23.11.2017 Views

ortakmiras_23112017

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ateşin sonsuza dek yansın!” (Verbitskiy 1893: 82’den<br />

Lvova vd. 1. 2013: 164)<br />

Sibirya Türkleri arasında yaygın olarak yaşayan inanışa<br />

göre yeni evlenen çiftler, evlerinin ocağında kuttören ateşi<br />

yakmazlarsa evlilikleri Tanrı katında kabul edilmemektedir.<br />

Boşanan çiftlerin ise evlerindeki ateşi söndürmemeleri<br />

halinde boşanmanın tam anlamıyla gerçekleşmeyeceği<br />

(Dilek 2007: 33-34) inancı, aile ocağında yakılan ateşin<br />

adeta nikâh akdi anlamı taşıdığını göstermektedir.<br />

Alandan yaptığımız araştırmalar göstermiştir ki Saha düğünlerinde<br />

ocak ile ilgili oldukça arkaik izler bulunmaktadır.<br />

Örneğin, erkek tarafı gelini almaya geldiklerinde<br />

hemen evin damına çıkmakta, evin ocağını, bacadan yakmaya<br />

çalışmaktadır. Diğer taraftan gelinin ailesi de ocağı<br />

içeriden yakmaya çalışmaktadır. Her ne kadar kimin ocağı<br />

daha çabuk yakacağı hususunda bir yarış var gibi görünse<br />

de iki taraf birbirine karşı çok nezaketlidir ve yarışı kazanmaya<br />

çalışmazlar. Gelin, koca evine geldiğinde ise önce<br />

atını evin önündeki at kazığı/sergeye bağlamakta sonra<br />

da baba evinde kendi eliyle pişirip getirdiği ikram/yağlı<br />

çöreği ocağa sunmaktadır. Bu arada damadın annesi tarafından<br />

gelinin alnına ocaktan alınan is sürülmekte; fakat<br />

buna rağmen üç yıl boyunca gelin, bu ocağa yabancı kabul<br />

edilmektedir. Bu süre zarfında gelin saçlarını, bileklerini,<br />

ayaklarını ve yüzünü bile ocağa göstermemekte; “annah” 15<br />

• 15 Bu terim Anadolu’da hayret ifadesi olarak kullanılmaktadır.<br />

adı verilen peçeli bir şekilde evde durmaktadır. Gelin ancak<br />

ilk çocuğunu doğurduktan sonra ve o da sadece yüzünü<br />

açabilmektedir. 16 Türk dünyasında Saha Sire’deki kadar<br />

hassasiyet kalmamış olmakla birlikte aşağıda belirtileceği<br />

üzere bazı ritüeller devam ettirilmektedir.<br />

Kırcı’nın Ordu-Perşembe-Babalı köyünden naklettiği<br />

kuttören de oldukça arkaik izler barındırmaktadır. Buna<br />

göre kız evinden iki kişi, ellerinde tuttukları değneğin<br />

ucundaki bohçaya gelinin ayağını bastırırlar. Sonra da ellerindekiyle<br />

birlikte, gelin baba evinden çıkarken ve oğlan<br />

evine girerken ocağın etrafında üç defa yere sert basarak<br />

dönerler. Benzer anlamda bir ayrıntı da Trabzon-Beşikdüzü-Türkeli<br />

köyünden nakledilmiştir. Buna göre gelin,<br />

oğlan evine girerken bir kişi, ocağın külünü, sönmemesi<br />

ve devamlı tütmesi dileğiyle karıştırmaktadır (Kırcı 1998:<br />

445).<br />

Yeni evlilerin ocakla ilgili uyguladıkları daha pek çok kuttören<br />

vardır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:<br />

Çuvaş gelinin baba ocağından aldığı külü ve bir parça<br />

ateşi yeni evine getirmesi; ateşin çeyiz olarak algılanması,<br />

gelinin yeni evindeki en önemli görevinin ocağı devam<br />

ettirmek olduğu anlayışı, yeni evlilere şans getirmesi için<br />

ocağa tereyağı saçılması, sarı başlı ak kuzu kurban edilmesi<br />

(Holmberg 1927: 453’ten Kırcı: 1998: 401); çeyize<br />

• 16 K.K.: N. P. Romanoviç, 60 yaşında, Saha Sire-Kangalas-Nömügü<br />

köyünde 26.06 2015’te derlenmiştir.<br />

239<br />

Ateş ve Ocak

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!