23.11.2017 Views

ortakmiras_23112017

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

234<br />

Ortak Miras<br />

ve onlara anne babalarından kalan bütün eşyayı toplayıp<br />

aldıktan sonra üzerine binmelerini söyler. Kardeşler anne<br />

babalarından miras kalan balta, çakmak ve çakmak taşını<br />

yanlarına alırlar. Balta, çakmak ve çakmak taşı, atın verdiği<br />

akıl doğrultusunda kullanılarak kardeşlerin abahılardan<br />

korunmasına yardımcı olur. 13 Çakmak, çakmak taşı<br />

ve balta Türk dünyasında bugün de ocakla ilgili kuttören<br />

objeleridir. Ocakta saçı olarak özellikle at kılı yakılması,<br />

Tanrı’nın elçisi at ile evin ocağı ikilisini bir araya getirmektedir.<br />

Ayrıca bunlarla bağlantılı olarak verilen hayvan zenginliğinin<br />

şükran nişanesi olarak aile ocağına yağ ve yağlı<br />

çörek saçılmaktadır.<br />

Er Soğotoh, kendisi de abaahılardan kurtardığı bahadır<br />

kızla evlenirken kutsal ocağını kurar. Bu motif, aynı destanın<br />

Yakut varyantı Er Soğotoh Elley Bootur’da da ayrıntılı<br />

bir şekilde işlenmektedir (Emelyanov 1990: 69-70).<br />

İhtiyar karı kocanın çocuğu olarak doğup ocak altında<br />

saklanma motifine bir başka örnek Şor, Kartıga Pergen<br />

destanında rastlanmaktadır. Doğumdan hemen sonra, altı<br />

nesildir ailenin ocağında olan altı kulaklı dökme kazanın<br />

altındaki ot yığını büyüklüğündeki küllerin altına girip<br />

tamamen görünmez olan destan kahramanı, altı yıl sonra<br />

bulunduğu yerden çıkar; hemen ayağa kalkar. Altın dağın<br />

zirvesinden gelen altın kürk ve ala kamıştan asası olan ihtiyar<br />

adam, altın bardaktaki yemekten bir yudum alıp güneşe<br />

ve aya doğru dönüp bağırarak çocuğa ad verir: “Altın<br />

Kan babalı olacaksın! Annen senin Altın Köök! Altı yıl<br />

boyunca külde yattın, altı yıl boyunca kül yedin! Babanın<br />

yemeğinden tatmadın, annenin sütünden içmedin. Yukarıda<br />

bulunan Yüce Kuday seni yarattı, yemek yemeyip su<br />

içmeyesin diye. Altı yıl külle beslenip, büyümüş, altmış<br />

arşın boyunda açık renkli atı olan Ölümsüz Kartıga Pergen<br />

olsun adın, dedi (Dırenkova 1940: 13’ten Lvova vd. 1.<br />

2013:173). Kül-çocuk arasındaki bu yakın ilgi, Göktürk<br />

kitabelerinde kültürel kahraman olarak yer alan Kültigin<br />

adında gizlidir. Aynı isim bütün Türk dünyasında yaygındır<br />

ve Anadolu’da da Gültekin şeklinde yaşamaktadır.<br />

Türk mitik tasavvurunda ocak, Tanrı’nın yeryüzündeki<br />

simgelerinden biri kabul edilmektedir. Yeryüzü, gökyüzü<br />

ve insanı birleştiren ocak ateşi, Tanrı kutu taşıyan bir<br />

merkez direk vazifesi görmektedir. Ocağın taşlarının sağlamlığı,<br />

“kozmik” ve aile ile birlikte kullanıldığı diğer “sosyal<br />

yapıların, yıkılmazlığının simgesi” olarak kabul edilmektedir.<br />

Bu yıkılmazlık simgesi, Altay arkaik şiirlerinde<br />

“bütünlük ve düzen dengesinin göstergesi” olarak dört<br />

direk/ayakla da sembolize edilmiştir (Toporov 1982.629-<br />

631’den Lvova vd. 2013 I.163-164). “Dört göbekli ateş<br />

ana”, “Dört köşeli taş sacayağı” (Dırenkova 192’den Lvova<br />

• 13 Yere atılan çakmak ateşe, çakmak taşı büyük bir dağa, balta sahili<br />

kaygan ve kayalıklı uçsuz bucaksız denize dönüşür.<br />

vd. 2013:163). Ocağın merkezî temel direk oluşu ve gökle<br />

bağlantısı, “yerle bir göbekli, mavi gökle bir dilli” (Dırenkova<br />

192’den Lvova vd. 2013:163) sıfatıyla ifade edilmiştir.<br />

Dolgan, Saha, Kırgız ve Şor destanlarındaki ocak ve ateş<br />

ile ilgili mitik ayrıntılar, bugün Türk dünyasında pek çok<br />

kuttören ve inancın kaynağı niteliğindedir. Destanlarda<br />

da görüldüğü üzere mikro evren olarak nitelendirilen<br />

evin merkezinde yer alan ocak, geleneksel inanç sistemiyle<br />

uyumlu bir şekilde, üç âlemi birleştiren hayat ağacı ve at<br />

direği/serge gibi Tanrı mekânına ulaşan merkezî temel direği<br />

sembolize etmektedir. Kuttörenlerde ocak-baca-tünüğün<br />

bu fonksiyonu daha net bir şekilde görülebilmektedir.<br />

Onun hayat ağacı gibi Tanrı’ya ulaşma yolu fonksiyonu,<br />

düğünde dokuz kayın ağacı fidanının daire şeklinde, kökleriyle<br />

toprağa dikilip tepelerinden baca şeklinde bağlanan<br />

“oda/otağda ilk ocaklarını yakan yeni evlilerde (Lvova vd.<br />

1. 2013: 73-74), dokuz katlı çentik atılıp tepe yaprakları<br />

bırakılarak ocağın içine yerleştirilen, tepesi evin tünük/<br />

bacasından dışarı çıkarılan formuyla veya yukarıda verildiği<br />

üzere üç ocağa konan söğüt dallarıyla açık bir şekilde<br />

temsil edilmektedir.<br />

Destanlarda da görüldüğü üzere ocak, duaların Tanrı’ya<br />

ulaştığı, Tanrı tarafından kabul edildiği, Tanrı’nın elçisinin<br />

gönderildiği, Tanrı tarafından nur/ışık indiği bir yerdir.<br />

Geleneksel evlerde ocakta kurulu kazana bacadan güneş<br />

ve ay ışığı yansıması da bu yüzden kut göstergesi olarak<br />

algılanmaktadır.<br />

Göktürk döneminde bacalara tünlük denmesi ve bunların<br />

“göğe açılan pencere” şeklinde tanımlanıyor olması<br />

(Ögel 1984: 296), Kaşgarlı Mahmud’un DLT’te belirttiği<br />

“tünlük tuğları” (Ögel 1984: 297-298), Dede Korkut Kitabı’nda<br />

hâkimiyet ve kut sembolü olarak sıkça “dünlüğü<br />

altın ban ev” kullanılması (Ergin 1994); Yalgın’ın Güney<br />

Doğu Anadolu Türkmenlerinin toprak damlı evlerinin<br />

bacalarında gördüğü sığır kuyruğu ile yapılmış tuğları<br />

(Ögel 1984: 299) 14 , bizim 1990’lı yıllarda, Muğla-Milas-Çomakdağ<br />

köylerinde eski evlerin bacalarında tespit<br />

ettiğimiz taştan yontma kartal heykelleri, mitolojik hafızada<br />

kutsal ağaç gibi aile ocağı-bacanın Tanrı’ya ulaşma<br />

yolu olduğunu göstermektedir. Hayat ağacında yaşadığı ve<br />

Tanrı’nın elçisi olduğu kabul edilen kartal, bir Altay-Sayan<br />

şiirinde baca/tünüğün koruyucusu (“Tündükü koruyan<br />

şah kartalları”); düğün alkışında “tünüğünde kuşlar uyusun”<br />

(Lvova vd. 1. 2013: 70) şeklinde geçmektedir. Oğuz<br />

Kağan Destanı’nda olduğu gibi, göğün çadırın çatısı gibi<br />

algılandığı geleneksel dünya görüşte, tünük/baca, makro<br />

kozmosta demir kazıkla birlikte göğün bacası olarak algılanmaktadır<br />

(Lvova vd. 1. 2013: 70). Ayrıca bütün bu<br />

• 14 Gelenek bozulduğu için sığır; aslında at kuyruğu olmalı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!