17.09.2014 Views

ELMA DENİZ KARAKURT

Elma - Apple Roman - Novel

Elma - Apple
Roman - Novel

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

S a y f a | 107<br />

A. Tas<br />

Geniş bir salonun ortasında yarı çıplak rakkaseler dans ederken, kasnaklara gerilmiş<br />

derilerden yayılarak her yanı dolduran sesler ve birbirine çarpan metal şıngırtıları ortama şehvet<br />

yayıyor; tefler ve ziller çalınıyordu. Süratle ve dönerek oynayan kadınlar herkesin yüreklerini<br />

ayağa kaldırıyordu. Kıvrımlı, genç bedenleri salınarak, kıvranarak, başlarını geriye atarak ve<br />

ritimle tüm uzuvlarıyla birlikte deviniyor, ortamdaki iç yakıcı, kösnül 196 gerilimi doruğa<br />

ulaştırıyorlardı. Kalçaları sağa sola giderken göbekleri daireler çiziyor, göğüsleri ise ileri geri<br />

oynuyordu. Bütün bu, insanın kanını kaynatan hareketler birbirleriyle müthiş bir uyumla iç içe<br />

geçerek sergileniyordu. İzleyenlerinse akılları başlarından çıkıp bambaşka yerlere gidiyorlardı.<br />

Tüm salon tutuşmuş yanıyordu sanki. Masalara yerleştirilmiş olan beyaz, kırmızı, pembe ve ala<br />

renkli zambakların geriye doğru kıvrılan ince yapraklarının ortasından yayılan kokular, oynayan<br />

rakkaselerin ter kokularına ve masalardaki içkilerin kokularına karışarak her yana dağılıyordu.<br />

Bor 197 ve arak 198 su gibi akıyor, esriyen 199 adamlar oturdukları masanın başından, yeşil<br />

kürklü dağlardan inmişe benzeyen bu ahuları seyrederken kendilerinden geçiyorlardı.<br />

Oturanların herbiri önemli birer boy’un han’ıydı. Sık sık böyle toplanıyorlar ve büyük<br />

şamdanların aydınlattığı salonlarda, onları aratmayacak büyüklükteki çadırlarda, otağlarda 200<br />

sefahat âlemlerine dalıyorlardı. Günlerini gün ediyor, zevk içinde yüzüyorlardı. Başlarında<br />

bulunan Salar Han’a bağlılıklarını bildirip onun uyruğu olmuşlardı geride kalan yıllar içerisinde.<br />

Öyle yapmasalardı zaten başlarına gelecekleri düşünmek bile istemezlerdi. İki gün içinde yurtları<br />

başlarına yıkılır, ala çadırları, gök otağları üzerlerine göçerdi. Salar Han güçlüydü, kafa tutmak<br />

yarar sağlamazdı; en iyisi ona katılmak, onunla birlik olmak, eğlenip, coşkun geceler içinde<br />

boğulmaktı.<br />

Rakkaselerin ayaklarının altına serilmiş gül yaprakları etrafa dağılıyor, kırmızı bir halı gibi<br />

her yanı kaplıyordu.<br />

Gece biraz daha ilerledikten sonra bu han’ların hepsi ortada rakseden bu sülün gibi<br />

kadınları ya da düşmanlarının ülkelerinden ele geçirdikleri kolları kınalı erden 201 kızları,<br />

halayıkları 202 , karavaşları 203 alıp odalarına çekileceklerdi. En az ayda bir toplanıp bu toprakların o<br />

güne kadar görmediği eğlenceler tertipliyorlardı; açgözlülükleri doymak bilmiyor, bileylenmiş<br />

nefisleri bir türlü körelmiyordu. Bu eğlenceler ne zamana dek sürecekti kim bilir? Orada bulunan<br />

herkes sonsuza kadar devam edeceğini sanıyordu belki de. Ancak bazen beklenmedik şeyler<br />

olur hayatta, basit ama etkileyici olaylar. Ne zaman nerede karşınıza nasıl çıkacağını<br />

196 Kösnül: Şehvetli.<br />

197 Bor: Şarap.<br />

198 Arak: Rakı.<br />

199 Esrimek: Sarhoş olmak.<br />

200 Otağ: Büyük çadır.<br />

201 Erden: El değmemiş, bakire.<br />

202 Halayık: Cariye. Kadın köle.<br />

203 Karavaş: Odalık, cariye.<br />

D e n i z K a r a k u r t<br />

<strong>ELMA</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!