31.08.2013 Views

Ertan Birol - Turuz.info

Ertan Birol - Turuz.info

Ertan Birol - Turuz.info

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Çalma zorluğu, fiyatının yüksek olması ve gerekli olan bakımlı tutma zorluğu<br />

sebebiyle lavta, herkes tarafından kabul edilebilir bir çalgı<br />

değildi. Mütevazı ortamlarda az kullanılıyordu. Buna karşın İspanya hariç bütün Avrupa’da<br />

prenslerin, yüksek burjuvazinin, artist ve entelektüel elit tabakanın<br />

gözdesi olmuştu.<br />

Papa Léon X (Jean de Medicis) etrafına örnek oldu ve bir elçi ona “non val niente, si<br />

no di sonar liuto “ diyebilmiştir. Gençliğinde Luther<br />

de aynı şekilde lavta çalmıştı. İngiltere’de Henri VIII, Marie Tudor ve Elizabeth I, Fransa’da<br />

Marguerite de Navarre, daha sonra genç Louis XIII ve Anne<br />

d’Autriche gibi krallar ve kraliçeler iyi lavtacı olmakla böbürlenmişlerdir.<br />

Tınısının naifliği, duygusal ve arı olması sayesinde hayranlıkla, eski lir ile olduğu gibi,<br />

dizelerle ittifak kurmuş lavta, aynı zamanda şairlerin<br />

seçkin çalgısı olmuştu. Dante, Pétrarque ve Boccace’dan sonra Mellin de Saint-Gelais,<br />

Jodelle, Baif, Saint-Amand dizelerinin içinde onunla şarkılar söylüyorlardı.<br />

Çalmasını çok seven Ronsard, eserlerini sahneye koyma esnasında, lavtayı daima övmüş, onu<br />

şiir yaratımının içinde eritmişti.<br />

XVII’nci yüzyılda, İtalya’da, çalgıya rağbet yokolurken, Avrupa’nın pek çok ülkesi<br />

onu, hayranlıkla çalmaya devam etmişlerdir. Fransa’da prensesler<br />

ve Mme Rambouillet ve Mlle de Scudéry gibi önemli şahıslar kendilerini lavtaya hasretmişler<br />

ve onların kışkırtmaları ile genç baylar salonlara daha kolay<br />

kabul edilebilmek için lavta çalışmak zorunda kalmışlardır.<br />

Bu amatörlerin yanında (ki bunların yeteneklerinin değerini sorgulamak gerekir) çok<br />

sayıda profesyonel, gerçek virtüoz parlıyordu ve bunlar,<br />

prenslik saraylarına çok yüksek ücretlerle atanıyorlardı. Sadece ismi kalmış olanlar da vardır.<br />

Örneğin; Piero Bono de Ferrare (1417-1497), Macar kralı<br />

Mathias Corvin veya Papa Leon X’un gözdesi olan Giovan Maria Alemano (XVI’ncı Y.Y.)<br />

gibi şahısları sayabiliriz. Fakat bunların çoğu, birinci nesil İtalyan’lardan<br />

meydana gelmiş ünlü bestecilerdi. Francesco da Milano (1493-1553), çağdaşları tarafından<br />

“tanrılaşmış” lakabını almıştı. Albert de Rippe (1480-1551),<br />

François I ve Henri II’nin saraylarına bağlanmış Mantouan “plaisir de son industrie a un pape,<br />

un empereure et a un roi d’Angleterre”’i yazmıştı ve bunların<br />

yanında kızıl saçlarından dolayı “El Rozetto” denen Domenico Bianchini’yi de saymak<br />

gerekir.<br />

Aynı dönemde Almanya, Hans Jüdenkünig (öl.1626), Hans Neusidler (yaklaşık 1508-<br />

1565), Sébastien Ochsenkhun (1521-1574) ile gurur duyuyordu.<br />

Polonya’da, Valentin Bakfark (1507-1576) uluslar arası virtüoz olarak boy gösterdi.<br />

İngiltere, geç olmakla birlikte büyük lavtacılarla tanıştı. Bu müzisyenlerin içinde en<br />

ünlüsü John Dowland’dı. Diğerleri onun etrafında geniş<br />

bir klan oluşturarak hem İngiliz halkına, hem de Avrupa’daki diğer lavtacılara örnek<br />

çalışmaları ile ilham kaynağı oldular. Böylece J.Dowland’ın ünü adalılar<br />

kadrosunu aştı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!