Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Emir Timur (Özbekistan)<br />
232<br />
Ortak Miras<br />
anlamı unutulmuş olsa da yaşatılmaya devam eden bu<br />
kuttörenlerde Tanrı ile iletişim kurmak, kut sağlamak ve<br />
ailede soyun devamlılığını sağlamak amaçlanmıştır. Geçiş<br />
dönemlerinde, dünyanın ve ilk insanın da yaratılış günü<br />
kabul edilen yeni gün/nevruzda ateş ve ocakla ilgili ritüeller<br />
yoğunluk kazanmaktadır. Kriz anlarında ise genellikle<br />
kadınlar ve kamlar tarafından yapılan bazı ritüellerde, ateş<br />
ve ocak işlevini yerine getirmektedir. Hayat şartlarının<br />
değişmesine paralel olarak ocak kültürünün zayıflamasına<br />
rağmen terimin canlı bir şekilde yaşıyor olması, Türk kültüründeki<br />
derin izlerinin göstergesidir.<br />
Türk dünyasında ateşi bulan ilk ata ya da ateşi veren Tanrı<br />
ile ilgili pek çok mit kaydedilmiştir. 4 Türk kültüründe<br />
ocağın koruyucu iyeleri ile ilgili çalışmalar da bulunmaktadır.<br />
5 İnsanlar gibi komşuluk ilişkileri sürdüren, birbirlerini<br />
ziyarete giden, evdekilerin kendilerine davranışlarını<br />
eleştirip zarar vermesinden korkulan bu iyelere saygı gösterilmektedir.<br />
Türk kültüründe ilk ocak ile ilgili mitler, ilk ailenin kuruluşu<br />
bağlamında gelişmiştir. Anohin tarafından Altaylardan<br />
derlenen bir mitte Tanrı Ülgen’in ilk ocağı dikerek<br />
ve yakarak verdiği, bir tazim duasında şöyle nakledilmek-<br />
• 4 Örn. Satı Kumartaşlıoğlu, Türk Kültüründe Ateş ve Ocak Kültü,<br />
Balıkesir Ün. Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi,<br />
Balıkesir 2012; Emel Esin Türk Kozmolojisi, İstanbul: 1979; İbrahim Dilek,<br />
Sibirya Türklerinde Ateşle ilgili İnançlar, Törenler ve Bazı Efsaneler, BİLİG,<br />
Güz 2007, sayı:43, s.33-54 vs.<br />
• 5 Bkz. Kumartaşlıoğlu age; Dilek age.<br />
tedir:<br />
“Üç ateşini yakıp veren!<br />
Üç ocağını dikip veren!<br />
Atam Ülgen!”(Ögel 2002 II: 513 )<br />
“Üç duvarlı ocak”, “üç taşlı ocak”, çok eski bir ocak türüdür<br />
ve “Tanrı Ülgen ocağın üç ayağını dikerek, birleştirerek,<br />
yakarak ilk insanlara vermiştir.” (Ögel 2002 II: 513-514)<br />
Tanrı’nın ateşi, baba ocağından getirerek yakan güveye,<br />
ocağı da geline verdiği Türk dünyasında genel kabuldür. 6 .<br />
Yeni evliler ile ilgili “üç ocak” adı verilen, çok eski Türk<br />
geleneğine göre “tam yuvarlak, top şeklinde, topraktan yapılmış,<br />
içleri oyulmuş üç kap, fırının altına yerleştirilmektedir.<br />
Bu üç yuvarlak kaba, “ocak” adı verilmektedir. Her<br />
kabın içine, kırmızı ve beyaz kurdelelerle süslenmiş bir<br />
söğüt dalı ile tereyağı konmaktadır. Bu üç kap veya ocak,<br />
yalnızca evlenme ve kurban törenlerinde kullanılmakta,<br />
diğer zamanlarda sobanın arkasında durmaktadır. Bunlar,<br />
“üç taşlı” en eski ocakların bir sembolü ve hatırası olarak<br />
(Dırenkova 1927’den Ögel 2002 II: 513) yaşatılmaktadır.<br />
Türkiye’de kına/gelin okşama türkülerinde benzer mitolojik<br />
izler yaşatılmaktadır:<br />
“Çattılar üçler/çatma taşını.<br />
• 6 Bazı derlemelerde tersi de söylenmektedir. Zıtlıkların olması mitik<br />
tasavvurun katmanlarının göstergesidir.