23.11.2017 Views

ortakmiras_23112017

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Yardımlaşma (Özbekistan)<br />

350<br />

Ortak Miras<br />

Türklerde de bozkır kültürünün temelini attığı ve sonrasında<br />

kabul edilen İslâm dininin de pekiştirerek biçimlendirdiği<br />

temel bir davranış kodu hayırseverlik ve yardımseverliktir.<br />

Başlangıçta tanrısal bir davranış ve tutum olarak<br />

daha çok hanların uygulamakla yükümlü görüldüğü bu<br />

davranış, giderek zengin olsun veya olmasın bütün bireylerin<br />

benimsediği bir davranışa dökülmüştür. İlk olarak Orhun<br />

Anıtları’nda görüldüğü üzere Türk devlet geleneğinde<br />

halkın doyurulması ve giydirilmesi gibi temel ihtiyaçlarının<br />

karşılanması, hanın başlıca görevleri arasındadır. İslâmiyet’in<br />

kabulünden sonra da, mesela Kutadgu Bilig adlı<br />

eserde de görüleceği gibi devlet adamlarına yüklenen görevlerin<br />

başında halkın refah ve mutluluğunun sağlanması<br />

gelmektedir. “Han-ı Yağma” töreninden kök aldığından<br />

dolayı Farsçada “sofra” anlamında kullanılan “han” sözü,<br />

hanların vericiliği ve paylaşımcılığını gösteren arkaik bir iz<br />

olsa gerektir. Ayrıca Oğuz Kağan Destanı, Divânü Lügati’t-Türk<br />

gibi temel dil yadigârlarında görüldüğü üzere bir<br />

koyun gövdesinde simgeleştirilen 24 Oğuz boyuna düşen<br />

“ülüş” yani “pay”, aynı zamanda boyların devlet ve toplum<br />

hiyerarşisindeki konumunu da belirleyicidir. “Ülüş” geleneğinin<br />

günümüzde de Ege bölgesi Tahtacı Türkmenleri<br />

arasında aynı adla fakat kısmen değişik bir tarzda devam<br />

ettiği kayıtlara geçmiştir. “Komşuda pişer, bize de düşer”<br />

deyimi gereğince hayırseverlik ve yardımseverlik eksenli<br />

benzer bazı uygulamalar “pay”, “komşu hakkı”, “başak”,<br />

“şekere” gibi farklı adlarla Anadolu’da geleneksel toplum<br />

birimlerinde halen yaşatılmaktadır. Köylerdeve iş bölümünün<br />

gerçekleşmediği toplumsal birimlerimizde gelişigüzel<br />

kurumlaşmış yapıların başında ise imece geleneği<br />

vardır. Özellikle tarımsal işlerde dayanışmayı örgütleyen<br />

imece kurumu, yenilikçi devlet adamlarından Mithat Paşa<br />

tarafından görev yaptığı yerlerde güncellenerek kullanılmış<br />

bir gelenektir. Osmanlı Devleti’nin son dönem devlet<br />

adamlarından Mithat Paşa, imece gibi geleneksel yardımlaşma<br />

kurumundan esinlenerek kurduğu “memleket<br />

sandıkları” ile köylü ve çiftçiye üretimde kullanmak üzere<br />

kredi verilmesini sağlamış, halkı imece yöntemiyle çalıştırarak<br />

bayındırlık hizmetlerini ger çekleştirmiştir.<br />

“Ne verirsen elinle, o da gider seninle” ilkesine bağlı olarak<br />

bireysel anlamda yapılan fitre, sadaka, zekât verme, cami<br />

yaptırma gibi dinî ibadet bağlamındaki yardımseverlik<br />

davranışları diğer yandan yol, çeşme, köprü yaptırma gibi<br />

sosyal ve hatta okul yaptırma, Kızılay, Türk Hava Kurumu<br />

gibi resmî veya yarı-resmî yardım kuruluşlarına bağışta<br />

bulunma gibi ülke yararına yapılan hayır işlerine de yönelmiştir.<br />

“Veren el alan elden üstündür” ilkesi çerçevesinde<br />

vermeyi psikolojik bir üstünlük sebebi sayan anlayış,<br />

medenî ve kültürel gelişmelere paralel olarak bu davranış<br />

kodunu sistemleştirmiş ve kurumlaştırmıştır.Kısacası<br />

Mahmut Tezcan’ın eserinde de tespit ettiği üzere “hayırseverlik”<br />

ve “yardımseverlik”, Türk kişiliğinin temel davranış<br />

kodları arasında kabul edilmiştir. Medenî gelişmeye bağlı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!