17.09.2014 Views

ELMA DENİZ KARAKURT

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

S a y f a | 91<br />

– Önce buradan çıkalım, sonra anlatırsınız burada neler olup bittiğini dedi Batur. “Alacak<br />

birşeyiniz varsa çabucak alın,” diye devam etti.<br />

Genç kız sadece burada kaldığı süre boyunca nakış nakış işlediği ve artık odanın yarısını<br />

doldurmuş olan gergeflerden bazılarını, seçtiği en iyilerini aldı. Daha da başka birşey yoktu<br />

almak istediği. Odadan dışarıya çıktılar, ayrılırlarken kız bir an duraksadı. Batur kızın gözlerinin<br />

içine baktı, onu anlıyordu; kolundan tutup usulca çekerken;<br />

– Gel, korkma, dedi alçak bir sesle.<br />

Büyük salon tüm ıssızlığıyla karşılarındaydı, genç kız bunca zamandır buraya bile ilk kez<br />

çıkıyordu. Kafasında bir hayal belirdi, buraya yıllar önce geldiği günü hatırladı. Titriyordu.<br />

Nedimeler de birbirlerinin kollarına girmişler, vahşi hayvanların karşısına bırakılan korumasız<br />

avlar gibiydiler. Ya da öyle davranıyorlardı farkında olmadan. Sanki bir saldırıya<br />

uğrayacaklarmışçasına tedirgindiler, önlerindeki hanımlarının arkasına sığınarak ilerliyorlardı.<br />

O sırada bir böğürme sesi duyuldu, tıpkı boğazlanan develerin çıkardıkları homurtuya<br />

benziyordu ve Batur bu sesi tanıyordu. Kızlar onun arkasına saklanmaya çalışıyorlardı. O ise<br />

sesin nereden geldiğini anlamaya uğraşıyordu sağa sola bakınarak. Odadaki ışık azalmıştı ve<br />

içeriye kımıldayan gölgeler vuruyordu, tıpkı bir çocuğun mum ışığının karşısında eliyle oluşturup<br />

duvara yansıttığı şekiller gibi. Homurtu artarken anladı; ses yukarıdan, tavandaki bacaya<br />

benzeyen uzun boşluktan geliyordu. Ve yaklaşıyordu. Kızlara tekrar odalarına girmelerini ve ne<br />

olursa olsun, kendisi onları çağırana kadar dışarıya çıkmamalarını söyledi. Onlar da tereddüt<br />

içinde ama mecburen denileni yaptılar. Biraz önce korkarak çıktıkları odaya geri dönmek<br />

istemiyorlardı artık, geriye dönmek değil ileriye gitmek istiyorlardı. O anda gerçekten iliklerine<br />

kadar anladılar ki, o oda artık onlara ait değildi, kendileri de oraya ait değildiler. Ömürlerinin<br />

geri kalanını geçirecekleri yer burası değildi.<br />

Kızlar kapıyı kapatırken, Batur da kılıcını çekiyordu.<br />

***<br />

Kapı gıcırdadı. Nedimeler istem dışı olarak Sevcen’in arkasına saklandılar ama kapı<br />

tamamen açıldığında derin bir rahatlama duyarak, tuttukları nefesi bıraktılar. Karşılarındaki<br />

Batur’du; üzeri kana bulanmıştı ve sol kolunda bir yara görünüyordu, elindeki kılıcı da<br />

kıpkırmızıydı. Neredeyse iki üç saat kadar süren mücâdele bitmişti en sonunda. Kızlar o süre<br />

boyunca dışarıdan, yüreklerini ağızlarına getiren, kulakları sağır edercesine güçlü böğürtüler,<br />

bağırışlar duymuşlardı. Ama nihayet bitmişti.<br />

Sevcen hemen sevgilisinin yanına koştu;<br />

– Yaralı mısın? dedi; “Birşeyin var mı?”<br />

D e n i z K a r a k u r t<br />

<strong>ELMA</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!