17.09.2014 Views

ELMA DENİZ KARAKURT

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

S a y f a | 85<br />

Bir süre sonra ağabeyinin dediği gibi her yer ısınmaya başladı. Sıcaklık arttıkça artıyor ve<br />

de gerçekten de dayanılmazlaşıyordu. Önce ağzını sımsıkı yumup dudaklarını birbirine bastırdı,<br />

sonra dişleriyle dudaklarını ısırdı. Ancak bir yerde artık kendisini tutamayarak bağırdı fakat<br />

ağabeyleri ya kendisini duymuyor, anlamıyorlar ya da inerken üstüne basarak tembihlediği<br />

üzere isteğini yerine getiriyorlar ve sarkıtmaya devam ediyorlardı. O ise yanıyor, artık Tuğrul’un<br />

haklı olduğunu düşünüyor, ağabeyini dinlemediğine pişman oluyordu. “Güvercinler burayı nasıl<br />

geçiyorlar acaba?” diye düşündü içinden ama onların kanatları vardı, kendileri gibi duvarlara<br />

sürtünerek inmiyorlardı. Sonra ısı düşmeye başladı. Ara sıra bir yere tutunup dinleniyordu. Hava<br />

da gittikçe ağırlaşmaya başlamıştı, nefes almakta güçlük çekiyordu. İnmekle bitmiyordu bu kör<br />

çukur. Birden durdu, ip daha aşağıya inmiyordu; belli ki ulaşabildiği son sınıra varmıştı, orada<br />

öylece kalakaldı. İyi ama nereye gidiyordu o daha evvel gördükleri kuşlar? Karanlıkta hiçbirşey<br />

göremiyordu ki… Yukarılarda birkaç kanat çırpması ve kuşların üveyişini 166 duymuştu ama sonra<br />

yitip gitmişti o sesler de. Kararsızlık içinde bocalayıp duruyor, ne yapması gerektiğini<br />

bilemiyordu. Kardeşleri kendisini yukarıya çekebilirdi ama o takdirde hiçbir sonuç elde<br />

edemeden geri dönmek zorunda kalırlardı. Soluklandıktan sonra kendi kendine; “Gücümün<br />

yettiği yere kadar,“ dedi. Sonra belindeki ipi çözdü, artık yeryüzüyle hiçbir bağlantısı olmadan<br />

iniyordu. İnmeye başladıkça içerisi soğudu. Üşümeye başlamıştı şimdide, buz gibi soğuk bir hava<br />

akıntısı uçurumun oluşturduğu derin kanalın içerisinden akarak vücuduna çarpıyordu. İliklerine<br />

kadar üşüyor, titriyordu, böyle giderse burada buyacaktı 167 . Mesafe de o indikçe uzuyordu<br />

sanki, hiçbir yere varamıyordu. Bir yerde durdu, artık bir tercih yapacaktı; ya daha aşağıya<br />

inecek ya da tekrar yukarıya dönecekti. Bu karanlığın dibine ne kadar bir sürede ineceğini, hatta<br />

inip inemeyeceğini, başarsa bile neyle karşılaşacağını bilmiyordu. Burada başına birşey gelse<br />

yapılabilecek hiçbirşey yoktu, yardımına kimse gelemezdi, yapayalnızdı. Üstelik artık gücü<br />

tükenmişti, terliyordu. Elleri de yaralanmış, kan içinde kalmıştı. Deli gibi tırmanmaya başladı<br />

yukarıya, yapabileceği bu kadardı işte, vazgeçip geri dönüyordu. Gücü ve yeteneği ancak bu<br />

kadarına yetmişti ama ipe ulaşmaya yetebilecek miydi bilmiyordu. Soğuktan tüm vücudunu<br />

kımıldatmakta güçlük çekiyordu; el ve ayak parmaklarıyla, dudakları, burnu ve kulakları<br />

uyuşmaya başlamıştı bile çoktan. Orada biraz daha kalsaydı kendisi için çok tehlikeli olacaktı. İpi<br />

tuttuğunda başarabildiğine kendisi de şaşırdı. Urganı beline bağladı, birkaç kez salladı. Az sonra<br />

kendisini yukarıya çekmeye başladılar; o da yine tutunarak, çıkıntılara basarak yukarıdakilerin<br />

yükünü hafifletmeye çalışıyordu.<br />

Sonra birden sağ tarafında belli belirsiz bir ışık gördü sanki. Gözlerinin ve beyninin bir<br />

oyunu muydu bu ona? Düş görüyordu herhalde. Farkında bile olmadan urganı yeniden salladı,<br />

bir iki arşın yükseldikten sonra, durdu. Çıkıntılardan destek alarak ışığa doğru yaklaştı, az önce<br />

aşağıya doğru inerken fark edememişti demek ki. Uçurumun yüzeyinden içeriye giren bir tünel<br />

vardı. Tutunarak tünelin girişine çekti kendisini, yüzüne temiz bir hava vurdu. Artık daha rahat<br />

nefes alıyordu. Ve ışık… İlerde güçlü bir ışık vardı. Sürünerek ilerlemeye başladı. Uzun bir süre<br />

süründü, yaklaştıkça ışık ve temiz hava artıyordu. Tünelin sonuna vardığında şaşkınlıktan küçük<br />

dilini yutacaktı neredeyse, yüzüstü uzanarak ve hayranlıkla içeriyi izleyerek bir süre dinlendi;<br />

166 Üvemek: Karından ses çıkarmak.<br />

167 Buymak: Donmak.<br />

D e n i z K a r a k u r t<br />

<strong>ELMA</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!