23.11.2017 Views

ortakmiras_23112017

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

118<br />

Ortak Miras<br />

türetilen sözcükten almıştır. Yük adı verilen eşyalar hem<br />

yaylağa hem kışlağa taşınmış; yerleşik hayata bütünüyle<br />

geçince de evlerdeki yüklükler kaybolmamış, eski hayatın<br />

izini saklayan bölümler olarak varlığını sürdürmüştür.<br />

Türk evlerinde yüklüğün yanında eşyaların konulduğu<br />

bir başka yer de raf veya sergenlerdir. Eski Türkçede sergen<br />

söyleyişi yanında “körünç” sözcüğü de kullanılmıştır.<br />

(Ögel 2000 b: 39). Bu sözcük görünen yer anlamına gelmektedir.<br />

Bahaeddin Ögel, sergen ve körünç adıyla anılan<br />

bu raflara eski Türklerin herkeste bulunmayan, antika<br />

eşyalarını koymuş olma ihtimali üzerinde durmaktadır.<br />

Çadırların köşelerinin üst kısımlarında da bu türden eşyaların<br />

koyulması için raflar bulunduğunu, bunlara “uğ”<br />

adının verildiğini belirtmiştir (2000b: 39). Bu haliyle sergen<br />

ve körüncün kökeninin “uğ”a dayandığı düşünülebilir.<br />

Bugün Anadolu’daki evlerde de sergenlerin aynı adla yaşamaya<br />

devam ettiği görülmektedir.<br />

Türk evinde dikkat çeken bir diğer unsur, evin döşenmesi<br />

ile evde kullanılan eşyaların yerleştirilmesidir. Yukarıda<br />

sözü edilen içyapının değişmezliğine döşemeler de örnek<br />

teşkil etmektedir. Halılar, döşekler, örtüler, sedirler, raflar,<br />

ocaklar her zaman Türk evinin asıl önemli kısmını oluşturmuştur.<br />

Türk evlerinde yer döşemesi ve tavan arasındaki düzen,<br />

göçer evli dönemin uzantısı olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />

Yer döşemesi ne denli yalın ise tavan o denli süslü ve özenlidir.<br />

Göçer evli düşüncedeki “üstte gök altta toprak” ilkesinin<br />

bu yapılanmayı biçimlendirdiği görülmektedir. Bu<br />

düşünceye bağlı olarak alt örtü denen döşemenin belirli<br />

temel ilkeler dâhilinde hiç değiştirilmeden uygulandığı<br />

ortaya çıkmaktadır. Göçer ev doğrudan toprağın üzerine<br />

kurulmuş, bu toprağın üzerine de halı, kilim gibi örtüler<br />

serilerek “alt örtü” oluşturulmuştur. Türk evinde de bu<br />

düzen sürdürülmüş ve zeminin üzerinde yalın bir düzen<br />

tutturulmuştur (Küçükerman 1996:145). Evde göğe en<br />

yakın bölüm olan tavan adeta göğün kutsallığını sembolize<br />

eder biçimde süslenmiş, alttaki yağız yeri temsil eden<br />

döşeme ise yalın kalarak kutsalı kutsal olmayan alandan<br />

ayırmıştır.<br />

Göçer evli dönemin bir diğer uzantısı olarak Türk evi,<br />

sade ve kolayca yerleştirilebilir, taşınabilir bir durumda<br />

olmuştur. Ancak, bu sadelik içinde evlerin ferah ve geniş<br />

olması, oturulan minder ve koltukların rahatlığı aranan<br />

özelliktir. Odanın yirmi dört saat içinde değişik amaçlara<br />

göre yeniden düzenlenmesi bu özelliği beraberinde getirmiştir.<br />

Yapılacak tüm değişik işler için oda içine yalnızca<br />

yapılacak işle ilgili nesneler getirilir ve yerleştirilir. İşi biten<br />

nesneler kaldırılarak yerine yenisi getirilir. Söz konusu bu<br />

yalın düzenin gerçekleştirilebilmesi ise ancak böylesi bir<br />

iç düzenle mümkün olmuştur (Küçükerman 1996:147).<br />

Günümüzde de bu düzenin sürdürüldüğü görülmektedir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!