17.09.2014 Views

ELMA DENİZ KARAKURT

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

S a y f a | 166<br />

kendisini biraz daha güvene almıştı. Ama hayvan peşini bırakmıyordu, o da çıktıkça çıkıyordu<br />

yukarıya. Bir ara durakladı, aşağılara ve çevreye baktı. Tüm dünya küçücüktü.<br />

Kuş aniden saldırıya geçerek dalların arasında bulduğu bir boşluktan kendisine doğru<br />

atılınca dengesini kaybeden delikanlı, hayvanın kanatlarını tutmak zorunda kaldı. O anda olanlar<br />

oldu ve kanatlarını kullanamayan hayvanın da dengesi bozulup, ağacın dallarından ayakları<br />

kaydı. Sağa sola çarparak düşmeye başladılar. Ardından Batur’un, kuşun üzerinden sıyrılan elleri<br />

havada kalıverdi. Bir anda kendisini boşlukta buldu. Kulağında, analarına tiz çığlıklar atarak, belki<br />

de birşeyler anlatmaya çalışan yavruların sesleri çınlıyordu.<br />

Son anda, kızıla çalan konur 294 renkli hayvanın ayaklarına tutundu ve boşluğun içinde<br />

dönerek attıkları bir iki takladan sonra kuş havada süzülmeye başladı. Aşağıdaki dağların ve<br />

tepelerin bazılarının üzerinden geçtiler. Bu kızıl kuş kanat çırparak yükselmeye çalışıyordu ama<br />

başaramıyordu, ayaklarındaki kendisini aşağıya çeken ağırlığın ve ondan kurtulmaya<br />

çalışmasının da etkisiyle yönünü düzeltemiyor, sağa sola dönerek rastgele gidiyordu. Ve yine bu<br />

ağırlık gücünü keserek kendisine, yere doğru bir baskı yapıyordu. Dağların bir kısmı altlarında<br />

kalmıştı ama bazıları hâlâ çok yüksekti ve böyle giderlerse bir yalçın kayaya çarpıp<br />

parçalanacaklardı. Fakat hayvan içgüdüsel olarak veya çevreyi çok iyi bildiği için bu dağlık alanın<br />

iç kısmındaki başka bir boşluğa yöneldi. Hiç de kısa olmayan bir mesafeyi geçmiştiler böyle<br />

uçarak. Sonra döne döne, süzülerek indiler. Batur yere birkaç arşın mesafe kala hayvanın<br />

ayaklarını bıraktı. Düşüşünün ve hızın etkisiyle yerde birkaç takla atarak yuvarlandı. Kuşsa biraz<br />

ilerisine düzlüğe kondu, iri pençeleriyle birkaç adım atıp durdu. Aralarındaki uzaklık çok fazla<br />

değildi ve Batur’a öyle geliyordu ki yeni bir dövüşe başlayacaklardı. Ve bu kez silahsız,<br />

savunmasızdı açık bir alanda. Üstelik bacağı da yaralıydı. Karşısındaki bu, tarihin derinliklerinden<br />

çıkıp gelmiş hayvanın ise doğal silahları vardı. Artık yapacak birşey kalmamıştı. Kuş kendisine<br />

bakıyordu. Birkaç kez silkelendi, yere kıpkızıl birkaç tüy döküldü. Batur’a doğru biraz yaklaştı<br />

sıçrayarak ve yürüyerek. Birbirlerini öylece gözlüyorlardı. Genç adam artık kendinden ve<br />

herşeyden vazgeçmiş olarak bu işin bitmesini bekliyordu.<br />

Kuş yanına yaklaştı. Sonra ıslak ve sıcak diliyle bacağındaki yarayı bir iki kere yaladı. Bu<br />

belki de kendisinin anlayamadığı ama onların gayet net olarak kurdukları iletişim sonucu,<br />

yavruların çığlıklarıyla analarına verdikleri mesajdan kaynaklanıyordu. Bu sevgi gösterisi de<br />

olasılıkla kendisine verdiği zarardan dolayı bir özür dileme niteliğindeydi. Hayvan kanatlarını<br />

çırparken Batur’un yüzüne esintisi vurdu. O da, başının üzerinden uçup giderken kuşun<br />

arkasından bakakaldı.<br />

Şimdi bu dağların arasında sıkışıp kalmıştı. Öylece oturup, biraz kendisini toparladıktan<br />

sonra zaten boğuşma esnasında parçalanmış olan elbiselerinden yırttığı parçalarla bacağını<br />

sardı. Ayağa kalkarak etrafı incelemeye başladı. Bu hayatta kim bilir başına daha neler gelecekti.<br />

Veya bu kez burada sonu gelecekti. Kuşun biraz önce durduğu yere gitti. Yere iri parlak tüyleri<br />

dökülmüştü, onlardan en sağlam görünen iki tanesini alıp çantasına koydu. Olur ya, buradan<br />

294 Konur: Kahverengi.<br />

D e n i z K a r a k u r t<br />

<strong>ELMA</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!