17.09.2014 Views

ELMA DENİZ KARAKURT

Elma - Apple Roman - Novel

Elma - Apple
Roman - Novel

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

S a y f a | 42<br />

kuyudan su çekmeye o yaşlı çamaşırcı kadın gelene kadar. Aşağıda bir çocuk görünce korkudan<br />

ölüyordu neredeyse. Kuyu Is’ıydı 59 bu herhalde… Kadın öyle sanmış, ortalığı ayağa kaldırmıştı.<br />

Bütün bunları düşünüp, sanki yeniden yaşıyormuşçasına zaman içinde bir yolculuğa çıkan<br />

Tuğrul’un gözleri kapanıyordu. Öylesine gerçekçi akıp gidiyordu ki her şey gözünün önünden,<br />

nerede ve hangi zamanda olduğunu birbirine karıştırıyordu artık.<br />

Kayas ise askerlerin o ürkütücü öyküden sonra uyuyamayacaklarına dair fikrinde<br />

yanılıyordu. Gece yarısını biraz geçerken hepsi uyuya kalmıştı bile. Uykunun huzuru tüm<br />

benliklerini kaplamış, herşeyi bir kenara itip onun kollarına bırakmalarını sağlamıştı kendilerini.<br />

Sabaha karşı ortalığı sarsan o inanılmaz homurtu bile uyandıramadı hiçbirini.<br />

2.<br />

Ayda sürekli bir uyku hâlinde odasında yatıyor ve hiçbir değişiklik olmuyor, ne ölüyor ne<br />

de diriliyordu; nabzı, kalp atışları, soluması sürekli tekdüze bir hâldeydi. En ufak bir değişiklik<br />

olmuyordu; gözleri sürekli kapalıydı. Küçük, pembe dudakları sönmüş, kireç gibi bembeyaz<br />

olmuştu. Kapısının önünde her zaman nöbet bekleyen bir asker mutlaka oluyor, içeride<br />

nedimeler dönüşümlü olarak başında duruyorlardı. İçeriye yalnız hekimbaşının ve yardımcısının<br />

girmesine izin vardı, bir de babasının; diğerleri izinsiz giremiyorlardı. Babası zaman zaman gelip<br />

kızına bakıyordu ve o vakit yüreği parçalanıyordu, karısının emanetine sahip çıkamadığı için<br />

kendisini suçlamadan edemiyordu. Bu vicdan azabı ve suçluluk duygusundan ilginç bir huzur<br />

elde etmeye bile başlamıştı artık, geçmiş günahlarının kefaretini ödediği inancı içinde giderek<br />

kök salıyor, öfkeyi kendine, öz benliğine yönlendirerek bilincinin derinliklerinde anlaşılmaz bir<br />

zevk alıyordu.<br />

Uruk Han’sa ağabeyinin geçen yıl denediği şeyi deneyecekti, bu gizemli meyveyi almaya<br />

gidecekti yakında. Ağabeyiyle, Kayas’la ve adamlarıyla dalga geçiyordu; “Bir bölük asker uyumuş<br />

işe bak,” diyordu.<br />

Gerçekten de Tuğrul Han ve Kayas için utanç verici bir durumdu bu, ilk başlarda durumu<br />

izah etmeye çalıştılar fakat kimse inanmadı, bahane uydurduklarını sanıyorlardı. O ağacın<br />

çevresinde inanılmaz, anlaşılmaz bir uyku çöktüğünü ne kendileri ne de adamları kimseye<br />

anlatamadı. En iyisi ortadan biraz kaybolmak, gözlerden ırak kalmaktı; Tuğrul öyle de yaptı,<br />

dedikodular azalıncaya kadar bir süreliğine dağ evine avlanmaya gitti, birkaç ay ortalıklarda<br />

görünmedi. “Sizi de göreceğiz,” diyordu kendi kendine, hatta çevresindekilere bile kendinden<br />

emin bir biçimde aynı sözleri tekrarlamaktan çekinmiyordu. Ama içinde bir korku da yok değildi;<br />

eğer Uruk Han başarılı olursa mutlaka babasından yerini talep ederdi utanmazca hem de hiç<br />

beklemeden. O zaman taht elden giderdi.<br />

59 Kuyu Is’ı: Kuyunun sahibi, koruyucu ruhu. (Is: Sahip.)<br />

D e n i z K a r a k u r t<br />

<strong>ELMA</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!