AramızdanAyrılanlar

Sayfa 157
hazırlamak bayağı zor olurdu. Bir keresinde, sanırım bir Elektromagnetik Kitabında, dalga
denklemini konu alan üç şıktan oluşan güzel bir probleme rastlamıştım ve problemi çözmeden
sınav sorusu yapmıştım. Sınav sonrası ilk iki şıkkını çözmeyi başardım. Soru gerçekten de çok
güzeldi; vektör analizinin gradyent, diverjans ve lâplasien gibi tüm operatörlerini ve
diferansiyel özdeşliklerini konu alıyor ve hemen hemen hepsini kullandırtıyordu. Ancak,
üçüncü şıkkı, bütün uğraşlarıma rağmen bir türlü çözmeyi başaramıyordum. Bu arada da
öğrenciler sürekli gelip gidip problemin çözümünü merak ettiklerini söylüyorlardı. Bu da bende
sıkıntılar yaratıyordu. Neyse ki, böyle durumlarda, kurtarıcı olarak Çetin Bey vardı! Mesai
saatinin bitimine yakın bir zamanda, Çetin Bey, paltosunu giymiş, fötr şapkasını takmış ve yaz
hâriç kendisini üç mevsim böyle görmeye alıştığımız olağan kıyafetiyle (Çetin Bey’in en çok
korktuğu şey üşümekti!) vapurunu kaçırmamak için biraz erken yola çıkmaya hazırlanırken
kendisine üçüncü şık ile ilgili düşündüğüm küçük bir soruyu ayaküstü sordum. Küçük bir bilgi,
bir çağrışım belki bana yetecekti. Ancak, Çetin Bey, karatahtanın başına geçti, tebeşiri aldı ve
Vektör Analizinin temel bağıntı ve özelliklerini yeniden inşa eder gibi tahtaya yazmaya başladı.
Unuttuklarını ya da bilmediklerini de bana sorup not ediyordu. O geniş tahtanın neredeyse
tamamı dolmuştu ama yazılanların benim küçük sorumla yakından uzaktan ilgisi yoktu!
Aslında, ben de soru sorduğuma pişman olmuştum. Hem o vapurunu kaçırmış oluyordu, hem
de ben, çok iyi bildiğim şeyleri tekrar dinlemek durumunda kalıyordum. Ben için için öfler,
püflerken, Çetin Bey, her zamanki sakin ve sabırlı anlatımıyla ve yüksek sesle muhakeme
yaparak, tahtaya yazıyor, çiziyor, karalıyor, siliyor tekrar yazıyordu. Bu böyle epey bir süre
devam etti. Çetin Bey bana neredeyse tüm Vektör Analizini anlatıyordu! Sıkıldığımı asla belli
etmiyordum. Bir ara sürdürmekte olduğu hesaba dikkat kesildim ve hayretler içinde kaldım.
Evet, birinci şıkkı çözmüştü, ardından ikinci şıkkın da çözümü ortaya çıktı. Derken, ustaca bir
hesapla üçüncü şıkkın da çözümü karşımda duruyordu! Çetin Bey vapurunu kaçırmıştı ama
beni, öğrenci önünde düşeceğim mahcubiyetten de kurtarmıştı!
Bu küçük anımın devamını getirmeden bitirmek istemiyorum. Çetin Bey, tahtada o
hesaplarla uğraşırken odaya Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde o zamanlar doçent olan
Prof. Dr. Şafak Ural gelmişti. Şafak, genellikle her gün mesai saatinin bitiminde gelir, birlikte
karşıya (Anadolu Yakası) geçmek için odada Kürsü başkanı hocam Prof. Dr. Ahmed Yüksel
Özemre’yi beklerdi. Bizim üçüncü şık meselesi hallolduktan sonra, Şafak, “Edebiyat”tan bir
arkadaşının: “tansör nedir?” diye sorduğundan bahsederek arkadaşına iletmek üzere Çetin
Bey’den kısa bir bilgilendirme istirham etti. Çetin Bey, bir an duraladı. Elinde tebeşir, yere
Aramızdan Ayrılanlar
Türk Fizik Derneği