11.07.2015 Views

e-kitap

e-kitap

e-kitap

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Tahsin Bey Ekvador'da | Armağan TEKDÖNER Evet, eğer ayarlamış olursan iki gün sonra İbn-i Khaldunheykelinin altında, saat 18.00’de buluşuruz. Orada rahatsın, değil mi Buketçiğim? Hayır,yarın akşam da aramam için uygun olmayabilecekse... Elbette aramalısın, Celil Bey ne kadar beyefendi bir insandırbilirsin, bize nasıl da destek oluyor görsen... Yarın gece ara, pasaportları halletmişolacağım inşallah. Bileti almış olur, buluşmamızı... İyi de, el alemin evinde fazla kalmasan iyi olur. Yarın gece oradanaramayı da canım istemiyor, anlaşıldı mı? Artık kesiyorum. Hoppala, neyin var hayatım? Bu özel bir durum, Celil Bey öyleanlayışlı ki... Sakıncası yok bence. (Albaya hitaben) Bir kahve daha alabilirim zahmetolmazsa, çok naziksiniz. Alo? Bana bak, o adama fazla güvenmiyorum, durumdan istifadeetmeye kalkışabilir, hem yeter artık ha, amma da kahve içtin cık-cık! Evde kahve mi yok?Ayrıca...Konuşmanın sonlarına doğru, albayın yardımseverliğine bir yandan daiçerliyor, karısını kıskanmaya başlıyor ve kavga çıkarmaya hazırlanıyordu ki, tüm kartlarbitti. Yine de konuşulacak öyle çok şey vardı ki! Buket Hanım iki gün sonra, iki yenipasaportla gelecekti. “Allah vere de, bu herif daha fazla asılmadan, Buket bir an öncegelse.” Telefona, nasıl bu kadar çabuk cevap vermişti? “Acaba... Albayın evinde miydi oanda? Merdiven çıktığından nefes nefese kaldı zannetmiştim, sakın şey olmasın?” TahsinBey yine ter içindeydi, işyerine müdürle Serap’ın arka arkaya girdikleri günlerdeki gibiaynen.Sayfa 129 / 173

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!