19.04.2016 Views

AramızdanAyrılanlar

Türk Fizik Derneği : " Aramızdan Ayrılanlar"

Türk Fizik Derneği : " Aramızdan Ayrılanlar"

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sayfa 461<br />

Dr. Tonguç Sülün<br />

1925 yılında Ayvalık’ta doğdu. İlkokulu Ayvalık’ta bitirdikten sonra,<br />

Haydardarpaşa lisesinde okumak üzere İstanbul’a geldi. 1943<br />

yılında liseden mezun olduktan sonra üniversite öğrenimi için PTT<br />

bursu ile ABD’ye gitti. 1952-57 yılları arasında Toledo Üniversitesi<br />

Elektrik Mühendisliği Fakültesi’nde yüksek öğrenimini sürdüren<br />

Özbek Sülün, 1960 yılında Türkiye’ye döndü ve İstanbul Üniversitesi<br />

Fen Fakültesi Denel Fizik Kürsüsünde Doktora çalışmasına başladı. 1965 yılında yine aynı<br />

bölümde çalışan Nebahat Dinçer ile evlendi. 1987 yılında vefat edene kadar aynı kürsüde<br />

öğretim görevlisi olarak çalıştı. Özbek Sülün’ün üç çocuğu vardır.<br />

Babamla ilgili bir yazı yazmam istenildiğinde, en küçük çocuğu olarak onu anlatabilmenin<br />

benim için ne kadar zor olduğunu düşündüm. Ne de olsa, öldüğünde ben henüz 18<br />

yaşındaydım. Onu yeterince tanıma fırsatı bulabilmiş olduğuma emin değilim. Öte yandan, çok<br />

yakın bir ilişkimiz vardı. İşte bu baba oğul ilişkisinin bende kalan tortularını bu yazıda<br />

toparlamaya çalıştım.<br />

Bence onun en öne çıkan özelliği bilgiye verdiği önemdi. Tüm hayatını daha fazla<br />

öğrenmek ve daha fazla öğretmekle geçirdi. Kendisini akdemisyen olarak değil öğretmen<br />

olarak tanımlamayı tercih ederdi. Yaptığı işi çok önemserdi. Ders vereceği günlerin öncesinde<br />

evde her zaman bir telaş olurdu. Hiçbir zaman ders notu kullanmazdı. Yaptığı işi çok önemser<br />

ve çok severdi. Hayatının son iki yılında İÜ Diş Hekimliği Fakültesinde Fizik dersleri verdi.<br />

Babamı 1987 yılında akciğer kanseri teşhisi ile İÜ Tıp Fakültesi Hastanesine yatırdık. Odası çok<br />

küçük ve rahatsızdı. Bir tanıdık sayesinde daha rahat bir oda bulundu. Ancak bu yeni odaya<br />

geçmesi için babamı ikna etmek mümkün olmadı. Evet, belki odası küçük ve rahatsızdı, ama<br />

penceresinden tam da Diş Hekimliği Fakültesini görebiliyordu. Bu durum, yani hayatının son<br />

günlerini ders verdiği binayı ve orada koşuşturan öğrencilerini seyrederek geçirmek, babam<br />

için rahatlığından çok daha önemliydi. Tedavisi için radyoterapi ve kemoterapi uygulanması<br />

gerektiğine karar verildi. Doktorlar uzun uzun bu tedavinin yaşayabilmesi için şart olduğunu<br />

anlattılar. Babamın sorusu üzerine “yaşamak” konusunda küçük bir tartışma yaşandı. Çünkü<br />

babam eğer ders vermeye devam edemeyeceği bir durumdan bahsediliyorsa, bunun<br />

Aramızdan Ayrılanlar<br />

Türk Fizik Derneği

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!