You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
S a y f a | 104<br />
En sonunda bunların sabahki gençler olduğunu anlayarak, debelenmekten vazgeçtiler. Belli ki<br />
onların da gönlü vardı. Delikanlılar, elerini korkarak ve yavaş yavaş ağızlarından çektiler. Söze<br />
küçük kardeş girdi hemen;<br />
– Eğer gönlünüz varsa bizimle gelin yoksa kusurumuza bakmayın ama sesinizi de<br />
çıkarmayın, dedi; çabuk çabuk ve telaşla.<br />
Aslında gönüllülük kısmını çok da umursamayan ağabeyi şaşkınlıkla baktı yüzüne ama hiç<br />
sesini çıkarmadı yine de. Zaten kızlar gönülsüz olsalar şimdiye kadar çoktan zılgıtı basmış<br />
olurlardı. Kızların ikisi de olur anlamında kafalarını salladılar, bu kadar kolaydı işte. Büyük<br />
kardeş;<br />
– Biz dışarıda bekliyoruz, çabucak hazırlanın ama en ufak bir ses bile çıkarmayın, dedi.<br />
Sonra ikisi de dışarıya çıkarak beklemeye başladılar, biraz sonra ikizler hazırlanmış olarak<br />
yanlarındaydılar. Yavuklularının ellerinden tutarak karanlığın içinde yılan gibi aktılar. Gerçi acemi<br />
olan kızlar biraz hızlarını kesiyor ve sessiz olmayı çok iyi beceremiyorlardı ama yine de<br />
delikanlılara ayak uyduruyorlardı bir biçimde.<br />
Ağaları 185 , atların başında keşik bekleyen iki adamı enselerine sert bir değnekle vurarak<br />
bayıltmış; ellerini, ayaklarını ve ağızlarını bağlayarak etkisiz hâle getirmişlerdi. Yılların tecrübesi<br />
vardı ne de olsa. Atların üzerlerine binmiş kendilerini bekliyorlardı. İçlerinden bir tanesi,<br />
yanlarında kızlarla gelen kardeşlerine;<br />
– Çabuk olun! Atlara binin hemen, dedi fısıldarcasına.<br />
Atlar aralarındaki yabancılardan dolayı tedirgin olmaya başlamışlardı ve<br />
huysuzlanıyorlardı. İki kardeş terkilerine 186 sevgililerini de alarak birer ata bindiler. Hayvanlarda<br />
eyer olmadığı için kaba etleri biraz ağrıyacaktı ama yapacak birşey yoktu. Şimdiye kadar herşey<br />
yolunda gitmişti, ama işin zor kısmı daha yeni başlıyordu. Kardeşlerden birisi çitleri açıp atları,<br />
eliyle yağrınlarına 187 vurarak harekete geçirip dışarıya çıkarmaya başladı. Herbiriyle gürültü<br />
olmasın diye tek tek uğraşıyordu, hepsi bittikten sonra kendiside atlanacaktı. Bütün atlar<br />
dışarıya çıktıktan sonra, arkalarından onlarda çıktılar. Sonra hayvanları sürmeye başladılar.<br />
Yavaş ilerliyorlardı ki, olabildiğince kimseye farkettirmeden uzaklaşabilsinler. Ama bir müddet<br />
gittikten sonra bir bağırtı duyuldu. Bu, obada bir çeşit kolluk görevi yaparak devriye atan bir<br />
nöbetçinin sesiydi. Arkalarından gitgide yükselen sesler arasında bile hâlâ onu duyabiliyorlardı;<br />
– Yılkıyı 188 kaçırıyorlar, diye bağırıyordu.<br />
185 Ağa: Ağabey anlamında.<br />
186 Terki: Eyerin arka tarafı.<br />
187 Yağrın: Kürek kemiği, omuz arkası.<br />
188 Yılkı: At sürüsü.<br />
D e n i z K a r a k u r t<br />
<strong>ELMA</strong>