17.09.2014 Views

ELMA DENİZ KARAKURT

Elma - Apple Roman - Novel

Elma - Apple
Roman - Novel

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

S a y f a | 60<br />

hâlinden belliydi. Bağlı değildi. Özellikle serbest bırakılmıştı, yabâni hayvanlara yem olabilirdi<br />

aksi takdirde.<br />

Başını hafifçe ağaca sürterek kaşındı, sonra birşey duymuş olacak ki, tıpkı tavşanın biraz<br />

önce yaptığı gibi kulaklarını dikerek çevreyi dinledi. Değişik pek çok ses geliyordu, ama<br />

içlerinden çok zayıf da olsa bir tanesi dikkatini çekiyordu.<br />

Genç adam sol kolunun altında, beline yakın bir yerde büyük bir yara olduğu hâlde<br />

güçlükle yürüyerek gelirken, at da uzaktan sahibine doğru yürümeye başladı alışkanlıkla.<br />

Devrilmemek için güçlükle yürüyen savaşçı elindeki kılıcı yere sürüyerek ancak getirebiliyordu,<br />

onu tutacak mecali bile kalmamıştı. Çok kan kaybetmişti. Bir eliyle yarayı tutarken,<br />

parmaklarının arasından ve avucunun altından bedenine, bacaklarına doğru sımsıcak kan<br />

akıyordu. Tüm bacağı kan içindeydi, neredeyse ayak parmaklarından yere inecekti artık; sol<br />

bacağı tümüyle kızıla boyanmıştı. Elbiseleri parçalanmış olduğu için belinden yukarısı çıplak<br />

kalmış olan vücudunun değişik yerlerinde daha pek çok kesik, sıyrık ve yara göze çarpıyordu.<br />

Sırtında çantası ve sadağı asılıydı, yayı ise görünürlerde yoktu. Atının yanına vardığında kılıcını<br />

eğerin yanına astıktan sonra zorlanarak hayvanın üzerine bindi. Başı dönüyor, gözlerinin önü<br />

kararıyordu, bozkır sıcaktan titriyor dalgalanıyordu gözlerinde. Hava inanılmaz sıcaktı, bir<br />

yandan da ağzı kuruyordu. At ters giden birşeyler olduğunu anlayarak çoktan kişnemeye<br />

başlamıştı, hayvanın boynuna sarılmadan önce gözünden yaşlar boşandı. Başaramamıştı.<br />

Sözünü tutamamıştı.<br />

***<br />

birisi;<br />

At sarayın bahçesinin kapısından içeri girdiğinde nöbetçiler başına koşarlarken içlerinden<br />

– Hemen bir hekim gönderin, Batur Han yaralı, diye bağırdı.<br />

Belinden akan kan vücudunu ve atın sol yanını kıpkırmızı etmişti, kanın üzerine sinekler<br />

üşüşüyordu. Hayvan toynaklarını yere sürterek başını bir yukarı bir aşağı atıyor, kuyruğunu<br />

sallıyordu bir yandan da. Şehzade ise baygındı. Sarayda büyük bir kargaşa yaşandı. Batur’u<br />

birkaç kişi dikkatle yukarıya odasına taşıyıp yatağına yatırdılar. Odasının duvarlarındaki tahtalara<br />

ve taşlara oyulmuş resimlerde değişik manzaralar ve olaylar tasvir edilmişti; engin ovalarda<br />

koşan atlar, vuruşan koçlar ve köy evleri, kağnılar, tarlalarda çalışan insanlar…<br />

Dört gün baygın yattı ama başhekim aşırı kan kaybı dışında şu an için korkacak birşey<br />

olmadığını söylüyordu, ucuz atlatmış görünüyordu. Aslında keskin bir kılıç tarafından açılmışa<br />

benzeyen bu derin yara hafife alınacak birşey değildi ama neyse ki iç organlar zarar görmemişti.<br />

Aynı zamanda zehirli bir asit sürülmüş olmalıydı bu silahın ağzına çünkü yakmış gibi<br />

görünüyordu yaranın çevresini.<br />

D e n i z K a r a k u r t<br />

<strong>ELMA</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!