You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
S a y f a | 157<br />
Batur Han, kağana döndü;<br />
– Şu durumda sizden başka bir istekte bulunmak durumundayım ama kızınızı da mutlaka<br />
sevdiği adamla evlendirin. Sizin burada sadakat gerçekten değerli birşey gördüğüm kadarıyla,<br />
dedi.<br />
Bunu söylerken ağabeylerinin yaptıkları aklına gelmişti. Kağan;<br />
– Gücümün yettiği ne istersen, dedi.<br />
– Su, diye yanıtladı genç adam.<br />
Kimse birşey anlamadı, orada bulunan herkes birbirine baktı. Aslında basit bir sözcüktü<br />
ama insan bazen basit şeylerle karşılaştığında, o kadar basit olamayacağını düşünüp<br />
karmaşıklaştırmaya çalışırdı. Vezir söze girerek;<br />
– Ne istediğini tekrar söyler misin? diyerek siyasi bir teyit yolu denedi bu anlamadıkları<br />
istek karşısında.<br />
– Su, dedi tekrar; “Su istiyorum.”<br />
Kağan bu kez anladığını düşündü;<br />
– Suyumuzu, ırmağımızı mı istiyorsun? Gerçekten zeki bir insansın çünkü buradaki en<br />
değerli şeydir. Ona da kabul, kurtardığın şey senindir, diye sürdürdü.<br />
Batur Han güldü;<br />
– Hayır dedi. “Su istiyorum, ırmağı değil. Susuzluktan ölüyorum şu an. İçmek için biraz su<br />
yalnızca…”<br />
Vezir o şaşkınlığın içinde hemen işaret etti, bir kişi su getirmek için fırladı. Kağan’da<br />
afallamış olarak;<br />
– Hepsi bu mu? diye sordu<br />
– Evet diye yanıtladı delikanlı; “Hepsi bu.”<br />
Suyun gelmesini beklerken, o sessizliğin içerisinde Batur’un gözleri karşı duvarda asılı<br />
büyükçe bir tabloya takıldı. Bir dağın üzerinden aşağıdaki akarsu ve ilerideki orman görünüyor;<br />
bir yılan gibi kıvrılarak ilerleyen nehir, içine kızıl bakır katılmış altın bir kolye gibi parlıyordu<br />
yanan gün ışığında.<br />
D e n i z K a r a k u r t<br />
<strong>ELMA</strong>