Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
S a y f a | 109<br />
Birazdan önüne çorbası da, daha başka istemediği çeşit çeşit yemekler de konmuştu. Giderken<br />
de bir bohçanın içine istediği kadar yiyecek vereceklerini söylemişlerdi mutfaktaki aşçılar ve<br />
hizmetçiler. Kör istemişti bir göz, Allah vermişti iki göz. Karnını doyurdu güzelce.<br />
Sonra kendisi için hazırlanan bohçayı ve kırık tahta tasını eline alıp, kalkarak ağır aksak<br />
adımlarla yine dışarıya çıktı. Ama bu kez dümdüz gideceği yerde sağa saptı yanlışlıkla. Yaşlılığın<br />
da etkisiyle yolunu temelli kaybedip, birkaç yanlış yere daha döndü ve alınyazısı bu yaşında da<br />
kendisini yönlendirerek bir seçim yapmak mecburiyetiyle baş başa bıraktı onu. Karşısında<br />
cümbüş hâlinde akıp giden salondaki hayatı, ağır kalçalarını sallayarak o hayattan daha hızlı<br />
oynayan rakkaseleri gördü. Damarlarındaki kan çekildi, beynine yürüdü. Dışarıda ölmeye yüz<br />
tutmuş fukaralar İmir’in iti gibi titrerken 207(*) soğuktan, onlar burada âlem yapıyorlardı. Oysa<br />
sanıyorlardı ki, kendilerini, zavallı halkı düşünen yöneticileri var ama onlar buralarda neler<br />
ediyorlardı. Gerçi bilenler zaten biliyorlardı olup biteni, dönen dolapları ama onun gibi<br />
garibanlar ihtimal vermezlerdi böyle birşeye. Tercihini yapacaktı; ya çıkıp gidecekti buradan,<br />
“elimden ne gelir” diyerek. Ya da tepkisini koyacaktı. Belki bu yaşından sonra zindanlara<br />
atılacaktı ya da kellesinden olacaktı ama alımını almıştı bu Dünya’dan, göreceğini görmüştü;<br />
yitireceği birşey de yoktu. Bu yaşından sonra başkaldıracaktı. Bunca sene kimseye sesini<br />
çıkarmamıştı ne çocukluğunda anasına atasına, ne gençliğinde kocasına, ne kaynanasına<br />
kaynatasına. Ama şimdi yapacaktı. Kararını verdi.<br />
Salona daldı, yürümeye başladı. Titreyen başı dimdikti, kendisine aval aval bakarak dans<br />
etmeye devam eden rakkaselerin yanından geçti. Müzik devam ediyordu. Az sonra masadakiler<br />
de farkettiler kadını, kendilerine doğru yaklaşan bu ak saçlı ihtiyarı izliyorlardı. Kadın masanın<br />
ortasında oturan ve hepsinin başı olduğunu tahmin ettiği han’a doğru yürüdü, göz göze geldiler.<br />
Birbirlerinin gözbebeklerinin derinliklerine bakarak oradan ruhlarını görüyorlardı sanki. Masaya<br />
vardıktan sonra öne doğru uzanarak elindeki çatlak tahta tası adamın önüne sertçe bıraktı.<br />
Sonra da tek kelime etmeden arkasını dönüp yavaşça yürüyerek orayı terk etti. Kadını<br />
yakalamak üzere harekete geçmeye hazırlanan askerleri eliyle işaret ederek durdurdu Salar<br />
Han. Tahta çanağa bakıyordu. İşaret ederek müziği susturduğunda rakkaseler de oynamayı<br />
kestiler. Hayatının ilk isyanını gerçekleştiren bir kadından hayatının ilk ibretini alıyordu. İçerideki<br />
ışıltılı devinim birden sona erdi ama artık onun zihninde birşeyler kımıldanıp harekete geçmeye<br />
başlıyordu. Sımsıcak kaynayan ortam buz kesmişti. Salar Han da ateş basan vücudundan buz gibi<br />
terler akıtıyordu.<br />
Ayağa kalktı; çalgıcılarla, dansözlere işaret ederek dışarı çıkmalarını istedi. Müzisyenler<br />
çabuk çabuk ellerindeki, kucaklarındaki müzik aletlerini toplayıp kollarının altına koyarak,<br />
sırtlarına asarak ayağa kalkar, rakkaseler kapıya doğru yürürken birden aklına birşey<br />
gelmişçesine;<br />
– Durun! diye bağırdı Han. Hepsi kendine doğru döndükten sonra;<br />
207 (*) İmir’in (veya Emir’in) iti gibi titremek: Fukaralıktan ve çaresizlikten soğukta kalıp üşümek.<br />
D e n i z K a r a k u r t<br />
<strong>ELMA</strong>