17.09.2014 Views

ELMA DENİZ KARAKURT

Elma - Apple Roman - Novel

Elma - Apple
Roman - Novel

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

S a y f a | 45<br />

Komutan biraz daha sinirlenerek;<br />

– Ne kazısı? Ne oluyormuş oğlum, doğru dürüst anlatsana şunu. Ne yavşanı, dedi.<br />

Kelebekler 71(*)<br />

Askerler üzerlerinde ince sivri yaprakları, küçük pembe ve mor arası renkli çiçekleri olan<br />

yavşan otlarının her yanı kapladığı bir alanı kazıyorlardı bu yeşil arazide. Yavşanlar sadece bu<br />

yerde fışkırmışlardı koca çimenliğin içerisinde. Geldiklerinde mavi kelebeklerin sarmış olduğunu<br />

görmüşlerdi yavşanların her yanını. Mavi bir dalga gibi inip kalkarak uçuşuyorlardı içinde<br />

yüzdükleri yeşilli morlu denizde. Bu kelebeklerin yalnızca yavşanotlarıyla beslendiğini herkes<br />

bilirdi bu çevrede ama bu kadar çok olduklarına ilk kez rastlanıyordu. Gerçi nedeni belliydi,<br />

yavşanotları arttıkça onlarında sayıları artıyor, çoğaldıkça çoğalıyorlardı. Her yer mavi<br />

kelebeklere ve pembe çiçekli yavşanotlarına kesiyor, çölde patlayan vahalar gibi her yanı<br />

sarıyorlardı.<br />

Bu son bir hafta içerisinde kazdıkları dördüncü yerdi askerlerin.<br />

Otların arasına ilk kez girdiklerinde kelebeklerin bir kısmı uçuşarak çevreye dağılmışlardı<br />

ama yine de bir kısmı da kendilerini umursamadan otlara ve çiçeklere konup kalkmayı<br />

sürdürüyorlardı. Küreklerin altında kesilen otların karıştığı koyu renkli toprak, kazılan geniş<br />

alanın yanına yığılıyor, saatler süren bir kazma işlemi artık sona doğru yaklaşıyordu. İlk olarak<br />

uzun boylu, iri kemikli bir askerin salladığı kazma bir kafatasına takıldı. Ardından uzun ve kısa<br />

uyluk, kol ve bacak kemikleri, göğüs kafesleri, iskeletler çıkmaya başladı. Bu kemikleri kazdıkları<br />

yerin kenarında biriktiriyorlar, kafataslarını ise ayrı bir yere koyuyorlardı. Çünkü en son<br />

kafatasını da bulduklarında tam olarak kaç kişinin burada yattığını anlayacaklardı.<br />

Çocuk yüzlü bir asker, kafataslarını şaşkın şaşkın inceliyor, çözemediği duyguların<br />

içerisinde boğuşuyordu. Çıkan kemiklerin üzerlerindeki düzgün kırık ve kesikler aynı şeyi<br />

gösteriyordu kendisine; kimilerinin üst kısmı ilk darbeyle tamamen parçalanmıştı,<br />

kimilerindeyse düzgün kılıç ve balta izleri göze çarpıyordu. İnsanları bu çukurun başına toplayıp<br />

ellerini bağlayıp sonra da kılıçtan geçirmişlerdi muhtemelen. Burası bir toplu mezardı.<br />

Ama toprak sözünü tutuyordu ve içindeki hiçbirşeyi gizli bırakmıyordu. Bu kelebekler<br />

sanki ölülere mavi bir ağıt yakarak ve onların ruhlarına bir armağan olarak ortaya çıkıyorlar ve<br />

bu mezarların yerlerini gösteriyorlardı herkese.<br />

– Tam 128 tane, dedi bir asker.<br />

71 (*) Yazar bu kısımda, yakın tarih içerisindeki soykırımlara ve özellikle de Bosna’da ortaya çıkan toplu mezarlara<br />

gönderme yapmaktadır. Bu mezarların bulunmasını da aynı şekilde mavi kelebekler sağlamıştır. –Editör.<br />

D e n i z K a r a k u r t<br />

<strong>ELMA</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!