br />
icra eden ozanlar, akınlar, yıravlar, baksılar, kaycılar,<br />
Anadolu’da âşık adıyla bilinen uzman anlatıcılar, sözlerini<br />
bu sazlarla birleştirerek terennüm etmişlerdir. Türk dünyasının<br />
her yerinde bilinen Alpamış, Manas, Köroğlu gibi<br />
kahramanların maceraları, Dede Korkut’un diliyle “gazi<br />
erenlerin başından geçenler” nasıl bu sazlarla anlatılmışsa,<br />
bugün Teke yöresinde söylenen “Avşar Beyleri” türküsü de<br />
aynı destani duyguların, hatıraların benzer saz ve ezgilerle<br />
yansıdığı örneklerden biridir.<br />
Farklı mekân ve icra ortamlarında saz ile sözün bütünleştiği<br />
ve kültür alanı içinde insanların ortaya koydukları bu<br />
muhteşem müzik zenginliği, herkesin kendinden bir şeyler<br />
bulduğu ortak bir dünya oluşturur. Söylenen bir ağıt<br />
bile olsa, insan kendinden bir parça bulur. Musiki aletleriyle<br />
birleşen sözler, algı ve düşünce dünyasında yeni bir<br />
kimlik kazanır ve nesilden nesile aktarılır.<br />
Sazlar eşliğindeki ezgilerle bütünleşen sözler Türkçede<br />
“türkü, hava, yır, küy, gayda” gibi değişik adlar alır. Yapısı,<br />
konusu, ezgisi bakımından farklı şekillerde icra edilen<br />
ve adlandırılan türküler, başlangıçta bir kişi tarafından<br />
söylenmiş olsa bile zamanla ortak dünyanın ve toplumun<br />
malı olur, anonimleşir. Türk insanı, içini türkülere döker.