17.09.2014 Views

ELMA DENİZ KARAKURT

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

S a y f a | 20<br />

– Hah, dedi uzun yüzlü bir albay; “Eminim kainatın sırlarını çözmüşsündür.”<br />

Targun’un bile hoşuna giden bu nükteye hep birlikte gülüştüler. Sesler yeniden kesilince<br />

hekimbaşı Targun devam etti, kitapta gördüğü o sayfayı anlatmaya başladı. Herkes dikkatle onu<br />

dinliyor, o da dün okuduğu o sayfayı, gördüğü resimleri bütün ayrıntılarıyla anlatıyordu<br />

çevresindekilere. İleride birkaç hizmetli birşeyler taşıyor, onların biraz ötesindeyse iki tane asker<br />

yularından tutmuş oldukları ikişer tane atı ortadaki büyük alana doğru götürüyorlardı. Dış<br />

kapının ağzında ise askerlerin nöbet değişimleri vardı, küçük bir törenle gerçekleştiriyorlardı<br />

bunu. Yakınlarındaysa saray bahçıvanı gülleri buduyor, ortama keskin bir gül kokusu yayılıyordu.<br />

Başında kirli koyu mavi, kenarlıksız bir şapka olan bahçıvan elindeki işi bırakarak yavaşça<br />

doğrulup dikkat kesildi, gözleri faltaşı gibi açılmıştı.<br />

***<br />

Akşamüzeri hekimbaşı odasında yalnız başına oturmuş yine elindeki kâğıtları<br />

karıştırıyordu; kafası o kitapta takılıydı. Olanaksız birşey olduğu için aklından çıkarmaya çalışıyor<br />

ama tekrar dönüp dolaşıp yine ona varıyordu. Pencereler açık olduğu için içeriye giren hafif bir<br />

esintiden dolayı perde, duvarın bir ucundan öteki ucuna dalgalanarak, uç kısımları yukarı doğru<br />

inip çıkarak, bazen de dışarıya doğru kaçmaya çalışarak kımıldayıp duruyordu. Dışarıdan vuran<br />

ay ışığının önünde dalgalanan perde ışık ve gölge oyunları oluşturuyordu sanki. Gözleri bu<br />

doğaçlama oyuna takıldı, biraz onu izledi. Perdenin üzerindeki desenler bazen bir insan yüzünü,<br />

bazen bir deveyi, gâh bir ejderhayı, gâh bir kuşu andırıyordu. Sonra bir kaplumbağa gördü,<br />

ardından da bir yaban domuzu. Çocukluğunda da böylesi şekiller çıkardı perdelerden ama hep<br />

ürkütücü, korkunç şeyler olurdu gördükleri; devler, iskeletler, ölüler, canavarlar, cinler…<br />

Yorganın altına saklanırdı, perdenin arkasından çıkıp gelecek ölümcül bir ruhun kendisini<br />

boğmasından veya içindeki yaşamı söküp almasından korkarak. O sırada kapı çalındı;<br />

– Gel, dedi Targun.<br />

Kapı usulca açıldı. Gelen bahçıvandı, tüm gövdesini hafifçe öne eğerek kafasını içeriye<br />

doğru uzatır gibi oldu;<br />

– Müsaade var mı? diye sordu çekinerek.<br />

– Tabi ki, buyur gel Sungur efendi, diye yanıtladı hekimbaşı.<br />

Başlığını iki eliyle önde tutan Bahçıvan içeri girdi. Targun yapaylığı belli olan bir<br />

kızgınlıkla;<br />

– Otur şuraya, ne çekiniyorsun? diyerek bir iskemleyi gösterdi.<br />

D e n i z K a r a k u r t<br />

<strong>ELMA</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!